Kara işgal!

  • GİRİŞ08.10.2024 09:24
  • GÜNCELLEME08.10.2024 09:24

7 Ekim 2023 Akşamı TV 24 ekranlarındaydık:

Masadaki diğer konuşmacılarla beraber gündemi değerlendiriyorduk. Dakikalar, ilerlerken âniden bir son dakika haberi geldi. Hamas’ın İsrail’e saldırdığı ve rehineler aldığı söyleniyordu. O ândan itibaren her mevzu değişti ve bütün dünyadaki haber merkezlerinin ana konusu bu hâdise oldu…

O akşam olay, daha çok taze iken, sıcağı sıcağına yaptığımız değerlendirmemizin özeti şu sözlerimizdir:

-Hayır!.. Hamas, İsrail’e saldırmadı. Filistin bir asırdır, saldırı ve işgal altında. Vuran, kıran, katleden Siyonistlerdir. Hamas, meşru müdafaa hakkını kullanmıştır. Anlaşılan o ki mücahidler, düşman cephesinde bir boşluk bulmuş ve bunu fırsata çevirmişler. İsrail’in hedefi “Arz-ı mev’ud”dur, Nil ve Fırat Nehri arasındaki toprakların, tanrısı tarafından kendisine vadedildiğine inanmaktadır. Bizim için Gazze ile Gazianteb’in bir farkı yoktur. Osmanlı’da Belgrad’ın İstanbul’un tabiî hududu olması gibi bugün de Gazze, Ankara’nın tabiî hudududur. Gazze, düşerse Ankara düşer! Bu bir zaferdir. Şu ândan itibaren İsrail ordusunun üstü çizilmiş, MOSSAD efsanesi çökmüştür… 

8 Ekim’den itibaren Batılı politikacılar, Netanyahu’yu aramakta, İsrail’e geçmiş olsun ziyareti yapmakta birbirleriyle yarıştılar. O günden sonra Batılı başkentler İsrail’e savaşmak için akla gelecek her türlü desteği verdiler ve buna devam ediyorlar. Sanki Filistin savaşçıları, İsrail’e bir tane de değil üç beş tane atom bombası atmışlardı. Haçlılar, Evanjelistler ve Siyonistler derhâl kenetlendiler. İslâm âlemi ise derin bir suskunluğa gömüldü. Böylece esasında "İslâm âlemi" diye bir dünyanın olmadığı görülmüş oldu. Bu kadar da değil. O âlemin ortak çatısı İİT-İslâm İşbirliği Teşkilatının da bir tabeladan ibaret olduğu daha net şekilde anlaşıldı. Arap zannedilen memleketlerde soykırım karşısında susan, zulme aldırmayan Hükûmetler, kendileri bunu yaptıkları gibi vatandaşlarına meydana çıkıp katliamı, zulmü, soykırımı protesto etme hürriyeti de vermediler. Hâlbuki bu protestolar, çok şanlı bir şekilde her aidiyetten vicdan sahibi insanlar tarafından bütün dünyada yapıldı ve yapılagelmekte. Dünya Gazze Celladıyla Siyonist İsrail’e karşı utanması için haykırırken Suudi veliahdı ise hiç hicap etmeden "Filistin benim meselem değil!” diyebildi. Bunun bir benzerini de dâvâları, Kahraman Peygamberin, Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- ayakları altı olan Türkiye ırkçıları tekrar etmekteler. Onlar da din ve tarih cahili olarak "bu savaş Araplarındır!" diyebiliyorlar.

7 Ekim 2023 akşamından bugüne dek, 365 günden fazla bir zamandır yazdıklarımızın ve ekranlarda konuştuklarımızın, sosyal medyadaki tesbitlerimizin yüzde 90’ı Filistin’e, Gazze’ye ve soykırıma dairdir. Aslında biz, Filistin’i, emperyalizmin adına "Orta Doğu" dediği Osmanlı Türkiye’sini ve mazlum İslam coğrafyalarını 1976’dan beri biteviye kaleme almaktayız.

Kayıpları da dâhil ederek ortalama rakamlarla söylemek gerekirse Gazze ağırlıklı olarak Filistin’de geçen bir yıl içinde 50 bin şehid, 100 bin yaralı verildi. Bu sayıların üçte ikisi bebek, kadın, çocuk ve yaşlıdır. Filistin’in Gazze ve Batı Şeria ile uğradığı yıkım ve maddî kayıp ise ancak yüz milyar dolarlarla ifade edilebilir. Asker kılıklı Yahudilerin, yerleşimci denen teröristlerin Mescid-i Aksa’ya pis postalarıyla girmeleriyle namusa tasallutun mânevi kaybını ise hiçbir dünya terazisi ölçmeye yetmez.

Geldiğimiz noktada Devlet-i Âli Osman mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti, artan bir şuurla mes’eleye sahip çıkmıştır. Siyonist İsrail’in nihâi hedefinin Anadolu olduğunu şimdi artık Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, Dışişleri Bakanı Sn. Fidan ve diğer yetki sahiplerimiz dile getirmekteler. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın bu yakınlarda söylediği "Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütleriyle Irak’taki örgütler açık hedefimizdir!" sözü çok kıymetlidir. Şimdiden şunu haber verelim ki Türkiye, İsrail’in karşısına dikildiği ân Washington, DC ve yandaşları, Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör yapılanmasını hemen sözde devlet olarak tanıyacaklardır. Türkiye’nin İsrail’e "haddini bil bre nâmert!!!" demeden evvel, Batı’nın elinden bu kozu almak için o terör örgütlerine "yetti gayri!!!" diyeceği anlaşılıyor. Ankara, bunlardan başka çıkmayan candan ümid kesilmez kabilinden malum İslam âlemini uyandırmaktan vazgeçmemeli, TDT-Türk Devletleri Teşkilatının bir ân evvel faaliyete geçmesini sağlamalı ve İsrail’in Azerbaycan üzerinden Türkiye’yi şimalden kuşatma Siyonist şeytanîliğine karşı Bakü’yü ikaz ederek, Azerbaycan’ın İsrail’le yaptığı ve Türk milletini üzen iş birliği anlaşmalarının iptali için kardeşliğin gereğini istemelidir.

Ezcümle:

Sovyet Rusya, 24 Aralık 1979’da Afganistan’a girdiğinde "Afganlar, acaba kaç gün dayanırlar?" diye konuşuluyordu. Komünist Kızıl işgal, SSCB’nin sonu oldu. 7 Ekim 2023’ten itibaren de Gazze için "İsrail karşısında acaba kaç gün dayanır?" deniyordu.

Alabildiğine silah, para, destek ve teknolojiye sahip İsrail, gelinen noktada Gazze Mücahidleri önünde çaresiz kalmıştır. Rehinelerini kurtaramadı, tünellere giremedi, Mücahidlerle göğüs göğüse çarpışma cesareti gösteremedi.

İman gücü, elbette silah gücünden kuvvetlidir. Geçen bir yıl bunun isbatıdır. Bu defa da Kapitalist Kara İşgal, zalimlerin yıkılışı olacaktır.

Sovyetler Birliği, Afganistan işgalinden 12 sene sonra dağılmıştı…

Türkiye gazetesi

Yorumlar2

  • Cihad 1 ay önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık, srail keferesinin sonu elimizden olacak biiznillah, la galibe illallah el hükmü lillah...
    Cevapla
  • Kaan 1 ay önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık yazınız çok kıymetli
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat