Türkiye, bölgenin teminatıdır!..

  • GİRİŞ11.01.2025 08:42
  • GÜNCELLEME11.01.2025 08:42

Türkiye, gelinen şu noktada yalnızca kendisinin değil, bölge ülkelerinin de menfaatlerini kollamaktadır. Cümle âlem şahid ki Gazze başta olmak üzere her şeyi ile Filistin’in, Gazze’nin ve çocukların kadınların, sivillerin haklarını müdafaa ediyoruz. Irak’la hem teröre karşı birlik andlaşması ve hem de iktisadî ve kalkınmaya dönük adlaşmalar yaptık.

Bunları Suriye takip etti:

Suriye’de zalim BAAS rejiminin bir halk ihtilaliyle çökmesi ve doğan tarihî değişim, Türkiye’nin her anlamda verdiği muazzam destekle oldu. Suriye’yi Lübnan takip etti. Lübnan Başbakanı Sn. Necib Mikatî’nin geçen ay Türkiye’yi ziyaretinde "Evvela Allah’a, sonra Türkiye’ye güveniyoruz" demesi, bir kadirşinaslık örneği olduğu gibi aynı zamanda Osmanlı hasretiydi. Osmanlı evladlarının gönlü alınıyor gibiydi. Bu ülke Başbakanının ziyaretini, Lübnan’ın önde gelen isimlerinden Dürzî reisi Velid Canbolat’ın Ankara ziyareti takip etti.

Şu yazdıklarımızdan da anlaşılacağı gibi komşularımızdan Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin devlet ve memleket varlıklarını Türkiye ile devam ettirebilmekteler. Aslında Ürdün de bu çerçeveye dâhildir. Türkiye korkusu olmasa İsrail, safsata "Arz-ı mev’ud" (Vadedilmiş Topraklar) saplantısıyla Filistin, Lübnan, Ürdün ve Suriye’yi… ele geçirmek için her şeyi yapacaktır. Onlarla da kalmaz.

Diğer taraftan Katar’da 5 Haziran 2017’de yabancı devletler destekli olarak yapılmak üstenen bir darbe teşebbüsünü Türk Özel Kuvvetlerinin püskürttüğü hatırlardadır. Biz olmasaydık, Katar şimdi başka türlüydü. Keza, Türkiye, Azerbaycan’a yardımcı olmasıyla Karabağ’daki Ermeni işgali 30 yılı aşmış olarak bugün de devam ediyordu.

Sadece adı geçen devletler de değil:

Ukrayna, Batı’nın kışkırtması ve Rusya’nın da öfkeye kapılarak işgaliyle savaşın ortasına düştü. 2014 yılından beri bir “kör dövüşü harbi” sürüp gitmekte. İkisi de Slav olan Ruslar ve Ukraynalılar, çarpışmaktalar. Ankara, bu ihtilafta Türkiye ana muhalefetinin farklı telkinlerine rağmen taraf olmak yerine tarafsız kalıp ara bulucu olmayı tercih etti. Muhalefetin dediği kaale alınarak Ukrayna’nın yanında yer alıp Rusya ile kötü olsaydık bunun sonuçları çok ama çok fena olurdu. Hâlbuki iki devlet arasında ara buluculuk yaparak, dünyanın gıda temin etme yollarını da açık tuttuk. Bugün hem Kiev ve hem de Moskova’yla iyi münasebetler içindeyiz…

Moskova, şimdiye dek Kiev’e karşı kısmen bile olsa itidalle hareket ettiyse bunda Sn. Erdoğan’ın Sn. Putin’e, Dışişleri Bakanlarımızın da mevkidaşlarına telkinlerinin payı vardır.

Bütün bunlar, Türkiye’de güçlü bir iktidarın, lider siyasetinin ve çok güçlü bir Cumhur İttifakı’nın varlığından ileri gelmektedir. Şayet zayıf bir iktidar veya parsa peşinde koşan çakşımış bir koalisyon işbaşında bulunsaydı şu manzaraların tersi yaşanırdı. Ayrıca pahalılık, enflasyon, döviz, en yakıcı hâllerde olurdu!

O zaman:

İsrail, yine el üstünde tutulurdu.

Siyonistler, Gazze ve Filistin diye bir şey bırakmazlardı.

İsrail, Filistin’den başka Lübnan’ı da haritasına dahil ederdi.

BAAS rejimi ve zalim Esad yerinde kalır, Suriye’nin kuzeyinde Irak’ın da kuzeyini içine alacak şekilde bir terör devleti kurulurdu.

Dağlık Karabağ, gözyaşı dökmeye devam ederdi.

Irak’la bugünkü yakınlık kurulamazdı.

Savunma Sanayiinin değil kendisi adı bile olmazdı.

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’la MHP Genel Başkanı Sn. Bahçeli’nin 9 Ocak 2025 günü Devlet Bey’in ev sahipliğinde görüşmeleri ve ertesi gün de Hariciye Vekilimiz Sn. Hakan Fidan’ın Türk ve dünya basınına çok uzun, çok mantıklı ve çok mufassal açıklamalar yapmasının tercümesi yukarıdaki satırlarımızdır.

O tercüme bilhassa da yazının başlığıdır:

"Türkiye, bölgenin teminatıdır!"

Bölgenin teminatı olmak, Cihan Sulhü’nün de teminatı olmak demektir.

Bu coğrafya karışırsa dünya çalkalanır…

İyi ki Türk Barışı, şafağı sökmekte…

Rahim Er / Türkiye Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat