İran’ı vuracaklar!
- GİRİŞ03.10.2024 09:38
- GÜNCELLEME04.10.2024 10:22
En sonda söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim; İran’ın “Stratejik Sabr”ını tükettiler ve İran’ı vuracaklar.
Son yıllarda, özellikle son aylarda İran’ın üzerine öyle bir gittiler ki, İran’daki rejim baskılar ve aşağılamalar karşısında uzun zamandır uygulamakta olduğu “Stratejik Sabır” stratejisini bırakmak zorunda kaldı.
Ne mi yaptılar?
Efsane komutan diye bilinen, özellikle İran’ın bölgedeki vekil güçleri arasında mitleşmiş olan Devrim Muhafızları’nın yurt dışı operasyonlar birimi Kudüs Gücü’nün komutanı Kasım Süleymani’yi Irak’ta öldürdüler.
İran’ın nükleer programının en kilit ismi fizik profesörü Muhsin Fahrizade’yi öldürdüler.
Sık sık Irak, Suriye ve Lübnan gibi bölge ülkelerinde vekil güçlerle birlikte çalışan generaller de dahil olmak üzere İranlı komutanları öldürdüler.
İran’ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesine saldırı düzenleyerek yedi üst düzey Devrim Muhafızı mensubunu öldürdüler. Yani İran’ın Suriye’deki toprağı sayılan büyükelçilik yerleşkesinde İranlı komutanları etkisiz hale getirdiler.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Valisi ve Tebriz Cuma İmamı bir helikopter kazasında kaybedildi. Olayın sebebi kaza olarak açıklansa da farklı düşünenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Reisi’nin ölümü üzerine yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katılan HAMAS’ın lideri İsmail Haniye İran’da devrim muhafızların korumasında olan bir konutta öldürüldü.
En son İran’ın Ortadoğu’daki en önemli vekil gücü olan Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah öldürüldü.
Gelişmeler öyle bir hal aldı ki, İran hem evinde hem de bölgede vurulmaya başlandı.
Bu kadar aşağılanmaya, bu kadar baskıya “Stratejik Sabır” yetmez oldu.
9/11 2001 olaylarının ardından gelen Afganistan’a müdahale ve Irak’ın işgaliyle “İran’ın önü açılıyor. Şii Hilali canlanıyor. Şiilerin çağı başlıyor…” gibi yaklaşımlarla hareket edenler şimdilerde farklı bir tabloyla karşılaşmaya başladılar.
Ortadoğu’da “uzayanı budarlar, kuruyanı sularlar”!
“Stratejik Sabır” yaklaşımı İran için daha fazla taşınamaz hale geldi
1979 yılından beri ambargolarla karşı karşıya gelen İran hem içerde hem de bölgede önemli açmazlarla karşılaşmaktadır.
İçeride her geçen gün kırılganlık artarken özellikle Arap Baharı sürecinde İran bölgedeki Sünni halk ve rejimler tarafından en hafif tabirle istenmeyen aktör olarak görülmesinin dozu her geçen gün arttı.
Seküler Arap Yönetimleri sürecinde Sünni Araplar arasında dahi etki alanı bulan İran, Suriye’de aldığı tavırla Sünni Araplar arasında ciddi itibar kaybına uğradı.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle başlayan ve yukarıda saydığımız gibi seri bir şekilde devan eden aşağılanmalar karşısında sergilediği “Stratejik Sabır” yaklaşımı artık yük olmaya başladı.
Aşağılanmalar karşısında retoriğin ötesine geçemeyen tavırlar İran’daki rejimin içeride ve bölgedeki vekilleri arasında sorgulanmasın neden oldu.
“İran uzun süredir bölgede kullandığı vekil unsurlarını sattı”
“Önemli olan İran’ın ve rejimin çıkarı, gerisi teferruattır”
“Söz konusu İran ise vekil unsurlar feda edilebilir”
“İran, Hizbullah gibi bölgedeki unsurlar için değil, vekil unsurlar İran için vardır”
Gibi yorumlar İran’ın “Stratejik Sabr”ını tüketmişe benziyor ki İran doğrudan İsrail’e balistik füzelerle saldırı başlattı veya başlatmak zorunda bırakıldı.
İran’ın İsrail’e karşılık vermesiyle birlikte bir anda yaklaşık bir yıldır Gazze’de soykırım uygulayan İsrail “mağdur”, aşağılanan ve “Stratejik Sabr”ı zorlanan İran ise hedefe oturdu.
1980-88 İran-Irak Savaşı gibi anlamsız bir savaşın deneyimini ve yıkıcılığını iyi bilen İran doğrudan savaştan hep kaçınmaya çalıştı. Savaşı vekiller üzerinden yürüterek İran topraklarının saldırılardan uzak tutmayı bildi.
Söz konusu politikayla rejim ve devletin güvenliğini garanti altına alınmaya çalışıldı.
Ama artık vekiller üzerinden yürütülen mücadelenin sonuna gelindiği anlaşılıyor.
Ambargodan “Yıpratma Savaşı”na geçiş
Son gelişmelerden anlaşılacağı üzere 1979 yılındaki devrimden beri İran’a uygulanan ambargodan yeni bir sürece geçişin başlaması kaçınılmaz hale gelmiş gibi gözüküyor.
ABD ve İsrail ortaklığıyla İran’ı vuracaklar.
“Yıpratma Savaşı”nı devreye alacaklar.
Irak örneğinde olduğu gibi uzun bir süre İran’ın kritik yerlerini hedefe koyacaklar.
Bu gözü dönmüş yayılmacı yönetimler hedefe koydukları bir yeri/ülkeyi ilk önce kampanyalarla şeytanlaştırırlar, sonra büyük yalanları devreye sokarlar ve ardından “Yıpratma Savaşı”nı başlatırlar.
İsrail bölgede tek başına kendinin dize getiremeyeceği gücü ya ABD’ye ya da ABD öncülüğündeki güce boğdurur.
İran’ı vurmaya başladıklarında İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım, Batı Şeria’daki gasp ve katliam, Lübnan’a ve Suriye’ye yapılan saldırılar maalesef ikinci plana düşer.
Siyonizm ve emperyalizm el ele Ortadoğu’da cehennemin kapılarını zorluyor…
Kafaya koymuşlar, İran’ı vuracaklar!
Yorumlar58