Trump da hayâl kırıklığı!
- GİRİŞ06.02.2025 09:13
- GÜNCELLEME06.02.2025 09:13
Hatırlarsınız, ayaktaki Putin’e oturduğu yerden, “tenezzül buyururcasına” el uzatıvermişti Katil Netanyahu.
Bu bir “hiyerarşi” vurgusuydu.
Herkes yerini bilmeliydi.
Dünya âlem de “gerçek patronun kim olduğunu” görmeliydi!
Soykırım Suçlusu Netanyahu’nun, Biden İktidardayken, Kongre’de çılgınca alkışlandığını da, ABD’nin bunama aşamasındaki Başkanı’nın, Siyonizm’e bağlılığını her seferinde gösterdiğini de bilirsiniz.
Bu sefer de, Trump’ın, rahatça oturması için Katil Netanyahu’nun sandalyesini büyük hürmet gösterisiyle çekmesine, dünya âleme “Siyonizm’e bağlılığını” ilân etmesine şahit olduk!
Trump mı daha fazla Siyonizm Uşağı yoksa Biden mı, Putin mi?
Uşaklık yarışında Trump’ın epeyce önde olduğunu, son gelişmeler iyice gösterdi.
Beyaz Saray denilen kirli mekândan bildiren meslektaşımız Yunus Paksoy aynen şunları yazmış:
“Bu akşam Beyaz Saray’da, gözlerimin önünde bir tarihe tanıklık ettim.
Acı ve utanç verici bir tarihe.
Trump resmen:
- Gazze’de etnik temizlik yapacağını,
- 1,8 milyon Gazze’liyi zorla vatanlarından süreceğini,
- Gazze’yi ABD askerleriyle işgal edeceğini duyurdu.
Tarihin kırılma anlarından biri.
Bölge devletleri bir araya gelip bu akıl almaz meydan okumaya karşı durmazsa, hafızamızdan silinmeyecek korkunç olaylar yaşanacak!”
İşte, Trump böyle biri.
İsrail Terör Örgütü’nün soykırımına uğramış Gazzelileri, “güç kullanmak suretiyle barışı sağlama (!)” vaadine uygun olarak, yerlerinden, yurtlarından sürecekmiş “uyanık tefeci”.
Trump’ın Katil Netahyahu’nun huzurunda söyledikleri, ondaki “vahşi tefeci ruhunu” tam mânâsıyla ortaya koyar cinsten…
Elinde bir sopası var, bir de zehirli havucu!
Gazzelilere “güzel evler” vaat ediyor, uyanık, tefeci, Siyonizm Uşağı.
Katil Netanyahu’nun huzurunda söylediklerini dinlemeye devam edelim:
“Mısır ve Ürdün, Gazzelileri kabul etmeyeceklerini söylüyor. Ben ise kabul edeceklerini düşünüyorum ama başka ülkelerin de kabul edeceğine inanıyorum.
Gazze’ye bakarsanız, ayakta neredeyse hiç bina kalmamış, kalanlar da yıkılmak üzere!
Şu anda Gazze’de yaşanmaz!
Başka bir yer bulmamız gerektiğini düşünüyorum!
Eğer, insanları kalıcı olarak yerleştirebileceğimiz ‘güzel’ evlerde yaşayabilecekleri, mutlu olabilecekleri, vurulmayacakları (!!!) öldürülmeyecekleri (!!!) ve bıçaklanmayacakları (!!!) yerlere yerleştirebilirsek, bu çok daha iyi olur!”
Nasıl da dalga geçiyor Siyonizm Uşağı, Gazzeli soykırım mağdurlarıyla?
Onların güzel evlerde yaşamasını istiyormuş…
Vurulmasınlar, öldürülmesinler, bıçaklanmasınlar diye istiyormuş bunu…
Onların huzuru için istiyormuş!..
Yoksa, bu İsrail var ya bu İsrail, kalanları da öldürebilir, bıçaklayabilirmiş!
Şimdi…
Taaa işin en başındaki Trump paylaşımlarımıza, yazılarımıza dönmeyelim.
“Suudi Arabistan’ın ve Mısır’ın başındaki atanmış heriflerini kürenin etrafında toplayıp haracını kesen…
Filistin topraklarında bir Siyonist Devlet (!) kurulmasının işaret fişeği olan 1917 tarihli Belfour Deklarasyonu’ndan tam yüz yıl sonra, Kudüs’ü Başkent ilan eden Trump’ın, ABD’nin her şeyine hâkim durumdaki 60 milyonluk Evanjelist Kütle’nin emirlerinin dışına çıkabileceğini sanmak, her şeyden habersiz yaşamaktır!” muhtevalı konuşmalarımızı, yazılarımızı hatırlatmayalım.
Niceleri var, ama kime anlatacaksın?
Bizim ekranlarda bir Trump güzellemeleri yapıldı ki, tam mânâsıyla Trump’tan fazla Trumpçılık!
Neyse, olan oldu.
Neyse ki, bizim Devlet Aklı, kendisini “Tefeci Trump’ın uyanıklıklarına göre” ayarlamış filan değil.
Aklı başında olan herkes biliyor ki, Türkiye, hedef ülke!
Suriye’de, Katil Esat Rejimi’nin devrilmesinden dolayı hepimiz mutlu olduk, evet.
Bununla birlikte, ABD’nin, İsrail’in, dahası, Suriye’deki etkinliklerinin “sıfıra yaklaştığı” söylenen Rusya ve İran’ın, “yumuşak güç” usulleriyle içimize girmeye çalışan Çin’in, dev gibi tehditler olarak karşımızda durduklarını…
Ara sıra kapışıyormuş gibi görünen bu “Örtülü Şer İttifakı”nın, her an, birleşmiş güçleriyle üzerimize yürüyebileceğini çok iyi biliyoruz.
Güneyimizin, Kuzeyimizin, Doğumuzun, Batımızın nasıl kuşatıldığını…
Dahası, ekonomik açıdan da, epeyce sıkıntılı süreçlerden geçtiğimizi, bizi “gri listelere sokup çıkartanların”, notumuzu indirip arttıranların “ekonomimizin geleceği” üzerinde ne kadar etkili olduklarını da biliyoruz.
İçinde bulunduğumuz sürecin sunduğu “fırsat pencerelerinden” bakarken, hemen yakınımızda, ne büyük risklerin bulunduğunu da çok iyi görüyoruz.
Bu haldeyken, ne kadar yalnız olduğumuzun…
Zerre itimat edebileceğimiz hiçbir Devlet’in olmadığının da farkındayız.
Bu kuşatma karşısında “iç cephe”yi güçlendirmekten, saçma sapan tartışmaları bir kenara bırakıp, “Bu Ülke’nin istikbal ve istiklâlini önceleyen herkesi bir araya getirmekten” başka çaremiz yok.
Sırtımızdaki, bir “siyasi iktidar”ın tek başına taşıyamayacağı kadar ağır bir yük.
Tehditler ise her zamankinden de büyük!
Milat Gazetesi
Yorumlar5