Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi

  • GİRİŞ03.08.2023 11:16
  • GÜNCELLEME05.08.2023 08:57

Türkiye Cumhuriyeti, 11 yıl evvel formülünü değiştirip fırına verdiği “Dış Politikası”sının ve “Sanayi Güçlendirme Strateji”sinin meyvelerini hızlı bir şekilde almaya başladı. Sanayi ve üretimi güçlendikçe de dış politikasındaki güçlenme aynı paralelde devam etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Vilnius’ta gerçekleştirilen NATO toplantısında İsveç’in üyeliği ile ilgili açıklaması ve taleplerinin ABD-Türkiye ilişkilerine yeni bir yön vermesi,  AB-Türkiye müzakerelerinin tekrardan başlamasını tetikledi. Buna ilaveten 24 Temmuz tarihinde Kıbrıs müzakerelerinin başlaması ile ilgili yaptığı açıklama, geçmişe kıyasla Türkiye’nin çok farklı bir dış politika stratejisi uyguladığını ortaya koydu. Dik, kendine güvenen, gücünden emin, verdiği taviz değerinde, daha fazla taviz almaya yönelik ve edilgenlikten uzak “baskın” bir strateji uyguluyor artık Türkiye. Hiç korkmadan ve çekinmeden…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Temmuz tarihinde Kıbrıs müzakerelerinin başlaması ile ilgili yaptığı açıklamasının özünü teşkil eden  "Kıbrıs Adası'nın kalıcı ve adil bir barışa kavuşması için elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyiz. Bu konudaki samimiyetimizi Annan Planı dahil, şimdiye kadarki tüm süreçlerde gösterdik, gerekirse yine gösteririz. Ancak, bunun için karşımızdakilerin de dayatmalarda ısrar etmek yerine sahadaki durumu kabullenmesi gerektiği açıktır.” sözlerini çok iyi anlamak ve değerlendirmek gerekiyor. 

Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim şartlarımızı kabul ederseniz, eşit ve egemen, uluslararası tanınmış iki devletli çözümü kabul ederseniz, Annan Planında gösterdiğimiz samimiyetin benzerini bu yeni süreçte de gösterir, hakça bir çözüm için masaya otururuz” diyor aslında. Tabi bunu anlamak için art niyetli olmamak ve Kıbrıs sorununun çözüm tarihçesini çok iyi bilmek gerek. Aksi olunca, birçok siyasinin yaptığı gibi akıl yolu yerine duygularına kapılıp farklı bir yola girmeleri ve sonucunda da  “yanlış anlama ve değerlendirme” çukuruna düşmeleri mümkün. Ki bilindiği üzere dış politika, duyguların değil akılcı yolun kazandığı bir strateji harekatı.

Türkiye’nin, İsveç’in NATO’ya katılımı ile ilgili masaya koyduğu bir dizi koşul sonrasında ABD’nin baskısı ile Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin AB’ye katılımı ile ilgili müzakerelerinin tekrardan başlaması ve uyum sürecinin gözden geçirilmesi konusunda yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin yeni dış politikasının ne denli yaptırım gücü içerdiğinin en güzel örneği. Türkiye, İsveç’in NATO’ya katılımı sürecini, sadece kendinin tasarladığı anahtarlarla, kilitli iki kapının açılmasına bağladı dahiyane bir strateji ile. Kilitli olan ikinci kapı TBMM.

Bu kapıyı açmanın koşulları içinde; ABD’nin F-16’ların yeni yazılımlarının Türkiye’ye verilmesi ve F-35 programından Türkiye’nin çıkarılması kararının gözden geçirilmesi var, AB’nin, Türkiye-AB Katılım müzakerelerini başlatması ve Gümrük Birliği ile Vize muafiyetini gözden geçirmesi var, Kıbrıs Müzakerelerinin başlaması için eşit ve egemen, uluslararası tanınmış iki devletli çözüm mantığının kabul edilmesi var.

Dolayısıyla top Türkiye’nin elinden çıkmış, ABD, NATO ve AB’nin kucağına düşmüş durumda.

Son günlerde okuduklarıma göre Batı dünyasındaki genel kanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye-AB Müzakerelerinin başlayabilmesi, Kıbrıs Müzakerelerinin önünün açılabilmesi ve İsveç'in NATO'ya katılımına Türkiye'nin "ONAY" verebilmesi için AB'yi ve endirekt olarak ABD'yi fena halde köşeye sıkıştırdığı şeklinde.

Bunları ben söylemiyorum. ABD’nin ve AB’nin önde gelen düşünce kuruluşlarının siyasi strateji yazarları söylüyor ve yazıyor.

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

Yorumlar26

  • Recep YÜKSEL 1 yıl önce Şikayet Et
    Biz Kıbrıs adasını Venediklilerden aldık Rumları oraya İngilizler taşıdı gerekirse geri taşırlar, taşıma suyla değirmen dönmez.
    Cevapla
  • Melek 1 yıl önce Şikayet Et
    Onlarmi bizi bizmi onları sıkıştırıyoruz bilemedik bak şimdi
    Cevapla
  • HangiKöşeO? 1 yıl önce Şikayet Et
    Ne demezsi yaaa ! O yüzden AB' nin kapısında hergün 40 takla atmakla meşgul...
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Zafer 1 yıl önce Şikayet Et
    Yerel seçimler çok zor geçecek. Herkes emekliyi bir karı koca sanıyor. Evde oturan işsiz 30 yaşındaki erkeği, evlenmemiş veya dul çocuklu evin kızını hiç hesap etmiyor bunların hepsine emekli bakıyor. Bunlar ekonomik hesaplarda göze görünmeyen ayrıntılar.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Kayı Boyu 1 yıl önce Şikayet Et
    Bir ada da yaşayıp iki devlet olan o kadar çok devlet var ki. Örnek mi, Kuzey-güney Kore, kuzey güney İrlanda, Filipinler, Haiti, Honduras vs.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat