Boşanma rekorunu iyice kırdık!

  • GİRİŞ26.02.2025 08:09
  • GÜNCELLEME26.02.2025 08:09

TÜİK rakamlarını gördünüz mü?

Rekor kırmışız rekor!

2023 yılında 173 bin 342 olan boşanma sayısı, 2024’te 187 bin 343’e çıkmış.

Müthiş rekor!

 “Boşanmış Aile Çocuğu” olduğum için bu konulardaki hassasiyetim ortalamanın çok üzerinde galiba.

Bizim zamanımızda boşanmalar çok azdı, onun için bizler “boşanmış ailelerin” boynu bükük çocukları olarak “parmakla” gösterilirdik.

Komşular gofret alırdı bize, acımız biraz geçsin diye.

Şimdilerde bu yavrucakların sayısı çok fazla.

Anneye ya da babaya “verilen” boşanmış ailelerin çocuklarının sayısı 172 bin 361’den 186 bin 536’ya çıkmış, bu da bir rekor!

Boşanmak, hele hele boşanmışların çocuğu olmak çok kötü bir durum.

 “Boşanma” öyle büyük bir yıkım ki…

Ne anne eski anne oluyor,  ne  baba eski baba, ne de kardeş eski kardeş…

Hele de araya üveylikler girince, iyice karışıyor işler…

Bir şeyler kopuyor, dağılıyor, yıkılıyor…

Ve ne yazık ki, boşanmış ailelerin çocukları “travmayı” ömürleri boyunca atlatamıyor.

Bugünkü durum çok sıkıntılı maalesef.

Büyük bir “milli güvenlik” meselesi.

Evlenmeler, boşanmalarla ilgili rakamlara TÜİK’in sitesinden bakabilirsiniz.

Meselenin özü şu:

 Evlenme sayıları aşağı yukarı aynı, yani evlenmelerde –çok şükür- öyle endişe edilecek kadar sıkıntılı bir durum yok.

Biraz üzerine gidilirse bu işin, orası çözülür kısmetse.

Evlenmeler orta halli.

Esas mesele boşanmalarda.

Boşanmalar, evlenmelerin üçte birini bulmuş durumda.

İstatistiklerde “tabela”ya intikal edenler var sadece.

Bir de yansımayanları hesap etmeli.

Niceleri “boşanma” aşamasında, mahkemeler bunlarla dolup taşıyor.

Avukatlar da –ister istemez- bu işlerle meşgul oluyor.

Aile danışmanlığı revaçta meslek; kriz yaşayan çiftler onlara koşuyor ki bunalıma çare olsunlar.

Ne var ki birçok aile danışmanı da çaresiz, onların da yuvaları sallantıda.

Bu tehlikeden kendileri kurtulsa, çocuklarının kardeşlerinin yuvaları yıkılıyor!

“Kelin merhemi olsa kendi başına sürer” misali!

Ne yapalım…

Bu işi “biz” çözeceğiz!

Topu her zaman olduğu gibi “başka taraflara” atarsak…

Gerdan kırarak, rastık çekerek “Bunlar küreselleşmenin tabii sonuçları azizim” filan dersek, yenilgiyi baştan kabul etmiş oluruz.

Hayır, bu felâket gidişata “Dur!” demek mecburiyetindeyiz.

Bu işler, “Ne kadar çok kadını evden uzaklaştırırsak o kadar iyidir!” kafasıyla olmaz.

“Küreselci anlayış”la olmaz!

O kafa bizim kafamız değil, o kafa TÜSİAD’ın kafası!

Gördünüz mü bilmem; TÜSİAD (YİK) Başkanı filancanın mahkemelik olmasına yol açan konuşmasında bu mesele de vardı.

Batı’daki kadın istihdam oranı yüzde 52’ymiş,  bizdeki ise yüzde 37’ymiş sadece!

Bu çok büyük bir eksiklikmiş.

Biz de yüzde 52’ye çıkabilirsek, tam 5 milyon adet “yepisyeni” çalışanımız olurmuş.

İlâve “iş gücü” istiyormuş Patronlar Kulübü!

TÜSİAD zihniyetini biliyorsunuz; 28 Şubat sürecinde az uğraşmamıştı “nüfus plânlaması” işleriyle.

Türlü teşvikler, beleş vazektomiler filan dönemin dikkat çekici uygulamalarındandı.

Az nüfus, öz nüfus muhabbetleri…

Şüphesiz hepsi de “iyiliğimiz” içindi.

TÜSİAD zihniyeti yine “iyiliğimizi” düşünüyor!

Onun için de “kadın istihdamını iyicene arttırmamızı” tavsiye ediyor…

Yersen, andersen!

Kadın istihdamını ille de arttırma meselesi…

Buraya dikkat etmeli!

 Kadın çalışabilir, bazı alanlarda  çalışmalıdır da..

Amma velâkin, “İlle de çalışmalıdır” derseniz, olmaz!

Böyle “hedef” olmaz!

Kimileri de, “Evimde çocuklarıma bakar, yuvamla ilgilenirim!” der.

Kime ne?

Yok, ‘Kime ne?’ demekle de olmaz.

Ev hanımlarını da teşvik etmek gerek, sadece “maaş karşılığı bir işyerinde çalışan”ları değil.

Siz “ille de kadın istihdamı” derseniz…

Küreselleşme anaforuna kapılmış olursunuz.

Sonra da…

Sıkıntı işte, büyük sıkıntı…

Varoluşsal tehdit!

Mesele belli:

Aileyi yaşat ki Devlet yaşasın!

Bunun için de, “Aile”nin her bakımdan teşvik edilmesinden başka çare yok.

Öncelikle, “kanunlardaki” boşanmaya götüren, istismara kapı açan, evlilikten caydıran hususlar ayıklanacak.

Kanunlar tamamen yerli ve milli olacak!

Tamamen Anadolu Ruhu’na uygun olacak!

Ailesi batmış Batı’nın zihniyet dünyasından izler olmayacak oralarda.

 Televizyonlardaki yuva yıkıcı, Femifaşist programlara ayar verilecek!

Bu türden programları yapanlar “hizaya” gelecek, gelmiyorlarsa getirilecek…

O da olmuyorsa, yerlerine “cinsiyetçilik yapmayan” programcılar getirilecek!

Dizilere de el atılacak; yok öyle memleketin dibini oymak, yok öyle “Madem ki âşık olmuştur, elbette kocasını, karısını aldatacaktır!” propagandasına göz yummak!

Öyle diziler görüyoruz ki aldatan aldatana…

Aldatmanın “kılıfı” da “aşk”!

“Gönül ferman dinlemez!”miş,

bak bak bak!..

“O biçim” dizilerde aldatılmaktan dolayı tepkili olanlar resmen aşağılanıyor, rezalete bak!

*

Bir de israf diz boyu dizilerde, tam da “Bir şunların hayatlarına bak, bir de bizimkilere” dedirtecek haller!

Çocuklara da, “Baba bizde niye yok!” dedirtecek manzaralar!

Orta hallinin evi bile Boğaz’a nazır, tam Türkiye manzarası!

Kumar, şiddet, alkol…

Bunlara ve başka “yuva yıkıcı” unsurlara fren koymamız lâzım.

Hep birlikte bir şeyler yapmamız lâzım.

Birbirimizi ikaz etmemiz, doğrunun teşvikçisi olmamız lâzım.

“Hayra motor şerre fren!” tavrında olmamız lâzım.

Sayın Cumhurbaşkanı, nüfus artış oranının dibe çakılmasını “varoluşsal tehdit” olarak nitelendiriyor işte.

Bizce de öyle, dahası “yokoluşsal” tehdit!

Ey medyamız…

Ey yerli ve milli medyamız bilhassa…

Ey sosyal medyadaki yerli ve milli insanlarımız…

Lütfen, tehlikenin farkına varınız!

İki günlük dünya hayatı için değmez, lütfen “femifaşist zihniyet”ten çekinmeyiniz!

 İkaz etmekten geri durmayınız!

Bir seferberlik başlatalım iş işten tamamen geçmeden…

-Var mısınız?

-Efendim???

-Hımmm…

Anladım!

Yorumlar101

  • murat 1 saat önce Şikayet Et
    Daha 2 gün evvel AB ye sizi ancak Türkiye kurtarabilir, bizi tam üye yapın diyen kıymetli başkanımız mı kanunları yerli ve milli yapacak.
    Cevapla
  • Sinan 2 saat önce Şikayet Et
    Ömür boyu Nafakaya güvenen kadın her naneyi yiyip boşanma açiyo asıl problem bu nafaka 1yıl olsun
    Cevapla
  • Ziyaretci 2 saat önce Şikayet Et
    Biz erkeklerde dışarıda çalışan hanımlara saygı ,hürmet,iltifatlar gösterip ev hanımlarımıza nasıl olsa parayı ben kazanıyorum diye baskı ,aşağılama,hürriyetini keyfimize göre kısıtlamayla ,kız çocuklarımızın ve hanımların nazarlardan biz dışarı çevirmiş oluyoruz.
    Cevapla
  • Misafir 2 saat önce Şikayet Et
    Evlenmek nasıl doğalsa anlaşamıyorsan boşanmak da doğaldır Mahkemelerde hep erkekler haksız çıkar evden uzaklaştırılır Maddi tazminat öder manevi tazminat öder Malı vara yarısı gider çocuklara nafaka öder kadına nafaka öder mahkeme masraflarını öder Nafaka artırma davalarına gider gelir hayatı erkeğin mahkemelerde geçer ondan sonra da cinnet geçiren daha çok erkek görmeye devam ederiz
    Cevapla
  • Ziyaretci 2 saat önce Şikayet Et
    Lütfen büyüklerimiz artık milleti devleti düşünüyorlardı Allah için bu mağduriyetlere el atsınlar.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat