AB Ahmaklar Birliği mi?
- GİRİŞ07.06.2012 09:37
- GÜNCELLEME07.06.2012 09:37
Gerçek sorun BDPS ve KRS'yi sorgulayan kimse çıkmıyor veya çıkamıyor.
Şoför koltuğunda bankacıların oturduğu AB krizinde görünen o ki başta Yunanistan olmak üzere borcunu döndüremeyen en zayıf ülkelerden başlayarak atmak istiyorlar. Yunanistan sonrasında ise İspanya, İtalya, Portekiz, İrlanda gibi ülkeler bunların başında geliyor. Ama bu arada Belçika gibi ülkeler araya kaynak olabilir. AB ülkeleri borçlanma oranı ortalama %85'i aşmış durumda.
Bunların içinde göreceli olarak en iyi durumda Almanya var. Almanya'ya ayak uydurmasının zor olması nedeniyle Fransa da o kadar iyi durumda değil.
AB'nin kaymağını şu anda Almanya yiyor gözüküyor. "AB neden dağılmaya mahkûm?" sorusunun cevabında mevcut soygun düzeni BDPS ve içindeki KRS sebebiyle AB ülkelerinin neden Almanya'yla rekabet edemeyeceği anlatıldı.
Aynı ürün konumundaki Avroyu kullanan Almanya'nın borçlanırken %1.5'larda (şu sıralar %1,13), diğerlerinin %6-7 ve Yunanistan gibi en zayıf halka durumundaki ülkelerde borçlanmanın %100'leri aştığını söylemiştik.
Bizim kuşak bilir. Şehirlerin henüz beton yığınları haline dönüşmediği günlerde oyun alanlarımız vardı. Misket oyunları vazgeçilmezlerdendi. Mahallenin en büyüğü, güçlü kabadayısı konumundaki kişilerle kimse misket oynamak istemezdi. Bunlarla oynayanlar hep kaybetmeye mahkûmdu. Bunlar güçlü olmaları nedeniyle oyunun kurallarını da istediğinde değiştirirdi.
Zayıf çocuklar yakayı bir kez kaptırdı mı tüm harçlıklarını miskete yatırır bunları da kabadayıya ütülür. Olaya anne babalar el koyup soyguna dur diyene kadar...
Diğer bir örnek de şöyle verilebilir.
Bir futbol ligi ve içinde yer alan değişik takımları düşünün. Bu ligde 1. kümenin en güçlü takımı var. Ligdeki diğer takımlar ise 3. kümeden en zayıf takımlar. Bunlar sürekli maç yapıyorlar. Güçlünün aldığı puanlar adeta iki kez sayılıyor. Kuralları da zaman zaman bu güçlü takım değiştirebiliyor.
Evet. Avrupa Birliği denen topluluk adeta böyle bir küme. Bunun neden sürdürülemez olduğunu anlamak için ekonomist filan olmaya gerek yok. Aralarda sınırlar kalkmış. Her şey serbest dolaşıyor. Bir de zenginliği ifade ederken kullandıkları ortak bir para var. Bu parayı güçlü takım elde ederken çok daha ucuza elde ediyor.
Bunların içinde İngiltere durumu tahmin ettiği için baştan para birliğini hiç kabul etmemiş. Adeta fasulyeden oyuncu gibi. Güçlünün zaman zaman değiştirdiği kurallar onu bağlamıyor. Sanki zevkine oynuyor. Ama 3. ligden gelme takımlar birer birer en zayıfından başlayarak ligden atılmaya başlamış durumda.
İyi de adil olan nedir? Haksız rekabetin ana oyuncusu Almanya'yı bu ligden uzaklaştırmak mı yoksa diğer zayıf takımları teker teker ezip un ufak ederek ligden atmak mı?
Bu şartlarda birlik toptan dağılmazsa birlikteki ülkeler en zayıfından yukarıya doğru teker teker dışarı atılacaklardır. Halbuki akla en uygun olan bu güçlü oyuncuyu yani Almanya'yı dışarıya atmak ve daha adilane bir lig oluşturmaktır.
Almanya birlikten dışarı çıkarılırsa kendi aralarında birbiriyle nispeten daha adil şartlarda rekabet edebilir hale geleceklerdir.
Aksi halde Almanya'nın birer oyuncağı gibi, mahalledeki kabadayıya ütülen zavallı çocuklar durumuna sırasıyla geleceklerdir. Böyle bir birliğe de Ahmaklar Birliği demek daha doğru olacaktır.
Olaya anne babaların yani Avrupa bölgesindeki halkların el koyması gerekiyor.
Gelelim bizim çıkaracağımız derse. Verilmiş sadakamız varmış ki zamanında bu Avrupa Birliğine çok istememize rağmen bizi almamışlar. Yoksa bugün Yunanistan'dan sonraki muhtemel en zayıf halka biz olacaktık. Nereden mi çıkarıyoruz? Baksanıza sıradaki İtalya ve İspanya batma noktasına gelmiş olmalarına rağmen %6'lar oranında borçlanıyorlar. Bizim devletin bankalara borçlanmalarına bakınız. Sanıldığının aksine kendi parasını basamayan Devlet parayı elde etmek için bankalara %8,5-9'larda borçlanıyor.
AB'ye yapılan ihracatımız sakın sizleri yanıltmasın. Gümrük Birliği olayı ile daha AB'ye girmeden tavizler verildi. 100 birim ihraç etmek için 200 birim ithalat yaptığınız bir birlik mi adil? Yüksek katma değerli ürünleri ithal ederken çoğunluğu düşük katma değerli ürün ihraç ediyoruz.
Gümrük Birliği'nde öyle tavizler verildi ki. AB ülkeleri başka ülkelerle dilediği gibi ticarette bulunurken biz ayrı ayrı anlaşmalar yapmak zorundayız. Yapılan AB projelerinde bile patron ülkeler çoğunlukla AB ülkelerindendir. Bizler ekseriyetle taşeron rolündeyiz.
Hele bir de bu borçlanma oranlarıyla Avrupa Birliğinde aynı parayı kullansaydık halimiz nice olurdu... Allah'tan Avro çökme sinyallerini erken verdi. Yoksa Gümrük Birliği'nde olduğu gibi AB'ye girmeden de para birliğine girilebilirdi. Maazallah.
Gelelim güçlü görünen Almanya'ya. Almanya çok başarılı gözüküyor değil mi? BDPS ve KRS'yi bilenler bunun da yanılgı olduğunun çok iyi farkında. Çünkü Almanya'nın da borcu %100'leri aşmış durumda. Yani Almanya da devlet olma erkini BDPS sayesinde bankalara kaptırmış...
Son bir söz de Avrupa Birliği Bakanlığı hakkında. Sayın Maliye Bakanımız memura verilen %1 yani senede 1 milyar farka yol açan zammı adeta felaket gibi gösteriyor. Kendileri ön ayak olup tasarruf adına bu Avrupa Birliği Bakanlığını kaldırsalar çok iyi olacak. Çünkü yıkılmaya mahkûm bir birliğin Bakanlığının olması fuzulidir... Onun icra ettiği işler başka bakanlıklara kaydırılabilir.
Prof. Dr. B. Gültekin Çetiner - Haber 7
http://www.drcetiner.org
twitter.com/drcetiner
Yorumlar1