Yerli otomobil yapmak basit bir iştir!
- GİRİŞ27.11.2011 10:45
- GÜNCELLEME27.11.2011 10:45
Hayır, efendim iş bu kadar zor ve çetrefilli değil. Bu kadar iptidailiği ancak 50 yıl önceki Türkiye kaldırabilirdi.
Türkiye 50 Beygirlik İlk ve Tek Benzinli Motorunu Üretiyor
1960 darbesinin hemen ardından yönetimi devralan Cemal (Gürsel) Paşa, o dönemin ekonomik değerlerini incelediğinde aynen bugün olduğu gibi aldıklarımızın verdiklerimizden daha fazla olduğunu gördü. Yani ülke önemli bir cari açık sorunuyla karşı karşıyaydı. Ne yaparız ne ederiz diye düşünürken bu açığı, giderek önemli bir ithalat kalemi haline gelen otomobil üreterek kapatma yoluna gitti. “Devrim” otomobillerinin hikayesi de böyle başladı.
Paşa’nın otomobil yapma işini bir gövde gösterisine dönüştürme çabası işin hüsranla sonuçlanmasına neden oldu. Oysaki mühendisler imkânsızlıklar içinde TÜLOMSAŞ’ın Eskişehir’deki döküm atölyelerinde hem motor hem gövde üstelik bu gövdeyi üzerine oturtacak platformu bile yapmışlardı. Fakat Cemal Paşa “İlla ki 29 Ekim törenlerine yetişsin, ahali Cemal Paşa birkaç ayda araba yaptı” desin diye işi öylesine aceleye getirdi ki, bu kez atölyede herkes, “Çalışsın, Paşa’nın gönlü olsun, tören alanında birkaç yüz metre de yürüsün yeter” diyerek aracı bir an evvel tamamlayıp doğru düzgün test edemeden 4,5 ayda törene yetiştirdiler. O mühendis ve ustaları canı gönülden kutlamak lazım çünkü onlar Türkiye’nin “İlk ve tek benzinli motorunun” da altına imzalarını atmışlardır.
Cemal Paşa aracın içerisindeki dört kişiyle birlikte tören alanının ortasında kalınca projeyi rafa kaldırdı ve o gün bugündür bir daha yerli araba yapma teşebbüsümüz olmadı. 1966 yılında üretimine başlanan, tasarımı İngilizlere, şasesi ve kaputunun altındaki motor da Ford’a ait olan Anadol’u saymazsak şayet.
Evet, o günkü şartlarda Türkiye’de otomobil yapmak için her şeyi temelden almak zorundaydık. Zira otomobil üretimine dayalı ne bir fabrika ne de bir sanayi tesisimiz vardı. Motorunu da farını da kapı kollarını ve direksiyon milini de sıfırdan üretmeliydik. Fakat bugün öyle mi?
Otomobil Yapmadan Önce Onu Üretecek Tesisi Kurmalısınız
Araba yapmak mesele değildir. Seri olarak üretebilmek ve pazarlayabilmektir asıl mesele. Bunun için de ciddi bir altyapınız olması lazımdır. Otomobil yapmaya başlamadan önce tesis kurmanız gerekir. İki tane otomobil yamakla iş bitmez. Onu seri şekilde üretebilecek altyapı kurulmalıdır önce. Cemal Paşa’nın tesis kurmadan otomobil yapma arzusu da bu yüzden bir maceradan öteye gidememiştir.
Bugün Türkiye’de yılda 1 milyondan fazla otomobil üretiliyor. Hazır platformlar üzerinde tüm parçaları monte edilerek bir otomobil ortalama beş dakikada banttan iniyor. Bu otomobiller için yedek parça üreten onlarca fabrika var. Bunların çoğu ürettiklerini başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine pazarlıyor.
1986 yılında kurulan TEMSA Türkiye’de şanzımanı ve motoru ithal olmakla birlikte yerli otobüs yaparken, 1966’da kurulan bir diğer yerli üreticimiz KARSAN ise bugün kendi fabrikasında 5 farklı yabancı marka için minibüs, otobüs ve kamyon üretiyor. Üstelik firmanın “j10” adında yerli bir markası da bulunuyor.
