Gençler niçin evlenmiyor?

  • GİRİŞ17.12.2024 08:29
  • GÜNCELLEME17.12.2024 08:29

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erzurum’da düzenlenen “Gençlerle Buluşma” programında, bir gencin yönelttiği “ 'Şu an dünyada aile kavramını çürütmeye yönelik hamleler gerçekleştiriliyor. Sizin de aile kavramını ne kadar desteklediğinizi biliyoruz. Bu konuda gençlere öneriniz nedir?” sorusuna dikkat çekici bir karşılık verdi:

“Gençler nedense evlenmiyor, boşanmalar da artıyor. Kızlara erkek, erkeklere de kız beğendiremiyoruz. Ben 25 yaşında evlendim, şimdi bakıyoruz, 30,35, 40….’

Evet, durum bu.

Gençler evlenmek istemiyor ya da evlenemiyor…

Büyük sıkıntı.

“MANEVİ VATAN”ın zeminini kaydıran bir durum.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu konulara sık sık giriyor ama…

“Muhafaza-KÂR” yazar, çizer, ekrandan bol bol ahkâm keser makulesi, -nedense- pek takılmıyor buralara!

Böyle olunca da, iş yine bizlere düşüyor!

Sayın Cumhurbaşkanı, bundan evvelki birçok konuşmasında, “Aile Kurumu”nun nasıl yıpratıldığına, “Ailemize” ne büyük saldırıların olduğuna dikkat çekmişti malûm.

Bir keresinde de, nüfus artış hızının iyice azalmasını, “Varoluşsal tehdit!” olarak nitelendirmişti.

Yani, evet, beka meselesi!

Böyle giderse, memleketin istikbali, istiklâli tehlikeye düşer.

Sonra da…

Allah muhafaza!

Sayın Cumhurbaşkanı’na, başımızdaki dertlerin bu kadar büyümesinin sebeplerinin ve çözüm tekliflerinin yer aldığı ayrıntılı raporlar sunuluyor mu acaba?

Devletimizin ilgili, bilgili, yetkili birimleri, Sayın Cumhurbaşkanı’ndan sokaktaki vatandaşa kadar milyonlarca insanımızın şikâyetçi olduğu bu vahim gidişâtın durdurulabilmesi için, ne gibi adımlar atıyor acaba?

Ben bunu ilgili, bilgili, yetkili isimlere defalarca sordum.

Doğru dürüst cevap gelmedi!

Hatta, hiç cevap gelmedi!

Sıkıntı büyük, çareler belli değil.

Aslında belli de…

Çareler çaresiz!

Aslında, sokaktaki vatandaş çok iyi biliyor bu işleri.

Ben sordum sokaktaki vatandaşa…

Özetle şöyle sıraladı, “gençlerin evlenmek istememesinin, boşanmaların artmasının, nüfus artış hızının dibe çakılmasının” sebeplerini:

1) Şu meşhur12 yıllık mecburi eğitim, ya da mecburi ‘öğütüm.’

18 yaşını bitirene kadar binaya bağlanıyor genç. Okumak istese de istemese de mecburi 12 sene! Mezunların tamamına yakını, üniversiteye gidiyor. Nüfusun neredeyse onda biri üniversite öğrencisi.

Oralardan 25 yaşında mezun olabiliyor genç! Üniversite okurken mi evlensin çoğu? Nasıl yapsın?

2) Büyük bir bölümü üniversiteden mesleksiz diplomalı olarak, ortalama 25 yaşında çıkan gençlerimizin mezuniyetten sonra hayatlarını kurabilmeleri zaman alıyor bu ortamda. Böyle olunca da, evlenmek isteseler de yaşlar 30’u bulmuş oluyor.

3) Gençlerimize sürekli olarak, “annelik-babalık” yerine “kariyer” telkin ediliyor. Birçokları kariyer yapmasının önünde engel olarak gördüğü için, evlenmek istemiyor. Evlense bile, “ayak bağı” olmasın diye çocuk yapmıyor ya da çok az çocuk yapmayı tercih ediyor.

4) Maalesef, zina ve sapkın akımlar hayli yaygınlaşmış durumda. Bunların propagandaları yapılıyor her yerde! Yerli denilen dizi filmlerin bazıları, hem de Prime-Time’da gayri meşru ilişki propagandası yapıyor. Bazı televizyonlardaki “yuva yıkıcı” programlar, bilhassa kimi gündüz kuşağı programları, bütün pervasızlıklarıyla devam ediyor işlerine! Sosyal medya bataklık, kontrolsüz güç, oralardan da ne darbeler vuruluyor, maneviyatımıza, ailemize.

5) Bilhassa erkeklere, adeta“Aklınızı kullanın, evlenmeyin!’ düşüncesini telkin eden kanunlarımız ve uygulamalarımız var. Psikolojik şiddet gibi, “her yöne çekilebilecek” kavramları öne sürenler yüzünden pekçok erkek evden atılıyor. Uygulamada kadın beyanı esas kabul edildiğinden, ortaya istismara fevkalade açık bir alan çıkıyor. Bu durumdan sadece birçok erkek değil, aynı zamanda birçok kadın da şikâyetçi. Mağduriyete uğratılanların, anneleri, anneanneleri, babaanneleri, teyzeleri, halaları, yengeleri de şikâyetçi mesela.

6-) Sadece kadına değil, yaratılmışlardan herhangi birine şiddet uygulanmasına karşı olmak, şiddetle mücadele etmek hepimizin görevi. Bütün veriler, bugüne kadarki uygulamaların kadına şiddeti engellemediğini, aksine daha da tırmandırdığını gösteriyor. Durum böyle olunca da, kötü örnekleri gören bazı gençlerimiz, “Aman ha, evlenip de başıma dert almaktansa, en iyisi evlenmeyeyim!” diyor.

7-) Süresiz nafaka, çok can yakan bir mesele. Devlet’in birçok üst düzey yöneticisi, süresiz nafakanın haksızlık olduğunu söylüyor. Binlerce hukukçu, bunu söylüyor. Binlerce ilahiyatçı bunu söylüyor… Ama bu süresiz nafaka haksızlığı bir türlü ortadan kaldırılmıyor. Kısacık süreler evli kalanlar bile, ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm ediliyor. Böyle olunca da bazı gençler, ‘Ya kısa sürede boşanır da, ömür boyu nafakaya mahkûm edilirsem?!’ korkusuna kapılıyor ve evlenmekten ürküyor!

8-) Boşanma dâvâları o kadar uzun sürüyor… Adalet o kadar ağır işliyor ki..

Gençlerin büyük bölümü, ‘Ya mutsuz evlilik yaparsam da, yıllar yılı boşanamazsam!’ korkusuna kapılıyor ve bu yüzden evlenmeyi düşünmüyor.

9-) Evlenmenin ve yuvayı devam ettirebilmenin önünde büyük ekonomik engeller var birçok genç için. Barınma, yiyecek, giyecek, eğitim vesaire giderler çok yüksek. Giderleri kıssan bile, evlenebilmenin maliyeti çok yüksek. Buna bir de, abartılı düğün, gösteriş masrafları eklenince sıkıntı büyüyor. Dar gelirli ailelere mensup gençlerimiz, gelecek endişesi yaşıyor. “Evlenip de evimi geçindiremez duruma düşmektense, evlenmeyi geciktirir, iyice durumu toparlar, öyle yuva kurarım!” düşüncesi yaygınlık kazanıyor.

10-) Durumları iyi olanların bir bölümü de, “Yarın öbürgün boşanırsak, malımız mülkümüz ne olur?” endişesine kapılıyor. Televizyonlardaki “yuva yıkıcı” programlar da, insanların gönüllerine sürekli olarak şüphe bombaları atıyor! Böyle olunca da, durumu iyi olanlardan bir bölümü de, evlenmekten ürküyor, ya evliliği iyice geciktirmeyi ya da hiç evlenmemeyi tercih ediyor.

11-) Maneviyat eksikliği çok önemli bir faktör. Eğitimin yerli ve milli olamaması, çok sıkıntılı bir durum. Aile Bilinci, Aile Sevgisi, Manevi Değerler, okul yıllarında verilmiyor. Maneviyatsız eğitim sisteminden gelen büyükler de, çocuklarına evde manevi eğitim vermiyor ya da veremiyor.

12-) Gençler arasındaki zararlı madde kullanımı yaygınlaşıyor. Kumara buluşanların sayısı artıyor… Bu durum da, evlenenlerin oranının azalmasına, şiddetin ve boşanmaların yol açan faktörler arasında yer alıyor.

13-) Sokak, mahalle kültürü neredeyse yok olmuş, komşuluklar bitmiş durumda. İnsanlar, bu sevgisiz, saygısız ortamlarda, yalnızlığa gömülüyor. Yalnız yaşamayı tercih edenlerin sayısı hızla artıyor. Güvensizlik duygusu bütün toplumu sarıyor. Güven duygusu kaybolmuş insanlar, evlenmemeyi ya da evliliği iyice geciktirmeyi tercih ediyor.

X

Evet, dostlar…

Ben böyle toparladım, aldığım cevapları.

Sebepler belli, sokaktaki vatandaş da biliyor bunları.

Yaşıyor, yaşadığı için de biliyor.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “Ben 25 yaşında evlendim.” demesi ve gençlere “geciktirmeden” evlenmeyi tavsiye etmesi güzel ama sahadaki gerçekler buna müsaade etmiyor.

Birçok mesele var yazmak istediğim aslında.

Mesela…

Meslek eğitiminin arzu edilen noktanın çok çok uzağında bulunmasının sonucu olarak, usta ve kalfa sıkıntısı had safhada…

Bazı işyeri sahipleri, “Aman Suriyeliler ve diğerleri hemen gitmesin de çalışan açığımız büyümesin!” diyor…

Durumlar böyle özetle.

Sebepleri ortaya koyduk galiba, büyük bir bölümünü sıralamaya çalıştık “sokaktaki vatandaşın” yardımıyla.

Yukarıda sıraladığımız sebeplerden en azından bir bölümünü ortadan kaldırabilir miyiz?

Devletimizin ilgili, bilgili, yetkili birimleri bu adımları atabilir mi?

Atar mı?

Sayın Cumhurbaşkanı, defalarca “ikaz” etti, etmeye de devam ediyor ama…

Ben, bu konularda ziyadesiyle ümitli olmamı sağlayacak çalışmaları, adımları göremiyorum.

Görebilen, bana da anlatsın Allah aşkına!

Yorumlar15

  • Fedakarlık 2 hafta önce Şikayet Et
    Evlilik fedakarlık ister ama maalesef menfeat olunca evlenmezler bende hiç evlenmedim memnunum!fedakarlık iki taraflı olmalı saygı sevgi iki taraflı olmalı karşındakiler seni kullanmak isterse olmuyor ekonomik durumunuz iyiyse hadi oradan dersin!Özetle karşılıklı olmalı!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Ben de haklıyım 2 hafta önce Şikayet Et
    Bu güzel ve gerekli yazı için teşekkürler Serdar Bey. Batı'da olumsuz ne varsa öyle hızlı benimsiyoruz ki Batılılar bile şaşırıyor. Konfora düşkünlük insanımızı her şeyden alıkoyuyor. Rahatı ve düzeni bozulmasın diye kimse evlilik ve/veya çocuk işine girmiyor. Konfor düşkünü olduk çıktık. Tembellik diz boyu.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Soru 2 hafta önce Şikayet Et
    Özellikle erkek için evliliğin hiçbir artısı ve değeri kalmadı. Boşa zahmet, yüksek risk, sıfır getiri. Yuvayı dişi kuş yapar derler ama evliliğin anahtarı her zaman erkeğin elindedir. Evlenmenin önünde ekonomi gerçekten bir sorun olsaydı insanlık bugüne kadar ulaşamazdı. Evliliği insanların gözünde değersizleştiren asıl sorunlar sosyal ve kültürel düzeyde.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • SİBGATULLAH 2 hafta önce Şikayet Et
    VATANINI,MİLLETİNİ,DEVLETİNİ,BAYRAĞINI,YÜCE İSLAM DİNİNİ her şeyin üzerinde seven pek muhterem SERDAL ARSEVEN(HAYASEVEN) ağabeyim!Bir MAKALE ancak bu kadar MÜKEMMEL yazılır.Yüce Yaratan sizden sizde Yüce Yaratandan hoşnut olarak ona dönüp,hoşnut ve razı olduğu KULLARI arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE (CENNET İN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz Selam ve DUALARIMLA Yüce Yaratana emanet olunuz,
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • guguk kuşu kemal 2 hafta önce Şikayet Et
    sigetullah bey farklı isimlerle hep aynı mesajları yazıyorsun.
    Toplam 5 beğeni
  • Bir Okur 2 hafta önce Şikayet Et
    Yüksek maliyetli nişan, kına gecesi, düğün organizasyon fiyatları da etkiliyor. Özellikle Gelin Evi gibi programlar özendiriyor. Kaldırılması lazım.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat