Şaşırdınız mı?

  • GİRİŞ06.06.2024 09:37
  • GÜNCELLEME06.06.2024 09:37

Bazı programlara, özellikle “bazı gündüz kuşağı programlarına”, sözde “yerli” dizilere baktığımda ve “izlenme” oranlarını gördüğümde, “eyvah!” diyorum, eyvah ki ne eyvah!

Kimileri, “Sen de izliyor olmalısın ki, böyle ikide bir gündemine alıyorsun!” diyerek iğneliyor bizi.

Haklılar mı?

Bizi biraz kenarda tutsalar olmuyor değil mi; bir gazeteci olarak izlemediğimiz programları nasıl yorumlayacağız?

“Sıkıntılara” nasıl dikkat çekeceğiz.

Bir “skandalın” haberini, o skandalın ayrıntılarına girmeden nasıl vereceğiz?

Dert büyük;

En çirkin “ilişki” biçimlerini, toplumdaki en “uç” misalleri, bizlere bir şeyleri “kanıksatmak” istercesine evimizin içine getirenler var…

Milyonda bir rastlanabilecek hadiseleri, çarpıklıkları, hatta “aile içi çirkin münasebetleri” ekrana taşımak, bu türden programların olmazsa olmazı…

Zira, izlenirliği sağlamak için misallerin en uç, en ilgi çekici, en “şaşırtıcı” olanlarını seçmek gerekiyor.

Altına “Türkiye bunu konuşuyor!” yazısını yerleştirmenize değecek kadar “şaşırtıcı” olması lâzım.

Karşınıza sürekli olarak “şaşırtıcı” olaylar çıkartılırsa, günün birinde “şaşırmanız” gerekenlere “şaşırmadığınızı”…

“Gayet normal ve toplumda çok görülen olaylar”mış gibi algıladığınızı…

“Kanıksadığınızı” fark etmezsiniz bile!..

Böyle böyle…

“Şaşırma hisleri” iyice köreltilmiş bir toplum, başka konularda da “duyarsız”laşır…

“Milli bilinci” bile köreltirsiniz böylece!..

Kanıksatmak, anahtar kelime bu!..

Mesela…

Uzunca bir süredir ince ince “kanıksatılan” bir mevzu var.

Efendim; eşler (karı koca demeyin ha, ayıp olur!), evet eşler, birbirlerinin “özel” hayatlarına müdahale etmemeli!

Ederse?

Özellikle de, erken kadının “özel hayatına” müdahale ederse..

Bu “psikolojik şiddet” olur!..

“Psikolojik şiddet” her tarafa çekilmeye müsait bir kavramdır.

Eşinizin “şunlarla şunlarla görüşmesinden” rahatsızlık duyuyorsanız ve bunu da “milli örfümüze” dayandırıyorsanız…

“Dini hassasiyetlerinize” dayandırıyorsanız…

“Psikolojik şiddet” uygulamış olursunuz…

Bu durumda iyice “liberal”leşmekten…

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!” felsefesini “içselleştirmekten” başka çareniz yoktur!..

Bunda da “şaşıracak” bir şey yoktur, zira artık “şaşıracağınız” çok az şey kalmıştır!..

Eskiden, dün ak dediğine bugün “kara” diyen birini gördüğünüzde çok şaşırırdınız değil mi?

Artık öyle değil…

Şaşırmak yok!

Kanıksadık!..

***

Dizilerde, programlarda filan en fazla işlenen, ısrarla işlenen konulara dikkat ettiniz mi?

Siz izlemeyebilirsiniz; ben işim gereği izliyorum.

İzlemesem yazamam!..

Gördüğüm şu ki, “o türden” her programda, her dizide “boşanma”, “aldatma” mevzuları işleniyor!..

Bir kişiye kırk kere deli derseniz delirirmiş…

Bir topluma her gün “boşanma-aldatma” mevzularını boca ederseniz…

Boşanma ve aldatma oranlarının, olaylarının artmasına katkıda bulunmuş olursunuz!

Hele bir de…

Dizilerdeki “aldatma” işlerine birazcık “çapkınlık”, “çağdaşlık” kıvamını verir de…

“Aşıksan her şeyi yapabilirsin”, “gönül ferman dinlemez!” muhabbeti üzerinden yürürseniz…

Aldatan tarafı “destekleyen”, aldatılan taraftan ise “nefret eden” izleyicileriniz olur!..

Aldatılan taraf, iki sevgilinin aşkına engel olan bir “hain, kalpsiz, müdahaleci, despot, üç kağıtçı” biri olu verir.

Aldatanlar ise, her türlü “engellemeye” rağmen, kaçak göçek de olsa buluşan…

“Kalplerinin sesini dinleyen” sevdalılar!..

Aşk varsa, yasak olmaz!..

Bu çağda da, “maneviyat” olmaz!

Nikâhmış, sadakatmiş, sabırmış, fedakârlıkmış…

Bunları geçiniz!..

Aşk, ille de aşk!..

Bir de…

Toplumun biraz “kışkırtılması” gerekir, diziler yoluyla…

Nasıl mı?

Her dizide, boğazın kıyısındaki en kral mekânlar…

Orta hallisi bile, boğaz manzaralı evde oturuyor!..

Yedikleri önlerinde yemedikleri artlarında…

Orta hallisi, canı sıkıldıkça, en lüks restoranlarda yemek yiyebilecek durumda…

Altlarındaki arabaları, yurdum orta halli insanı yedi ömür para biriktirse satın alamaz!..

Bütün bunları, her gece, her gece izleyen milyonlar var…

Karnı aç adamın karşısında kebap yemek gibi bir şey!..

Sen “psikoloji” olsan bozulmaz mısın?

Neyse ki…

Bu konularda üst üste ikazlar geliyor…

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nun bir toplantısından “zararlı yayınlara” dair çok önemli tespitler gelmişti epeyce vakit evvel.

Zaman içinde başka başka ikazlar da oldu.

Tespitler oldu.

Hatta, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Son raddedeyiz, artık bunu kaldıracak durumumuz yok! Ya kendilerine gelecekler ya da biz gereğini yapacağız!” dedi.

Ne kadar mesut oldum bilemezsiniz…

Ümitlendim!

Serdar Arseven / Milat Gazetesi

Yorumlar1

  • Kaan 3 ay önce Şikayet Et
    Hadi artık gereği yapılsın
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat