Deprem olduysa günde üç defa “Boş ver hapı” kullan!
- GİRİŞ26.04.2025 09:01
- GÜNCELLEME27.04.2025 09:41
Huzur bulmak zor diyenler oluyor!
Kimisi maddi sorunlar yaşadığı için huzuru olmadığını söylüyor.
Kimisinin işi yok, huzursuz; kimisi işinden memnun olmadığı için huzursuz.
Kimisi bekâr olduğundan kimisi de evli olduğu için huzursuz!
Kimisi çocuğu olmadığından kimisi çocuklarından dolayı huzursuz!
Kimisi komşusundan kaynaklı huzursuzluk içinde, kimisini de yalnızlık huzursuz ediyor.
Kimisi falan makama gelememekten huzursuz, kimisi makamın yükünden huzursuz.
Uzadıkça uzuyor; kimisi şu gerekçe ile kimisi bu gerekçe ile huzuru bir türlü bulamıyor!
Hal böyle olunca bunalım girdabına giriyor insan.
Ve soruyor hatta feryat ediyor içten içe “yok mudur huzur için bir ilaç” diye.
Var elbette: Günde 3 defa “boş ver hapı” kullanmak!
Ama öncesinde “hay hay”, “sana ne”, “gel hele” ve “dur bakalım” hallerini bilmeli ve yaşamalı ki insana huzur kapısı açılsın ve her daim açık kalsın.
“Hay hay” hâli, ahlâkça, akılca ve amelce senden güzel olan birini bulduğunda ona yakın durmaktır. Onunla haşır-neşir olmaktır. O kişiden nasiplenmektir. Ve nihayetinde onun lafına, nasihatine “hay hay” demeli ki yol ahsen ola.
Diyelim ki maddi sorun yaşandı; maddi işlerde senden daha akıllı birini bulmalı ve sormalı ne yapılması gerektiğini. Mesela, eğer evlilikte sorunlar varsa, güzel ahlâkla evini idare etmeyi başarmış birine müracaat etmeli.
Ama herkese müracaat etmek ve “hay hay” demek olmaz. Ehline “hay hay” demeli, gerisine “sana ne” demeyi bilmeli ki huzursuzluğun buzulluğu girmesin insanın gönül evine. Yani her konuyu bildiğini düşünen, her konuda “ahmak kesen”den yani cahilden yüz çevirmeli, cahilin lafına kulak asmamalı. “Cahil ile sohbet etme, canına (ruhuna) zahmet olur” kelam-ı kibarını iyi bellemeli ki huzur bozulmasın. Mesela; çocuğunla ilgili sorununu bekâr ve dolayısıyla çocuğu olmayan birine (velev ki psikolog olsun) sorman, cahile sormaktır.
Ama bazen cahilin bazı fiilleri/işleri/destekleri de işe yarayabilir. İlle cahilin değil, başka insanların fiilleri ile de ara ara huzur bulunabilir. Bu nedenle “gel hele” kapısı her daim açık tutulmalı ki o kapıdan huzur esintileri insanın gönül hanesine dolsun. “Bir elin nesi var iki elin sesi var” boşuna denmemiş! Mesela; işinde tatmin olmayan biri, işini seven ve kariyeri temiz olan bir danışman bulmalı.
Ama yine de acele etmemeli. Acele eden ecele gittiği için huzurda değil mezarda bulur kendini çünkü. Durmalı, dura dura yol almalı. “Dur bakalım” haliyle durunca insan, aklı selim düşünür. Düşünür de işlerde yavaş yavaş, sindire sindire ilerlemekle huzur bulur. Hangi çınar tohumu toprağa ekilip, “pat diye” çınar olmuş ki?
Bunları yapabilene “bana ne” (boş ver) hapı kendiliğinden verilir zaten. Yani en önemli huzur vesilesi olan “seninle ilgili olmayan şeylerden uzak durmanın hikmeti” ve böylece huzuru kaplar insanı. Haddini bilene, kimsenin had bildirmesine gerek kalmaz çünkü.
Duymadın mı “kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi (kâmil) Müslüman oluşundandır” Hadis-i Şerifi’ni. Bu nedenle; deprem öncesinde ve sırasında kişinin kendisini ilgilendirenleri yapması “sorumluluk”, sonrasında kendisini ilgilendirmeyenlerden uzak durup “bana ne” diyebilmesi “tevekkül” anlamına geliyor. “Bana ne” deyip tevekkül edebilenlerin panik içinde olmadıklarını görürsün. Panik olmadıkları gibi panik halindekilere sığınak olup huzur verirler.
Özetle; iyi Müslüman ol ki huzur bulasın ve huzur veresin! Günde 3 defa boş ver (haddini bilme) hapı kullanırsan, Müslümanlık derecen artar; emin olasın.
Vesselam…
Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7
Yorumlar8