Diğer bir konu da günümüzde birçok firma aynı platformu ve motoru kullanarak farklı markalarda araçlar üretebiliyor. Örneğin TOFAŞ’ın Bursa’daki fabrikalarında üretilen Citroen Nemo, Fiat Fiorino ve Peugeot Bipperlar etiketleri ve görüntüleri dışında aynı teknoloji ve imkanlara sahip araçlardır. Bundan kasıt üretim maliyetlerini düşürmektir. Bir dönemin Dodge, Desoto ve Fargoları gibi.
Şimdi Türkiye’de yerli otomobil yapmak ne anlama gelir bunu özetleyelim;
Yerli Otomobilden Daha Ziyade Yerli Motor Üzerinde Durulmalıdır
İşin aslı Türkiye’nin yerli bir otomobilden ziyade yerli bir marka ve motora sahip olması gerekir. Varsayalım ki, yüzde yüz yerli bir otomobil yaptınız. Vidasına kadar… Bu kendimize azap vermekten başka ne işe yarayacaktır. Yani dünya şu anda Türkler kendi teknolojileriyle bir otomobil yapsa da alsak diye beklemiyor. Belki Türkler fevkalade bir kürk yapsa da giysek diye bir talepleri olabilir ama. Ne demek istediğimi sanırım anlatabilmişimdir. Yani Rusların bir dönem mekanikte çok iyi olmaları gibi… Dünyanın en çok tercih ettiği fotoğraf makinelerini üretebiliyor olmaları bundan kaynaklanıyordu. Bu ehlilik ve beklenti meselesidir. Anlatmaya çalıştığım durumsa otomobil konusunda şu anda sahip olduğumuz imajı ortaya koymaktadır.
Oysa ki bugün Türkiye’de otomobil yapmak çok basittir. B ya da C sınıfı bir otomobil mi yapmak istiyorsunuz? Önce markanızı belirler özgün bir tasarım geliştirirsiniz. Uygun olan finansmanı da sağlar, halihazırda üretim yapan Renault, Fiat, Honda, Toyota ya da Hyundai gibi firmaların kapısını çalarsınız. Megane, Linea, Civic, Auris, Verso ya da Accent ile aynı platformu paylaşacak otomobil için ortaklık imzalarsınız. Bunun bedeliyse en fazla 350 – 400 milyon TL’dir. Milyar bile değil.
Bizim gayemiz bir taraftan ithalatı düşürerek cari açık dengesine de katkı yapmak. Aracın motorunu dışarıdan getirttikten sonra bunun ne esprisi var diyorsanız da oturup yüzde yüz yerli motor üretecek bir tesis kurar orta vadede aracın mortunu da kendiniz üretmiş olursunuz. Üstelik motor yapma fikri sizin algıladığınız otomobil yapma fikrinden daha karmaşık da değildir. İnsansız hava aracı üretme noktasına gelmiş bir ülke içinse asla zor değildir.
“Alternatif Motor” Trenini de Kaçırmayalım!
Türklerin bugün gelinen noktada, içten yanmalı motorlarını ve kendi otomobillerini üreterek dünyaya pazarlayacak çarkı çoktan işletmiş olmaları, bugünse kendi doğal imkanlarını (bor vs.) kullanarak yeni alternatif yakıtların ayrıştırılması, “hybrit” ve “elektrik motorlu” vasıtaların, hatta savaş ve savunma teknolojilerinin üretilmesi konusunda kafa yoruyor olması gerekirdi.
Otomobil yapma işini bir hamasete dönüştürmenin gereği, bunu politikaya malzeme yapmanın alemi yoktur. Geç kalınmış bu iş için bugün için gerekli olan basit adımlar atılmalı kendi teknolojimizle kendi motorumuzu ve arabamızı 4 yıl sonra değil bir an önce yapmalı, dördüncü yıl dünyaya pazarlama noktasına getirmeliyiz.
Bu konuyu yıllar sonra dile getiren ve sürekli bir şekilde gündemde kalmasını sağlayanların hakkını da vermeliyiz elbette.
Salih ÖZDERYA / Haber7
sozderya@yahoo.com
http://www.twitter.com/sozderya
Yorumlar2