'Nil'den Fırat'a Büyük İsrail' saldırısı hız kazanmıştır

  • GİRİŞ01.08.2024 09:54
  • GÜNCELLEME01.08.2024 09:54

Filistin eski Başbakanı, Hamas Siyâsî Büro Şefi, İsrail tarafından Tahran’da korumasıyla birlikte şehîd edildi. İsmail Haniyeh’e rahmetler Filistin ve Gazze halkıyla kalbi Filistin için atan şuurlu Müslümanlara başsağlığı diliyoruz. 

Liderler ölse de dâvâlar ölmez; o dâvâ hak ise daha güçlenir. Nitekim, Filistin, şanlı direnişinde daha evvel de şehidler vermişti. Şehîd verilmezse zafer kazanılmaz. Şahadeti göze alamayan, kahraman olamaz…

Hem de yeni Cumhurbaşkanı Mes’ud Pezeşkiyan’ın göreve başlama merasimi münasebetiyle yaşanan bu ayıp, İran için büyük bir yüz karasıdır. Bu, nemenem emniyet tedbiridir. “Hırsız, içerdense; kapı, kilit tutmaz!” sözü malûmdur. İçerideki İsrail ajanlarının Haniye’yi sattıkları bellidir. Hatta bunlar, belki de Devrim Muhafızlarının içindendir. 

20 Mayıs 2024’te de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisî ve hariciye vekili, şüpheli bir helikopter kazasında can vermişlerdi. Tahran, üstelik düşen helikopteri bulamadığı için Ankara’dan yardım istemişti. Şu manzarada İran’ın kendi cumhurbaşkanını da misafir bir lideri de korumaktan âciz bir yere düştüğü görülmekte. Tahran’ın mazeret üretmeye hakkı olamaz. Tahran’ın, Tel Aviv’e hasım olduğuna inanmak hayli zordur. Ankara, dâimî teyakkuzda olmalı ki İran, İsrail, ABD ve Rusya coğrafyamızı paylaşıyor. Sıraya Çin de girme hazırlığında.

İran’ı sıkıntılı günler bekliyor olabilir:

İsmail Haniyeh’in misâfir olarak bulunduğu Tahran’da İsrail tarafından katledilmesi, “İran ahalisi için bardağı taşıran son damladır” diye düşünüyoruz. Muhalefet, kuvvet kazanabilir; ülke karışabilir ve Humeynî rejimi çökebilir. Proje rejimler, uzun ömürlü olamaz!..

İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımda 10 ay, handiyse arkada kalacak. Bu zaman zarfında Filistin Devleti, enkaz altında olanlar hariç, 40 binin üzerinde şehid verdi. Bir bu kadar da yaralı var. Bu şehid ve yaralıların yarısından fazlası çocuk, kadın ve yaşlılar. Kısacası “Gazze’nin 10 aydaki takribî ölü ve yaralı sayısı 100 bindir!” denebilir. 

Gazze Celladı Netanyahu’nun Kongre’de vicdansız suç ortakları tarafından onlarca defa ve dakikalarca ve çılgınca ayakta alkışlanmasından sonra Tel Aviv’e döndükten sonra Amerika’dan aldığı maddî ve gayrı maddî destekle şımarmış olarak senaryolar kurgulayıp, bahaneler bularak Gazze ve Batı Şeriâ’dan başka, Lübnan’a ve lüzum gördüğü her yere saldırmaya başlamış bulunuyor. Siyonist vahşet, azgınlıkta sınır tanımaz oldu. 

31 Temmuz gecesinin ilk saatlerindeyse Hamas Siyâsî Büro Şefî İsmail Haniyeh’in canına kasdetti. İsmi zikredilen kişi, diğer dâvetli devlet ve hükûmet adamları gibi İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mes’ud Pezeşkiyân’ın yemîn merâsiminde bulunmak için Tahran’a gelmişti. Törenden sonra geceyi geçirmek için ev sahibi devlet tarafından kendisine tahsis edilen İnkılâb Muhâfızlarının Tahran’ın kuzeyindeki askerî lojmanlarına gitti. Suikast, burada gecenin ilk saatlerinde roket taarruzuyla yapıldı, çileli adam, şehîd oldu. İsrail, 4 ay evvel 10 Nisan 2024’te de, Ramazan Bayramı’nda eş-Şatî Mültecî Kampı’na akraba ve kamp sakinleriyle bayramlaşmaya giden İsmail Haniyeh’in 3 oğluyla 2 torununu aynı ânda şehîd etmiş; fakat merhum Haniyeh, şaşılası bir dirayetle metanetini hiç kaybetmemişti. 

Bütün bunlar olurken “İslâm Âlemi”nden hiçbir ses çıkmamaktadır. Zira böyle bir dünya yalnızca kâğıt üzerindedir. Bu farâzî devletlerde yönetimler, halka rağmen işbaşında ve bu memleketler, kendi yönetimleri tarafından işgal altındadır. 

İslâm âlemi denen coğrafya, bir asırdır Şia-Siyonist-Vehhabi üçgeni arasında savruluyor. İsrail, Vehhabileri, Washington’ın kendilerine imzalattığı İbrahimî Andlaşmayla yanına çekmişken İran’la da sanki danışıklı döğüş içindedir. Anadolu’nun -Allah korusun- şu veya bu kadar kısmının siyonist işgale uğraması Tahran idaresini de Riyâd idaresini de ancak memnun eder. 

Bir kere daha tekrar edeceğiz ki Nil’den Fırat’a Büyük İsrail hedefi, siyonistlerin kendilerince kutlu gâyeleridir. İsrail’in 1948’de kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2048’de bu hedefe varmak istiyorlar. Bu itibarla gözden hiç kaçmasın ki 2048’le 2071 çatışması söz konusudur. 

Siyonist hayalin gerçekleşmesi, Sevr’in bu defa haritanın diğer tarafından tahakkuk etmesi, vatanımızın parçalanması demek olur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin buna müsaade etmesi, aslâ ve kat’a mümkün değildir. Eğer; denildiği gibi sahiden bir İslâm âlemi ve dâvâsı olan bir İslâm ümmeti olsaydı bugün bu Siyonist-Evanjelist İttifakına karşı bir dayanışma kurulur ve düşmanın üzerine yürünmüş olunurdu. Hâlihazırda bu ihtimalin gerçekleşmesi mümkün değil. 

O zaman iş başa düşmekte:

Bu da doğrudan çatışma yerine asker, polis ve istihbarattan kurulu gayrı nizâmî güçlü birliklerimizin Gazze’de, Lübnan’da, Ürdün’de, Kıbrıs’ta, Mavi Vatan’da yer almasıyla İsrail’in çevreden kuşatılması ve bu terör devletinin askerî ve hayatî hedeflerine bitip-tükenmeyen nokta atışlarıyla imhâ hareketleri düzenlenmesiyle mümkün olur. Adı geçen yerlerin en azından bir kısmında isimsiz kahramanlarımızın olmadığı söylenemez. Şimdi onlara büyük çapta kuvvet takviyesi yapmamız şart olmuştur.

Çünkü:

Bu yaptığımız, sâdece mağdur üçüncü taraf olan Gazze, Filistin için değil bizzat Türkiye için de meşrû müdâfaadır…

Rahim Er / Türkiye Gazetesi

Yorumlar1

  • Yolcu. 2 ay önce Şikayet Et
    İslam Devletleri için de en çok haini olan iki ülke var:Türkiye ve İran.Türkiye de tehlike de:Devlet Tuzlada ki yüz Tegmeni unutmasın,kemalist'ler pusu'da bekliyor...İsraili buradan takip etmek en kısa yoldur.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat