AK Parti'yi neden cemaatler üzerinden vuruyorlar?
- GİRİŞ30.12.2013 09:21
- GÜNCELLEME30.12.2013 09:21
"İmparatorluğun yıkılışına(!)" bir an önce şahit olma telaşı içinde çalışan misyonerlerin yaktığı fitne ateşi, vicdan sahiplerini derinden sarsıyor.
Bu yangın, maalesef her gün yeni bir boyut kazanarak ve katlanarak yayılıyor. Böyle zamanlarda sağduyuyu muhafaza etmek, yaşananlardan ders çıkarıp tarafları makul çizgiye çekmek yerine, bazıları bilerek, bazıları da bilmeyerek yangına odun taşımaya devam ediyor.
'Yeni Türkiye' karşıtı olan bir takım siyaset ve toplum mühendislerinin, sivil toplum kuruluşları olan cemaatleri AK Parti'den, partiyi de onlardan uzaklaştırmaya çalıştıkları biliniyor. Bunun için her türlü yolsuzluk iddialarını da, yıpratma kampanyalarını da cemaat üzerinden yapıyorlar.
Onların bu gayretlerini bir yere kadar anlamak mümkündür. Ancak camia-hükümet gerilimi sürecinde, parti içindeki bir grubun Başbakanı da, AK Parti'yi de cemaatlerden uzaklaştırma gayretlerini anlamak mümkün değil. Nitekim gerilimin bu seviyeye gelmesinde böyle bir doku uyuşmazlığının da payı olduğu artık bir şehir efsanesi olmaktan çıkmıştır.
Başbakanın Üsküdar'daki evinin önünde toplanan coşkulu grubun, haklı ve yerinde bir desteği sunarken, konuşmayı sık sık "Mücahit Erdoğan" sloganlarıyla kesmesi bu konuda endişe duyanları haklı çıkarır niteliktedir.
Bilindiği gibi merhum Erbakan'ı sevenler ona olan bağlılıklarını "Mücahit Erbakan" diyerek dile getirirlerdi. Dolayısıyla kavram Erbakan ve Milli Görüş'ün simgesi haline gelmişti. Bugün de Erdoğan'ı onun yerine koymaya çalışanlar var. Gerçi bu konuda duyarlı olan sayın Başbakan, tehlikeyi bildiği için, "Mücahit Erdoğan" sloganına yerinde müdahale etmiştir. Belki bundan dolayı da dünkü Aksaray konuşmasında sık sık birlik duygusuna önem verdiğini ve kucaklayıcı olduğunu vurgulamıştır. Ancak bu, tehlikenin devam etmeyeceği anlamına gelmiyor.
AK Parti'yi seçmen tabanı açısından Milli Görüş hareketinden ayıran en önemli özelliği tüm cemaatlerin desteğini almasıdır. Ne yazık ki merhum Erbakan bunu başaramamıştı. Oysaki Milli Görüş felsefesiyle yıldızları bir türlü barışmayan dini grupların AK Parti ile hiç bir zaman doku uyuşmazlığı olmamıştır. Bir cemaat mensubu olan Hüseyin Gülerce'nin "Başbakan hakkında içeriden ve dışarıdan tertip yapılmasını bir millet evladı olarak hazmedemiyorum ve kabullenemiyorum" demesini başka nasıl açıklayabiliriz?
AK Parti'nin sivil toplum kuruluşu olan cemaatlere büyük desteği olduğu gibi, AK Parti'nin bugünlere gelmesinde de cemaatlerin çok büyük katkısı olmuştur. Daha yakınlarda medya aracılığıyla ilan vererek destek veren yine cemaatler olmuştur. Bunun yanında her türlü etnik, mezhepsel ve milliyetçi kırılmalara karşı, Anadolu kimliğini muhafaza ederek tutkal vazifesi görenler de onlardır. Ayrıca kültürel ve ahlaki yozlaşmaya karşı duran ve bizi biz yapan değerleri koruyanların başında da yine sayıları yüzleri bulan bu sivil toplum kuruluşları geliyor.
Bundan dolayı gerilimi daha da artıracak, fırsatçılara malzeme verecek ve AK Parti'yi cemaatlerden, cemaatleri de AK Parti'den uzaklaştıracak söylem ve eylemler AK Parti'nin de, Türkiye'nin de, cemaatlerin de kaybı olur.
"İmparatorluğun yıkılışını" arzu edenlerin AK Parti'yi cemaat üzeriden vurmalarının ana nedeni de bu değil mi?
Cemaatler, bu yangının nesnesi de öznesi de değildir, olmamalıdır da.
Prof. Dr. Sabri Eyigün
sabrieyigun@hotmail.com
www.sabrieyigun.com
Yorumlar5