Ahlak, vicdan ve insan
- GİRİŞ02.09.2022 08:13
- GÜNCELLEME02.09.2022 08:13
İnsan, ahlaklı bir varlıktır. Varoluş nedenimiz, bu dünyada ahlaklı olarak yaşamaktır. Ahlaklı yaşamak için insan, vicdanını dinlemek ve ondan gelen sese kulak vermek zorundadır. Vicdan, içimizdeki gerçek insani benliğimizdir. Vicdan, ahlakla ve hukukla insanlığımızı oluşturan gerçek özdür. Allah, insanlığın yaratılışına ahlakı, vicdan olarak yerleştirmiştir. Ahlak ve insanlık, birbirinden ayrılamaz. Ahlakın yitimi, bütün insanlığımızın yitimi anlamına gelmektedir.
Allah tarafından fıtratımıza yerleştirilen vicdan, siyasi, ekonomik, ticari, sosyal ve mesleki çıkarlarımız için ahlaktan, hukuktan, merhametten, şefkatten, yardımlaşmaktan ve dayanışmadan hiçbir şekilde vazgeçmememiz gerektiğini söylemektedir. Ahlak ve hukuk, siyasetin, ticaretin, şehvetin, şöhretin ve servetin kölesi olamaz. Ahlak, Allah dışında bütün köleliklerin ve kullukların reddedilmesi demektir. Allah’a kul olmak demek, ahlaklı olmak demektir. Allah dışında sahte putlara kul olmak, ahlaksız olmak demektir. İnsanlığı sadece Allah’a kulluk etmeye davet eden Tevhit mesajı, sahih ve sahici bir ahlak mesajıdır. İnsanın güce, makama, şöhrete, yolsuzluğa, hırsızlığa, yozluğa ve çürümüşlüğe köle olmasını reddeden Tevhit mesajı, insanı Allah’ın huzurunda ahlaklı yaşamaya davet etmektedir.
Ahlak, hukuk ve insanlık, hiçbir amaç için feda edilemez. Yüksek amaçlar için ahlaktan, hukuktan ve vicdandan vazgeçilebileceğini düşünmek, bütün ahlaksızlıkların ve kötülüklerin kaynağı olan şerdir. Ahlak, hukuk ve vicdan, hiçbir şekilde araçsallaştırılamaz. Elde ettiğimiz ekonomik, sosyal, siyasal ve ticari kazançlarımızı ve güçlerimizi korumak için ahlak araçsallaştırılamaz.
Ahlaklı yaşamak, sonu gelmeyen bir tecrübedir. Bütün hayat yolunda ahlaklı yaşamak, insanın en önemli görevi olduğu gibi,en zor meydan okuma durumundadır. Hayatta daha fazla servete, şehvete ve şöhrete sahip olmak için bazı durumlarda ahlaktan ve vicdandan vazgeçebileceğimiz şeklinde ölümcül ve sapkın düşüncelerin cazibesine kapılabiliriz. İnsan için hayat yolunda elde edilecek en büyük sermaye, ahlaklı yaşamdır. Modern dünyada insanlığın ahlak sermayesi zayıfladığı için, siyasal, ekonomik, kültürel, manevi, bilimsel, entelektüel, iletişimsel ve ekolojik hayatımız bir türlü normalleşmemekte ve verimli hale gelememektedir. Bütün alanlarda ahlaki sermayenin tamamen tüketildiğini, ortaya çıkan ahlaksızlıkların skandal boyutunda bütün insanlığı şok ettiğini görüyoruz.
Ekonomik, sosyal, siyasal, mesleki ve kişisel hedeflerimize ulaşmak içinin sanları harcayamayız ve kullanamayız. En büyük ahlaksızlık, güç, servet ve şehvet adına insanın insanı kullanması ve istismar etmesidir. İnsanları kullanmak için kolaylıkla yalan söyleyen, iftira atan, hırsızlık ve yolsuzluk yapan, kul hakkı kavramının içini boşaltan ve Allah’ın huzurunda her türlü kötülükleri yapmaktan çekinmeyen kirlive karanlık bir dünya oluşmuştur. İnsanın insanı kullanması yerine insanın insana saygı göstermesini, insanın canının, malının, inancının, aklının ve varoluşsal devamlılığının korunmasında hepimizin birbirimize karşı sorumluluğumuz olduğunu idrak eden yeni bir ahlaki tazelenmeye ihtiyacımız vardır.
İçi dolu dindarlık ve maneviyat demek, başında, ortasında ve sonunda ahlak olan dindarlıktır. Dindarlığın özü, ahlaktır. Ahlaktan arındırılan din, din olmaktan çıkan bir kölelik yolundan başka bir şey değildir. Kişiyi referans haline getiren değer, sahip olduğu ahlak sermayesidir. Makam, mevki, güç ve şöhret, kişiyi model haline getirmemektedir. Rahmet Peygamberi’ni Muhammed’ül Emin haline getiren güç, onun ahlak pratiğiydi. Ahlak pratiği olmayan kişi ve gruplara, insanlar güvenmemekte, onları emin bulmamakta ve en kötüsü onlardan korkmaktadırlar.
Ahlak olmadığında kişiler, insan olmanın dışında her şey olabilirler. Kişiler, çalışma ile kazanmak yerine kolay yol danrantlar elde eden yamyamlar haline gelebilirler. Kişiler, bilgiyle, birikimle ve öğrenmeyle kendini geliştirmek yerine cehaletle, yapaylıkla, çiğlikle ve yüzeysellikle insanlara saldıran cellatlara dönüşebilirler. Kirli, karanlık ve yoz yollardan elde edilen para, güç ve şöhret sayesinde kişiler, kendilerini ahlaklı, merhametli ve dindar maskeleri takan sahte oyuncular olarak sahneleri işgal edebilirler. Ahlak, bilgiye, öğrenmeye, yardımlaşmaya, işbirliğine, emeğe ve çalışmaya dayanan sahici bir faaliyettir. Ahlak, yüzeysellik, yapaylık ve yozluk kaldırmaz. Ahlaksızlıkları gizlemek, kişileri, grupları ve kurumları ahlak ve maneviyat sahibi kılmamaktadır.
MİLAT
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol