Zülkarneyn'de niçin boynuz ararlar?
- GİRİŞ13.11.2014 08:21
- GÜNCELLEME14.11.2014 08:12
Bilgiye ulaşmaya yönelik merak kötü değildir, ama eğer bu asıl amaca hizmet etmeyecek bir düzeyde kalıyorsa, faydasız bir meşguliyetle zaman ve emek harcanıyor demektir. Bunun maliyeti, gerçek bilgiden yoksun kalınmasıdır.
Gerçek bilgi ezberlenip hafızaya hapsedilen değil, hayatımıza yön vermemizi sağlayacak olandır. Dönüştürücü nitelikte olan... Kapılar açan... Sözün ne anlama geldiğini bilinç dünyamıza yerleştiren... Sebepleri kavratarak, amaca uygun yol tutmaya yönelten...
Gerçek bilgi arayışında olmayanlar, Zülkarneyn'de boynuz ararlar. Çünkü onlar yalnızca kavrama takılmışlardır, karn kavramının sözlükteki anlamları arasında boynuz da vardır; ama kavram aynı zamanda asır, devir, çağ anlamlarını içerir.
Tevrat'ta ve Kur'an'da bahsedilen Zülkarneyn, iki devirli bir bilgi ve hikmet sahibi kişi, belki de peygamber olabilir. Sahip olduğu bilgi ve hikmet O'nu maddî ve mânevî güç/kudret sayesinde iki dünyanın imarı için yetenekli kılmıştır.
Dünyanın batısı, doğusu ve orta bölgesi Zülkarneyn'in bilgi ve hikmet marifetiyle insanlar üzerinde hüküm sahibi kılındığı yerler olarak bilinir. Buralarda Zülkarneyn iki davranış seçeneğinden birini tercih ederek, ya halka zulmedecek ya da halkın ihtiyaçlarını tespit edip onları karşılayacak tarzda bir yönetimle sonraki nesiller için bir model teşkil edecektir.
Zülkarneyn ikincisini hayata geçirmiş, insanların varlık sorunlarına onların da desteğiyle çözüm üretmiştir. Bozgunculuk ve fitne çıkaran zararlı bir topluluğu (Ye'cûc ve Me'cûc) etkisiz hâle getirmek üzere belirli bir teknikle set oluşturulmuş, bu çalışmalar sırasında pek fazla bilgi/anlayış ve iletişim becerisi bulunmayan bir kavim Zülkarneyn'in yönlendirmesiyle O'na yardımcı olmuştur.
Bütün bu işler esnasında Zülkarneyn'in sebeplere yöneldiği anlatılır, Kur'an'da. İşin ruhu burada. Ye'cûc ve Me'cûc'a karşı bir set inşa edilirken Zülkarneyn'ne işçilik desteği sağlayan kavmin Türk olup olmamasından çok (bazı tefsir ve yorumlarda bu kavmin Türkler olabileceği belirtilir) , oradaki temsilî öğreticilik durumu önemlidir.
Bir işten sonra başka bir iş geliyor. Her birinin kendine göre bir sebebi var. Türkçe meallerde bu, Zülkarneyn'in daha sonra bir yol tuttuğu şeklinde ifade edilmiştir. Sonuçta böyle bir anlam ortaya çıkıyor tabii ki, ama metinde "sebeplere yönelmek" olarak çevirebileceğimiz ifadenin geçmesi, bir eylemin öncesi ve sonrası hakkında düşünüp muhakeme ederek yola koyulmak anlamını güçlendiriyor.
Sorgulama, tefekkür ve irade... Belki de teslimiyet, ama önce sebepleri araştırmak!.. Sebeplere bağlı bir davranış tercihinde bulunmak. İşte insanın sorumluluğunun başlangıç ve bitiş noktası.
Sonucun nasıl tecelli ettiğine değil, insanın hangi sebeplere tutunarak niyet ve gayrette bulunduğuna öncelik veriliyor. Kişinin bir konuda aklanması ya da suçlanmasında da sebepler ağırlıklıdır. Burada da sebeplere bakılır, hangi gerekçeyle ya da niyetle o yola girildiği araştırılır.
Zülkarneyn'in bir deneyimden sonra başka bir yol tutması, bu anlamda sebeplere yönelmesi olarak düşünülebilir. Biz de buradan yola çıkarak şunu ifade edebiliriz ki, zahiren tek ya da aynı görünen hadiseler, sebepler itibariyle birbirinden çok farklı nitelikte olabilir. Aynı davranışta bulunan iki insanın ulaşacağı sonuç, sebeplerin ya da gerekçelerin farklılığı ölçüsünde birbirinden ayrılır.
Bunlar bize bir tek şahsa, bir hadiseye, bir kavrama ya da anlama odaklanmak yerine, onların ortaya çıkış sebeplerini görüp anlamaya çalışmanın daha yararlı olacağını anlatır aslında. Her devrin kendine özgü gerçekliği vardır, Zülkarneyn insanlık tarihindeki bu iki boyutlu gerçekliğin kahramanı sayılır.
Zihinleri geçmişte bir yere bağlamanın değil, şimdiki ve gelecekteki insanlık durumlarını anlamak için düşünüp hak ve adalet çizgisinde çözümler üretmenin yolunu gösterir bize Zülkarneyn'in hikâyesi. Onda en az iki yol, iki seçenek vardır. Ve bunlardan birini tercih edecek olan insan.
Zülkarneyn boynuzlu değildi. Boynuz, dar kafalı insanın zihninde.
İki boynuz değil, iki yol var Zülkarneyn hikâyesinde. Kıyamete kadar sürecek iki hayat tarzı... En sonda kendisiyle yüzleşecek insan. Seçtiği yolun gerçekliğinde.
Zülkarneyn hikâyesinden esinlenerek şunu sorabiliriz kendimize: Acaba o sözü edilen Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuğu gibi durumlar karşısında bugün hangi güncel tekniklerle önlem alabilir insanlık? Örneğin, Türkiye... Yakın çevresindeki tehdit ve sorunların üstesinden gelecek bir güç pozisyonunu nasıl elde eder?
Ne sadece askerî, ne de sadece siyasî güçle! Her ikisinin varlığında meydana gelecek bir toplumsal kültür zemininde gelişir o yapıcı güç pozisyonu. Bunu da Zülkarneyn tecrübesinden anlıyoruz.
Zülkarneyn'de niçin boynuz ararlar ki?..
İbrahim S. Canbolat
Yorumlar9