Eğitimli olanlar “Milli Savunma” yerine “Refah” diyorsa

  • GİRİŞ07.12.2024 08:43
  • GÜNCELLEME09.12.2024 08:52

Yakın zamanda “Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi ve Siyaset Araştırma Raporu” kamuoyu ile paylaşıldı. Rapor’da Beşir Atalay, Ömer Demir gibi isimlerin imzası var.

Rapor din-devlet ilişkisi, din-sosyal yaşam ilişkisi ve din-ekonomi ilişkisi var. Demokrasi, temel hak ve özgürlükler ile göçmenler var. Bireyselleşme ve çalışma, serbest piyasa ekonomisi, ahlak gibi başka önemli kavram setleri de var. Bunlar “değer” perspektifi çerçevesinde masaya yatırılmış. 

Rapor, bu kavram/konu başlıklarını belli temel sorularla irdeliyor. Önemli bir soru da “refah mı savunma mı” üzerine. Soru tam olarak şöyle: “Bazı insanlar hükümetin toplumsal refahı artırmaya öncelik vermesi gerektiğini söylerken, bazıları da hükümetin ülke savunmasını güçlendirmeye öncelik vermesi gerektiğini savunuyor. Siz hangi görüşe daha yakınsınız?”

Tam bir ahiret suali!

Cevapsa “önce savunma, sonra refah” vurgusu ile veriliyor Rapor’da. Ancak soruya verilen cevapların oranları tam da öyle görünmüyor. “Ülke savunmasını güçlendirme”yi tercih etme oranı % 49,2 iken “toplumsal refahın artırılması” % 43,9 ile tercih ediliyor. Rapor’da vurgulandığı üzere ortada “önce savunma” var, ama bu tercih açık ara bir tercih değil. Önce savunma, “ille de ölümüne” savunma gibi bir yerde durmuyor! 
Daha da önemlisi, sorunun cevabı “eğitim” seviyesi açısından ele alındığında mesele daha ilginç/düşündürücü bir hâl alıyor. 

“Savunma derdi/önceliği” olanlar (zaman zaman elitist eğitimlilerin küçük gördüğü) “düşük eğitimli” kesim. Düşük eğitimli olanlar ülke savunmasını güçlendirmeye yönelik öncelikten yana (% 59,2). Onlar için refahı artırmayı öncelemek (% 32,1) çok daha sonra geliyor. Bir nevi “söz konusu vatansa gerisi teferruat” mantığı. Yüksek eğitimli grupta ise durum tam tersi! Ülke savunması taraftarları neredeyse yarıya düşüyor (% 35,1), refahı artırmayı öncelemeyi destekleyenlerin oranı ise iki kat fazla (% 60,6). 

Yani… Yanisi milli savunma da refah da “ihtiyaç” ama (ya milli savunma ya refah seçme mecburiyeti gibi) kritik bir durumda mevcut eğitim sistemi milli savunma değil de “daha çok refah” tercih eden/isteyen profiller üretiyor demek ki. 

Böyle bir tablo karşısında sorulması gereken sorular var elbette:

“Eğitim şart” ama “ne tür eğitim”? Vatan sevgisini kalplere nakşedemeyen eğitim olursa, TUSAŞ, TEİ, Aselsan, Baykar gibi milli savunmamızın gözbebeği kurum ve kuruluşlar için “karnımı mı doyuruyor sanki” laflarını belli oranda da olsa duymaya devam ederiz. 
“Eğitim şart” ama “hangi öğretmen” ile eğitim? Müfredat olumlu anlamda değişse de en nihayetinde öğretmenle öğrenci sınıfta baş başa! Derdi tam olarak vatan olmayan hatta vatan düşmanı olan öğretmenlere emanet edilen nesillerin “önce vatan” değil de “önce para” demelerine kim engel olabilir ki (mülakat meselesine bu açıdan da bakılabilir)? 
“Eğitim şart” ama “hangi amaç için” eğitim? Ahiret için mi dünyanın gelip geçici hevesleri için mi eğitim? Eğer ahiret için değilse din ve vatan uğruna milli savunmaya kendini adamış ve gerekirse bu yolda canını vermeye (şehit olmaya) hazır neferleri bulmak nasıl ve ne ölçüde mümkün olacaktır? 

En önemlisi “üniversite eğitimi”nde neler oluyor? Disiplin yok! Müfredat zaten yok! Hatta isteyen akademisyen veya öğrenci kılıklılar “usulüne göre” derste veya ders dışında terörü de övebiliyor veya destekleyebiliyor! Daha da ötesi, öğrencileri dağa-bağa sevk edebiliyor!

Şimdi; böyle bir durumda “eğitimli” olanlar “ya milli savunma ya refah” seçeneklerinden birini mecbur seçmeleri gerekirse ve ciddi bir oran “refah” diyorsa… Üzülmek lazım elbette ama yine de kızmamalı! Kızgınlıkla meselenin hakikati anlaşılamaz çünkü. Akli selim bir kafayla bu noktaya nasıl gelindiğini düşünmek gerek. Ona göre de eğitimin her kademesinde “kınayıcıların (müzmin muhalefetin) kınamalarına aldırış etmeden” güncellemeler yapmaya devam etmek şart; sabırla! 

Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7

Yorumlar70

  • S. Koyuncu. 2 hafta önce Şikayet Et
    Bu konuya dünyadan, örnek göstermek gerekirse önümüzde libya örnegi var. Refah düzeyi yüksek ti ama savunamadıgın bi ülkeyi nekadar süre refaj tutabilirsin? Bu soru ahret sorusu değil aslında cevap net bir şekilde savunmadır. Refah açısından devletin gelir dağılımını dengelemesi yeterli olacaktır. Şuanda emekli ve asgari ücretli öncelikli durum. Allah devlete zeval vermesin.
    Cevapla
  • Doğrucu Davud 2 hafta önce Şikayet Et
    Milli savunma yerine refah diyenler refah içinde yok olup giderler !..
    Cevapla
  • Aydın Köseoğlu 2 hafta önce Şikayet Et
    Refah daha fazla eğitim, daha fazla teknoloji ve daha fazla savunma getirir. Savunma refah, adalet, eğitim olmadan olmaz. içi boş hamaset ve cehalet ile ülke kalkınmaz, refah yayılmaz, savunma gelişmez. Cahil kesim eğitimli kesime ancak bir sebeple kin besler.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Önce Vatan 2 hafta önce Şikayet Et
    Vatan yoksa ne kadar zengin ve özgür olabilirsin ki? Bu günün kaos ve zulümle çevrili dünyasında kendimizi savunabileceğimiz gücümüz olmaz ise ne kadar zengin ve özgür olabiliriz.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • hazan 2 hafta önce Şikayet Et
    savunma olmazsa esaret, esaret olan yerde mutluluk ve refah olmaz. buna rağmen müreffeh olur diyen varsa işte onlar gözü burda gönlu dışarda olanlardır.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat