Pandoranın Dijital Kutusu!

  • GİRİŞ18.10.2024 08:59
  • GÜNCELLEME19.10.2024 11:35

Son zamanlarda neredeyse her gün, her saat sosyal çürümeyi adresleyen ve çoğu medya ve dijital mecralarla etkileşimin ürünü olan korkunç vakalarla karşılaşıyoruz. Egemen medya kültürünün yarattığı insan tortusu suç topluluklarının vahşet örüntüleri, acımasız dünya sendromunu (dünyanın haksızlıklarla, kötülüklerle dolu bir yer olduğu inancını) besleyerek toplumsal travmalara yol açıyor. Vakaların nüfusa oranı bizi rahatlatmalı mı? Her şeyden önce bu konulara istatistiksel bakış, sorgulanması gereken bir bakış açısıdır. Aynı şekilde bir kötü, başka bir kötüyle kıyaslanarak meşru hale getirilemez. Başka ülkelerle mukayese yanlış bir akıl yürütmedir. 

Mücadelenin en önemli ayağı kuşkusuz devlet ve ilgili kurumlarıdır. Hiç bir mücadele, arkasında devlet olmadan başarıya ulaşamaz. Örneğin devleti yönetenlerin kararlı duruşu olmasaydı, bugün hâlâ hastanelerde, uçak, otobüs, tren gibi toplu taşıma araçlarında, restoranlarda, kafelerde, diğer kapalı mekânlarda sigara içilmeye devam ediliyordu. 

Mücadelenin ikinci ayağı bireyler, daha özelde anne-babalardır. Kendilerini, ailelerini, toplumlarını ve yöneticilerini nasıl destekleyecekleri konusunda bilgilendirilmeleri, bilinçlendirilmeleri, aslında en çok devletin işini kolaylaştıracaktır. Dijital ebeveynlik kulağa hoş gelse de göründüğü kadar kolay değildir. O nedenle anne-babalara bu mücadelede çok büyük anlamlar yüklenmemelidir. Gündelik hayatın yoğun temposu, çocuklarına dair ilgilenmeleri gereken pek çok diğer mesele, bu yük arasında, dinlenme, kendilerine zaman ayırma isteği nedeniyle çocuklarının tablet veya telefon kullanım şekline odaklanamamakta, hatta göz yummaktadırlar. Biraz ilgili gibi görünenler ise tablet veya telefon kullanımını pazarlık, ödül-ceza meselesi haline getirmektedir. Kendi medya kullanım alışkanlıkları sorunlu anne-babaların rehberlik görevi ise daha başlamadan bitmektedir. Bu eleştiriden çok durum tespitidir. 

Anne-babaların acziyetinin yol açtığı boşluk, daha çok rehber öğretmenler marifetiyle okul tarafından doldurulmaya çalışılsa da Pandoranın Kutusundan çıkanlar rehber öğretmenleri çırak durumunda bırakmaktadır. Tüm bunların neticesi, son aylarda neredeyse her gün gazetelerden, haber ve tartışma programlarından, sosyal medyadan biraz korku, biraz endişe biraz da karamsarlıkla takip edilebilmektedir.

Politika Yapıcı Kurumlar kararlı duruş sergilerse büyük ölçüde yönetilebilir hale gelecek olan bu sorunlarla baş etmek, oldukça kolaylaşacaktır. Örneğin çoğu kriminal bir vakaya dönüşen bu tür risk ve tehditlerle mücadelede her şeyden önce proaktif bir yaklaşım öncellenmelidir. Bugün ne tür bir vahşetle, zorbalık veya istismarla karşılaşacağız diye beklemek yerine, erken değişiklikler ve tedbirlerle alana hâkim olunmalıdır. Proaktiflik  (gelecekteki olası problemlere önceden müdahale etme) bilinci geliştirilmelidir. Son iki ayın gazete manşetleri, dijital risk ve tehditlerin bekle gör siyasetine kurban edilmesinin faturasını herkesin anlayacağı şekilde anlatmaktadır.

Öncelikle, hali hazırda, suç vakaları ortaya çıktıktan sonra tepki vererek yönetmeye çalıştığımız reaktif yaklaşımın sonuç vermediği, bu yaklaşımın yalnızca bizi acil durumlarla başa çıkmak için hızlı kararlar almaya zorladığı artık görülmelidir.

İnfaz yasası, bir önceki versiyonunda olduğu gibi yeni sorunlara yol açmayacak şekilde iyileştirilmelidir. Cezasızlık algısının adalete olan inancı zedelemesine daha fazla izin verilmemelidir. Acımasız dünya sendromunun güçlenmesinin insanları yalnızca kendi güvenliklerini sağlamaya değil, malûm dizilerin işaret ettiği üzere "adaletini kendin sağla" anlayışına da yönlendireceği hesaba katılmalıdır.

Gündüz kuşağı programları ve TV dizileri, bu haliyle devam ettiği sürece yalnızca yasal düzenlemelerle bu sorunun çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Milyonları cebe indirip, steril ve güvenli ortamlarda yaşayan yapımcı, senarist ve oyuncuların, sosyal medya soytarılarının, şarlatanlarının, cambazlarının, tacizci ve istismarcılarının ve dahi fenomenlerin, YouTuber'ların, ilave olarak bu sayılanları koruma cemiyeti üyelerinin çocuklarımızın ve gençlerimizin ruh sağlığı ve ruhsal genetiği ile oynamalarının süratle önüne geçilmelidir.

Sosyal medyaya, mesajlaşma ve grup sohbet uygulamalarına, sanal oyunlara, oyun temelli gruplara, bahis sitelerine, vahşi/sapık karakterdeki diğer uygulamalara ilişkin sanal devriyeler yoğunlaştırılmalıdır. Bu tür uygulamalar hakkında düzenli bilgilendirme yapılmalı, gerekli müdahaleler için illa bir cinayet veya istismar vakasının gerçekleşmesi beklenmemelidir. Sinek avlamaya değil, bataklığı kurutmaya odaklanılmalıdır. 

Yine argo, küfür, hakaret, vekâleten ve/ya dolaylı fuhuş, istismar, madde bağımlılığı içerikli hesap ve uygulamalar sürekli izlenerek kamuoyuna ilan edilmeli, gerekli görülen hallerde erişim engeli süratle devreye sokulmalıdır. Mümkünse VPN ile korsan bağlantıların önüne geçilmelidir. Siber Güvenlik ve Toplum Polisliği birimleri güçlendirilmeli, sanal okul polisliği uygulaması en kısa sürede devreye girmelidir. İlgili kurumlar, sosyal çürümeye yol açan medyatik ve dijital tehditlerle mücadeleyi “üzüntüyle izliyoruz, dehşete düştük, insan gerçekten hayret ediyor, kahrol düşman al sana bomba” mantığıyla yürütmemeli, özgürlük masallarıyla sosyal çürümenin desteklenmesi politikasına karşı daha aksiyoner olmalıdır.   

Mücadelenin en önemli ayaklarından birini oluşturan rehber öğretmenlerin alana ilişkin nosyonları, basit PowerPoint sunumları içeren yüzeysel eğitimlerle değil, daha profesyonel ve yetkin bir karakterde iyileştirilmeli, bu konuda rol model nitelikte akranlar ve genç liderler yetiştirmeye daha çok odaklanılmalıdır.

Sağlıcakla kalın,

Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7

 

Yorumlar4

  • Rukiye 1 ay önce Şikayet Et
    Bir anne ve eğitimci olarak dijitalin canavara dönüştüğünü görüyor ve çözüm bekliyoruz. Emeğinize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İsm 1 ay önce Şikayet Et
    İstatistikleri üzerinden yapılan yorumlar gerçekten sorunu gizlemekten başka bir işlev görmüyor. Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • bülent duman 1 ay önce Şikayet Et
    evet kişiler geçicidir .kurumlaşmak lazım adam yetiştirmek lazım
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • defne 1 ay önce Şikayet Et
    tebrikler gerçekten yerinde tesbitler, çözüm önerileri içeriyot
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat