​ "Başarıyı boş ver!.."

  • GİRİŞ23.06.2024 09:43
  • GÜNCELLEME23.06.2024 09:43

2B kuralı:

“Başarıyı boş ver!..”

Başarı nedir ki?

Siz başarılı bir insan mısınız?

Kariyer.

Kapitalistler, kendilerine en fazla hizmet edene “başarılı” derler.

Başarılı kadın mesela…

Kariyer yapmış kadın.

“Ev hanımı”nın başarılı olması diye bir şey yoktur!

Ev hanımları, kendilerini “eve” mahkûm etmişlerdir.

Hayatlarını çoluk çocuk için heder etmişlerdir!..

Annelik, kadına yüklenen bir “rol”dür!..

Kadını tüketen bir roldür, kapitalistlere göre.

Tertemiz, güzel ahlâklı çocuklar yetiştirmek “başarı” değildir!

Zaten “güzel ahlâk” diye bir şey de yoktur.

Ahlâk göreceli bir kavramdır.

Mesela…

Kapitalistlerin, işgal ettikleri yerlerde ne kadar değerli maden varsa ele geçirmeleri…

Dahası insanları “köleleştirmeleri”, köle pazarlarında satmaları “ahlâksızlık” değildir.

“Maymun Adam” Darwin der ki.

“Ne güçlü olan tür ayakta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olandır hayatta kalan!”

Değişmeyen tek şey değişimdir!..

Hep değişeceksin.

Sabitlerin olmayacak.

Bugün ak dediğine yarın kara, yarın kara dediğine öbürgün pembe diyebilmek “başarının” olmazsa olmazıdır.

Birine, bugün "alçak" diyebilirsin…

Şartlar değiştiğinde “en yakın müttefikin” olur, yine şartlar değiştiğinde düşmanın.

Bu dünyada “güvenmek” yoktur.

“Vefa” yoktur.

“Cefa” çekmenin de anlamı yoktur.

Tek dâvâ, menfaat dâvâsıdır.

Komşun aç yatarken tok yatabilirsin ama hesabını iyi yapmak kaydıyla!

O komşuna işinin düşme ihtimali büyükse, sırf bu ihtimalin hatırına “üç beş kırıntı” atabilirsin!

Kapitalistler, iyi işler de yaparlar böylece.

Mesela, “huzurevi” denilen “evlâtlı yaşlıları toplama merkezleri”ni kapitalistler icat etmiştir.

Niçin icat etmişler?

“Yaşlılar sokakta kalmasın” diye değil elbette.

O vakitler, yaşlılara bakmamak “ayıplı” davranış olarak görülürmüş.

Onun için de, elden ayaktan düşmüş yaşlılara oğulları, kızları, gelinleri bakarmış…

Bu da, kapitalistlerin o dönemlerde çok daha fazla ihtiyaç duyduğu “iş gücü”nün önemli bir bölümünün yaşlılar yüzünden kullanılamaz hale gelmesine sebep olurmuş.

Yaşlıları bakımevlerine atma formülü ile, daha önce onlara bakmak zorunda olan gençler boşa çıkmış…

Üretime katılmış!..

Bizim kültürümüzde, yaşlılar için toplama merkezleri yoktur.

Darülaceze,din, dil, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin bütün yardıma muhtaç insanlara el uzatan bir hayr evi.

Öyle, hayırsız evlât ol, anne-babanı bir yerlere at!..

O mahallede yaşatmazlarmış evlâdın böylesini!..

Batının huzurevi “icadı”, üretime katılımın artması için.

Gayesi bu!

Yoksa…

Onlar için,

gebersin gitsin kendilerinden başka yaşlılar!

Bebeklere “kreş”, “bakıcı” meselesi de de böyle…

Anne, bebek büyütmekten kurtarılınca, emek piyasasında yer alıyor…

Kapitalistlerin hizmetinde!

Paranın dini imanı olmaz…

Kapitalizmin, dini de imanı da paradır!

İşte, “boş verilmesi” istenen başarı, kriterleri kapitalistler tarafından belirlenmiş başarı…

-Ne yaparsan yap, kazan!..

-Çal, çırp, tezgâh kur, öldür, soykırım yap!..

-Yeter ki kazan!..

-İnsanları birbirine düşür; “başarı”ya ulaşmak için yesinler, parçalasınlar birbirlerini…

***

Sonra?

Sonrası, işte…

Gazze’de bebekleri katleden, katlettiren ahlâksız kapitalistler ve onları izleyen koca bir insanlık!..

***

Yarın Gazzedekilere, öbür gün bize…

Bizi de soykırımdan geçirdiklerinde…

Uzaklardaki “bizden”lerin “kınama” mesajları gelir kulağımıza…

Kınamaların yayımlandığı diyarların insanları “başarı”ya ulaşmak için birbirlerini yiyorlardır…

Ve soykırıma uğrama sıralarının gelmesini bekliyorlardır!

***

O güne kadar, herkese “başarılar” dileyelim mi?

“Ne güçlü olan tür ayakta kalır, ne de en zeki olan…Değişime en çok adapte olandır hayatta kalan.” Charles R. Darwin.

Serdar Arseven / Milat Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat