Allah Kimseyi BM’nin İnisiyatifine Bırakmasın

  • GİRİŞ17.10.2024 09:26
  • GÜNCELLEME17.10.2024 10:43

Neymiş efendim,

Uluslararası barış ve güvenliği korumak için Birleşmiş Milletler (BM) varmış. Büyük Harp diye bilinen Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir daha böyle yıkıcı bir savaşın önüne geçmek için Milletler Cemiyeti kurulmuştu. Beklenen, hedeflenen olmadı. Çok kısa bir zaman sonra ikinci bir dünya savaşının ayak sesleri Avrupa’nın ortasından gümbür gümbür gelmeye başladı.

Kimse bu kötü gidişe dur diyemedi. Kısa bir zaman diliminde Büyük Harp sonunda oluşturulun ilkeler teker teker çiğnendi. Hitler Almayası örneğinde olduğu gibi Avrupa’da kıyamet kopana kadar her yayılmacı hareket ve yıkıcı politika yapanın yanına kar kaldı. O dönem İngilizlerin takip ettiği “Yatıştırma Politikası” kötüyü daha da cesaretlendirdi ve ikinci bir dünya savaşı patlak verdi.

Dünya’da yaşanan ikinci büyük yıkımdan sonra iki büyük harp ve ara dönemde yaşanan deneyim göz önüne alınarak yeni bir sistem peşine düşüldü, yeni bir yapılanmaya gidildi.

Kuruluş şartında belirtildiği gibi “Uluslararası barış ve güvenliği koruma” amaçlı olarak Birleşmiş Milletler kuruldu. Tabi her zaman olduğu gibi dönemin galipleri kendilerine yeni ve güçlü bir pozisyon oluşturdular. BM Genel Kurulunda her devlete yer verilse de beş (5) büyükler (ABD; Rusya, İngiltere, Fransa, Çin) BM Güvenlik Konseyi’nde en sağlam ve sözü geçen pozisyonlara yerleştiler. Adeta dünyadaki barış ve güvenliğin korunması söz konusu beşlinin tekeline verildi.

Ya tehlike bu beşlinin birinden, birkaçından veya ölümüne desteklediği bir diğer aktörden geliyorsa o zaman barış ve güvenlik nasıl korunacak sorusunun cevabı hep ortada kaldı.

Bugün iki çatışmadan (Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail’in saldırganlığı) dolayı dünyada üçüncü büyük harp ihtimalinden sıkça bahsedilmeye başlandı.

Rusya-Ukrayna Savaşı taraflar açısından bir “Yıpratma Savaşı” modunda devam ederken, belki de öyle istendi… Güneyimizde çağın Hitleri Netanyahu öncülüğünde devam eden İsrail saldırganlığının nerede duracağı kestirilemiyor.

İşin kötü değil daha kötü yanı şudur; Hitler’e karşı bazı devletler seslerini çıkarabiliyordu, bir araya gelip toplantılar yapabiliyorlardı. Sonuç vermese de İngilizler “Yatıştırma Politikası” uyguluyordu dönemin saldırganına karşı. En azından saldırganın kim olduğunu işaret edebiliyorlardı.

Maalesef şimdi bunu da göremiyoruz. Tam tersi çağın Hitler’i Netanyahu ve onun saldırgan ülkesi İsrail “uluslararası barış ve güvenliği koruma”dan sorumlu beşlinin ABD başta olmak üzere bazı üyeleri tarafından destekleniyor, korunuyor, kollanıyor.

Bu desteği yanında bulan İsrail, adeta Hitler Almanyası’nı geride bırakırcasına saldırının, soykırımın, katliamın, yıkımın en çirkin örneklerini sergilemeye devam ediyor.

Bu arada iki büyük harp ve ara dönemin tecrübesine binaen kurulan ve “Uluslararası barış ve güvenliği koruma” görevi olan BM bırakın görevini yapmayı kendini korumaktan aciz bir tablo çiziyor. BM bu haliyle bırakın uluslararası barış ve güvenliği korumayı, uluslararası istatistik kurumu bile olamaz. Çünkü İsrail’in öldürdüğü insanların istatistiklerini bile tutmaktan aciz bir görüntü veriyor.

Kendini bile koruyamayan örgüte kim güvenir?

İsrail sadece Gazze’de soykırım uygulamıyor, Lübnan ve Batı Şaria’da katliam yapmıyor, komşu ülkelere saldırmıyor, aynı zamanda ala-yı vala ile kurulan BM’yi, onun ilke ve organlarını da yok ediyor. BM’nin tabutuna çivi çakıyor.

BM Güvenlik Konseyi’nin en güçlü üyesi ABD’nin desteğini arkasına alan İsrail,

BM’ye ait binaları yerle bir ediyor, ses yok.

BM çalışanlarını hiç tereddüt etmeden öldürüyor, tepki yok.

BM Genel Sekreteri’ne yaptırım uyguluyor, ülkeye giriş yasağı koyuyor, aldıran yok.

BM Barış Gücü karargahları basılıyor, ceza yok.

Dünyanın gözü önünde, canlı yayında soykırım uygulanıyor, yaptırım yok.

Bebek, Çocuk, kadın, yaşlı, hasta demeden katliama devam ediliyor, tık yok.

Peki ne var?

Maalesef tüm bu insanlık suçu işleyene destek var, silah var, koruma var, kollama var…

İki harp ve arası dönemin deneyimine dayanarak kendi elleriyle oluşturdukları kurumu (BM) ve ilkeleri kendi elleriyle kurdukları İsrail’e ve Siyonizm’e kurban veriyorlar.

Ne diyeyim,

Allah kimseyi BM ve onun beşlisinin inisiyatifine bırakmasın…

Aman dikkat!

Dönem her alanda kapasite artırma dönemidir.

Bu devirde babana, pardon BM’ye bile güvenemezsin!

Prof. Dr. Mehmet Şahin / Haber7

Yorumlar12

  • YILDIRIM 5 saat önce Şikayet Et
    Amin. Zira şu dönemde BM demek; ABD+AB yada Siyonist tahakkümü altında bir dünya demektir. Bu sebeple bir avuç Siyonist sapkın, vaad edilmiş topraklar safsatasıyla, oluk oluk mazlum müslümanların kanını döküyor. Rusya ve Çin; Siyonizmin bu cüretkarlığına göz göre göre göz yumuyor. Allah'ın yerdeki ve göklerdeki askerlerinin bunların üzerine, zulümleri daha çok artmadan yürümesini niyaz ediyoruz.
    Cevapla
  • 200-Çifte Standart 15 saat önce Şikayet Et
    Darbelerde partinin yerli-Milli olanlarını asıp, Masonları sağ bırakan güce güvenme.
    Cevapla
  • mevhibe inal 15 saat önce Şikayet Et
    Irak işgalinde Şer gurup diyerek, Saddam ve etrafını rezil şekilde öldürüp, Tarık Aziz (Mikhail Yuhanna) sağ bırakan Batı'ya güvenme.
    Cevapla
  • mevhibe inal 15 saat önce Şikayet Et
    Davos'ta toplanıp, "Geleneklerimizi koruyacağız" Yasaklar-Ambargolar-Sansürlerle diyen Türk-İslam-Müslüman düşmanı Batıdan hayrımıza hiçbir davranış bekleme!
    Cevapla
  • Türkoğlu TÜRK 15 saat önce Şikayet Et
    Diline ve Gönlüne sağlık Mehmet Hocam, doğru söylüyorsonoz. O'nlar biribirlerinin dostudur; Bizleri aralarına almazlar. Şu halde İnançlı, Vijdanlı ve Duyarlı İnsanlar BİRLİK Ve BERABERLİKLER OLUŞTURMALIYIZ.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat