Aileyi kurtarmak!..

  • GİRİŞ14.01.2025 08:15
  • GÜNCELLEME14.01.2025 08:15

Devletin temeli aile, ailenin temeli kadın yâni eş yâni "ana"dır. Anne, dünkü genç kızdır. Milletimizi, dünden bugüne; iffet goncası genç kızlarımızın usulünce evlenerek Hanımefendiliği yüklenmeleriyle üstlendiği mes’uliyyet hissi taşıdı…

Bu topraklarda bir asırdan bu yana sömürgeci, istilacı Batı, içerideki bağlılarıyla birlikte genç kızlarımızı, annelerinin, büyükannelerinin yolundan çıkartarak bu milletin ruhunu yoğuran İslâm ahlâkından koparmak için her şer, hîle ve ihâneti işlemekten geri durmadılar… aynısını oğullarımıza, topyekûn nesillerimize tatbik ettiler.
 

Çağdaşlaşma niyeti, kendi olması gereken çerçeveden çıkartılarak başkalaşmaya, yabancılaşmaya, mankurtlaşmaya dönüştü. Moda, sinema, basın-yayın gibi yollarla özümüze dair hangi değer varsa onlara ya soğuk bakan, ya küçümseyerek bakan veya nefretle bakan insanlar yetiştirildi. Önce vatan, sonra zihin işgalcilerinin yaptığını şimdi sabah-akşam bir kısım fütursuz diziler devam ettirmektedir…
 

Bugün toplumu tehdit eden o cinsiyetsizleştirme ahlâk katliamının bir adım evveli ne yazık ki bugün de görülebilen "düzeyli birliktelik"ti. Allah’ın emri, Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- sünneti olan nikâh, aşağılanarak onun yerine şeriatın yani İslam Hukukunun ve aklı başında cemiyetlerin zina saydığı gayrimeşru hayat, “seviyeli bir hayat tarzı” olarak satıldı!..
 

Adaleti tesis etmek Hukuk Liseleri açmakla başlayacağı gibi aileyi kurtarmak da gençlerimizi öncelikle genç kızlarımızı kurtarmakla mümkün olur. Her genç kız, anne adayıdır. Bir genç kızı, hayrlı evladlar yetiştirecek olan kadınlığa analar hazırlarlar. Aynı şekilde aile ocağı, genç erkekleri de böyle bir iffetli yolda yetiştirir…

Bugün toplum şöyle bir mutabakata varmıştır: Kimse kimsenin hayatına karışmamaktadır. Ferdî irâde, revaç bulmuş vaziyettedir. Zâten kimin ne olduğu da meçhuldür. Bir genç kız veya genç hanım, AVM’de mescide girerken başka, mescidin içinde başka hâldedir.
 

Orta öğretim, yeniden şekillendirilmesi gereken işlerimizdendir. Eskiden kız liseleri, erkek liseleri vardı. Hanım öğretmenler, kızları istikbale aynı zamanda anne adayı olarak da hazırlıyorlardı. Mahrem bilgilerin de konuşulmasından dolayı aynı işin karma liselerde yapılması mümkün değildir. Bu sebeple veliye veya yaşı yetiyorsa talebeye karma, erkek, kız orta öğretimini seçme hakkı tanınabilir. Gelişmiş ülke okullarında da benzeri uygulamalar mevcuttur. Bugün ülkemizde plajlar bile kadın, erkek, karma diye ayrılmıştır.
 

Genç kızlar üzerine titrenilmesi, onların ileride Hanımefendi sıfatına kavuşmaları için şartların hazırlanması, yarın iyi birer anne olmaları maksadıyla ne lazımsa yapılması, gençlerin evliliğe teşvik edilmesi, düğün hazırlıklarında devletin gençlere destek vermesi gerektiğini on yıllardır yazıp konuşmaktayız…
 

Çünkü:

Genç kız yıkılırsa anne yıkılır, eş yıkılır, o yıkılırsa aile yıkılır, aile yıkılırsa devlet yıkılır. Şimdi Hükûmet, evliliği teşvik etmekte. Evleneceklere yardım vadetmekte. Ev almalarını kolaylaştırmaktadır. Geç kalınmış olsa da çok isabetli tasarruflardır. Bunları yıllar içinde defalarca ve defalarca yazmıştık.
 

Bugünkü hayatımızda:

-Geç evlenme.

-Erken boşanma.

-Az çocuk.

İstikbalimizi tehdit etmektedir.

5’in altındaki çocuk sayısı, hele hele 3’ün altı "az çocuk" sıralamasına girer. Bir imparatorluğu kaybetmiş, iki dünya harbi ve korkunç yoksulluklar yaşamış önceki nesiller, o çetin şartlarda en az 5 çocuk yetiştirdiler. Bugünün mimarları, dünkü ana-babaların yetiştirdiği çocuklardır. Lakin bugün orta yaş üstü olanlar, az çocuklu olmayı ikiden az çocuk "yapma"yı çağdaşlık, ilerilik, görgü kabul ettiler. Şu sözdeki sakatlığa bakmalı: "Çocuk yapma!.." Bu, dilimize sonradan giren kekre bir tercüme laftır. Bizim irfanımızda çocuğun dünyaya gelmesine vesile olunur. "Çocuk yaptık" denmez. İnsanın gönlü yapılır. İnsan, madde değildir ki yapılsın.

Araştırmacıların ikazına göre nüfusumuz, 2050’lerde gerileyecektir. O gün tahminen 100 milyon olacağız. Aslında bu rakamı, 2030’a kadar yakalamamız gerekirdi. Bugün 65 yaş üstü nüfusumuzun yüzde 20’yi bulduğunu da hatırlayarak göç olayına bir de bu nazarla bakmalı. Şu günkü coğrafi ve savunma sanayii hamleleri ve her türlü kalkınma teşebbüsümüz, 2071 Kızılelma’sına doğru bir millet aşkıdır. Ne var ki 2050’lerde nüfusumuz,125 milyon civarında olmazsa 2071 sıkıntılı karşılanabilir.

Şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak isteriz:

Büyük devlet olmanın adalet, maarif, mâneviyat, maliye ve ordu gibi olmazsa olmazlarından başka iki şartı daha vardır. Onlar; büyük toprak ve büyük nüfustur… İsrail, istediği kadar çırpınsın. 6-7 milyon nüfusla güdük kalmaya mahkûmdur. Aslında bugünkü vahşeti, o eksikliğini telafi etmeye dönük bir cinnet hâlidir. Osmanlı Türkiye’sine ve Mavi Vatan’a, komşularımızın varlığına teminat olmamıza bir de çizdiğimiz bu zaviyeden bakmalı. Devlet, bugün Millî Devlet varlığını, günün şartlarıyla olgunlaştırarak Büyük Türkiye’yi inşaya çalışmaktadır.

Bütün bu yüce gâyenin çekirdeği aile, ailede annedir.

Kızı ve erkeğiyle çocuğu yetiştiren annedir.

İyi bir genç kız, iyi anne olur.

İyi bir genç, sorumlu baba olur.

Aileyi kurtarmak, Büyük Devlet olmanın teminatıdır.
 

Aile, mukaddestir…

Türkiye gazetesi

Yorumlar1

  • Kaan 3 hafta önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık yazınız yine çok önemli tespitler içeriyor.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat