Savunma Sanayimiz, 7 Ekim ve Sonrası
- GİRİŞ11.10.2024 08:35
- GÜNCELLEME14.10.2024 09:50
Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın en önemli iki vurgusundan biri faiz, diğeri bu yazının konusunu oluşturan "İsrail'in dini için çalıştığı"dır. Bilenler bilir, İsrail'in asla bunun pazarlığına ve görüşmesine yanaşmayacağını hemen her toplantısında yüksek sesle dile getirmiştir. Siyonist rejime ilişkin anlatıları, öngörüleri daha yeni ciddiye alınmaya başlandı. Milli Görüş lideri uzun yıllar, hem mekanizmanın nasıl işlediğini hem de Irak, Suriye, Mısır, İran ve Türkiye özelinde (arz-ı mev'ud sahası) yaşanacakları, domino taşı metaforuyla, bıkmadan, yorulmadan anlatmaya çalıştı. Ancak dönem siyasetçilerinin magazinel ve alaycı tutumları ve bağlantılı medyanın çıkarttığı aşırı gürültü nedeniyle sağırlaştırılmış kulaklarımız meseleye dikkat kesilemedi.
Esasında güçlü savunma sanayiine, yerli üretime ve İslam ülkeleri arasında savunma ve ekonomiye dayalı işbirliklerine yönelik ısrarlı çağrıları da, içinde, Siyonist hedeflerin engellenmesine yönelik imaları barındırıyordu. Bunun düşünsel arka planı herkesin anlayabileceği şu iki cümleden ibaretti: Batı'ya göre güçlü olan haklı olandır ve Siyonist rejim ancak güçten anlar.
Gel zaman git zaman, (belki de o zamanlar medyanın bu kadar çeşitli olmaması nedeniyle) Irak ve Suriye'den çok, 7 Ekim ve sonrasında yaşananlar, bu söylemleri ilmel yakin derecesinden aynel yakin derecesine taşıdı, Allah korusun, kendi başımıza geldiğinde de hakkal yakin mertebesine ulaşmış olacak. Siyonizm, Büyük İsrail, Arz-ı Mev’ud gibi anahtar kavramlara ve bunlara ilişkin haritalara dair özellikle 7 Ekim'den bu yana yapılan sorgulamalar, Google vb. arama motorlarınca açıklansa da öğrensek! Şurası bir gerçek ki artık daha çok ciddiye alıyor ve eskisinden daha çok şey biliyoruz.
Anlatılanları, savunma sanayimiz alanındaki gelişmeleri daha anlamlı hale getiren ve aynı zamanda başarıyı getirecek olan faktörler olarak ele alabilirsiniz. Anlatılanlar, ayrıca, neden ülkemizde toplumsal fay hatlarının (Türk-Kürt, Alevi-Sünni gibi) ne yapıp edip diri tutulmaya çalışıldığını da açıklıyor. Artık masal ya da komplo teorisi olarak algılanmayacağının verdiği rahatlıkla, şu kadarını söyleyip bu konuyu kapatalım: Eğer din eksenli arz-ı mev’ud hayali gerçekleşirse Siyonist rejim buraları kimseye yâr etmez, etmeyecektir. İşte korkulması gereken bir cihatçılık varsa o da budur! O nedenle kimse boş yere hayal kurmasın, bir aparat haline gelmesin. Biz de yeniden "öldürürler başlasak feryada biz, hasret olduk eski istibdada biz..." şiirleri yazarız, eğer şansımız yaver giderse tabii.
Erken Cumhuriyet dönemindeki savunma sanayi atılımları, bir şekilde akamete uğratılmasaydı şimdilerde nasıl bir görüntümüz olurdu, nasıl aksiyonlar alırdık, insan merak ediyor! Birileri savunma sanayi dedikçe birileri de Kuzey Kore'yi örnek gösteriyor, adalet diyor, hukuk diyor, ekonomi diyor, uygar dünyanın bir parçası olmaktan söz ediyor. Biri diğerine engelmiş gibi! Altını çizelim, bunlara kulak vermesi gerekenler vermeli, bu arada Mondros'tan Sevr'e giden sürecin günümüze kadar gelen uzantılarını da hafife almamalı. Birilerinin sürekli örnek gösterdiği, yaşama hayalleri kurduğu masalsı ülkelerin bile bize savunma sanayii konusunda ambargo uygular konumda olduklarını unutmamalı. O ülkelerde, 'yahu bize kim saldıracak? Bu teknolojileri niye geliştiriyor, bu silahları niye üretiyorsunuz, milletin parasını bu "kartonlara", "tenekelere", "maketlere" niye çarçur ediyorsunuz!' diyenler olmuş mudur? Kendi kendimize düşmanlık bize mahsus bir şey, dünyada bir örneği yok! Bu zihniyeti gelişmiş Batı ülkelerine klonlayın çok geçmeden öykünülen/özentimsi görüntülerinden eser kalmayacaktır.
Bir taraftan devlet, bir taraftan özel girişimcilik canla başla, ülkenin geleceği adına büyük bir gayret gösteriyor. Önemli mesafe alındı. Alınan mesafeyi yorumlayan haberlere, analiz ve raporlara bizden çok Batı kamuoyunda rastlıyoruz. Mevcut durum küçümsenmemeli, ancak kat edilmesi gereken önlemli merhaleler var. "Savunan adam"ı geç de olsa bağrımıza bastık, barışın artık romantik bir söylemden ibaret olduğu ya da Kaf Dağının ardına hapsedildiği dünyamızda, muhataplarından "Seni Seviyoruz Genç Adam!" yazısı da bekliyoruz.
Sağlıcakla kalın,
Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7
Yorumlar18