​Adalet, ille de adalet!..

  • GİRİŞ18.07.2024 08:16
  • GÜNCELLEME18.07.2024 19:13

Tam 5.2 milyon vatan evlâdı “yalnız” yaşıyormuş TÜİK’in rakamlarına göre.

Yalnızlığı tercih edenlerin ya da mecbur olanların sayısında başdöndürücü artış varmış.

Bir de kalabalıklar arasında yalnız yaşayanlar var.

Sayın Cumhurbaşkanı bir ara, “yalnızlıktan” şikayetçi olmuştu.

Sizdeki ruh hali nasıldır bilmem; ben de “yalnızlıktan” şikâyetçiyim.

Şükür yalnız yaşamıyorum ama ruh halim böyle.

Bir vakitler, “birlik ve beraberlik” şuurumuz vardı.

Bu şuurun bir araya getirdiği insanlar, mukaddesâta sahip çıkmak için birlikte hareket eder, her türlü zorluğa birlikte göğüs gererlerdi.

Okuyucularımızla aramızda çok sağlam gibi görünen bağlar vardı.

“Şer odakları” ile mücadelemizde onların manevi destekleri sayesinde, sürekli olarak yenilenir, enerji ve moral depolardık.

Saflar bugün olduğundan çok daha net gibiydi, memleketin mukaddesâtına düşman olanlarla, o düşmanlara karşı mücadele veren “yiğitler” gibi bir tablo vardı.

Gözümüzü budaktan sakınmaz, üçün beşin hesabını yapmazdık.

Mesai saatleri nedir, işe kaçta gidilir, kaçta gelinir, hiç bilmezdik.

İşimizi iş olarak da görmezdik zaten; bir mücadele alanıydı bizim için, “Şer odaklarına karşı mücadele” sahası.

Allah rızasına nail olmak için önümüze çıkartılmış büyük imkân.

Nimet.

O şuurla mücadele verdik.

Bunu yaparken de, bizim gibi düşünmeyenlerin, hatta bize “düşmanlık” edenlerin bile haklarına, hukuklarına riayete özen gösterdik.

Mazluma kimlik sormama hassasiyetiyle hareket ettik.

Haksızlık yapan "bizimle aynı dünya görüşünde" olsa da karşı çıktık.

Bundan dolayı da, epeyce bedeller ödedik.

Bu yazı, ufak yollu dertleşme.

Sosyal medya hayatımıza girdi gireli bir haller oldu bize.

En büyük sebep bu olmalı ya da “işgal operasyonu”nun en önemli aparatı:

Sosyal medya.

O hayatımıza girdi gireli, özelimiz kalmadı.

Gayet muhafazaKÂR, ailesine gayet bağlı gibi görünen insanlarımız bile, karılarının, kocalarının, çocuklarının fotoğraflarını, videolarını paylaşabiliyor.

Tesettürlü “denilen” birçok hanımefendinin en makyajlı, en “alımlı” hallerini sergilediklerini gördükçe kahroluyoruz.

Görgüsüzlüğün bini bir para; lüks mekânlardan görüntüler paylaşılıyor, lüks otomobillerle, lüks evlerde…

Saçma sapan paylaşımlar; vekiller, mekiller kendilerine yapılan “nazik” ziyaretleri duyurup duruyor…

Bize ne, kime ne?

X

Sosyal medyada iftiralar gırla…

Hele yapay zeka girdi ki işin içine, tam rezalet.

Bu işleri bilenler, istediğinin konuşmasını istediği şekle sokabiliyor.

Ve istediğini, istediği gibi “kirli ilişkilerin” içine yerleştirebiliyor.

Gece yayından çıktım.

Uyku tutmadı.

Epeyce vakit geçti.

Sosyal medyaya bir bakayım dedim.

Hiç hazzetmediğim bir “politikacı”yı korumasıyla çok çirkin münasebet içinde gösteren bir videoyu paylaşıp duruyor birileri.

Hani…

Tedbirli olmasan, “Bunlardan her şey beklenir zaten!” hattından yürüyenlerin rüzgârına kapılıp, ne varsa döşeneceksin.

Neyse ki konuya hiç girmedik, bekledik...

İlgili şahıs açıklama yapmış:

“Hakkımda yayımlanan video montaj, şantaj ve tehdit içeriklidir. Türkiye’nin en önemli ve güvenilir bilirkişi uzmanlarından gerekli inceleme raporlarını kamuoyuyla paylaşacağız. Bize ve aileme bu çirkin iftiraları atıp, tehdit eden alçaklarla yargı önünde hesaplaşacağız!”

O “Politikacı” kendi mücadelesini verecek.

“Montaj” dediği videonun gerçekten de montaj olduğunu ispatlamaya çalışacak!

Lâkin…

Sonuç ne olursa olsun, “montaj” dediği videonun mahkûmu olacak!.. Ne büyük haksızlık.

X

Eskiden, biri bize “mağduriyetinden” bahsettiğinde…

O kişi, bizim dünya görüşümüzde olmasa da, bizim gibi yaşamasa da, hatta bize düşmanlık yapmış olsa da, dinlerdik.

Haklılığına ikna olduğumuzda ise, tereddüt etmeden hakkını savunurduk.

Bugün, hiç sevmediğimiz o politikacının haksızlığa uğrama ihtimalinin büyüklüğünden bahsederken, “Acaba, o politikacıya ve partisine çok kızgın olanlar, bu yaptığımızdan dolayı bize de saldırırlar mı?” diye tereddüt ediyoruz.

Bir misal.

Hiç hazzetmediğim bir televizyon kanalına yapılan haksızlığa dair.

Görüntüleri bilirsiniz; bizim Milli Takım gol atıyor, o kanalın programcılarının gol attığımıza üzülmüş haldeki görüntüleri yayımlanıyor.

“İşte bunlar böyle, işte bunlar hep rakiplerimizden yana..."

Nice yorum.

O görüntülerin devamını izledim; hiç de öyle bir durum yok.

Video “maksada uygun” biçimde” ayarlanmış!..

Tamamını izleyen, programcıların milli takımın gollerine ve galibiyetine sevindiğini görür, ayarlanmış videoya bakan ise tam tersini düşünür!

X

Ben, tuttum…

O kanaldakilere haksızlık yapıldığını yazdım.

Vay sen misin yazan!

Onlar bizi savunuyor muymuş…

O zihniyeti savunmak bana mı düşmüş!..

“Siz onlar gibi yaparsanız, sizin onlardan ne farkınız kalır!” dedimse de dinletemedim!

“Onları mı örnek alıyorsunuz kendinize?" dedimse de…

Ters karşılıklar aldım.

X

Adaleti kaybedince, her şeyi kaybediyoruz!

Politika, kalplerimizi karartıyor!

Gençler de bize baktıklarında, “adalet”i görmüyor!

Milat

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat