'Fraklı Adam' ve 'İhtiyar Timsal'
- GİRİŞ25.04.2014 08:13
- GÜNCELLEME25.04.2014 08:13
Necip Fazıl'ın üç perde ve on iki tablodan oluşan , 1967'de kaleme aldığı piyesidir. Necip Fazıl'ın diğer tüm eserlerinde olduğu gibi salt okumanın ötesinde tahlil edilmelidir. Olay örgüsünü anlatmayacağım. Piyesin en can alıcı noktası; eserin ilk sahnesinde beliren “İhtiyar Timsal” ve “Fraklı Adam”ın karşılaşıp tarih üzerine konuşmalarıdır.
İhtiyar timsal: - Siz kimsiniz?
Fraklı Adam: - Tarih profesörüyüm. Ya siz kimsiniz?
İhtiyar timsal:- Ben de bizzat Tarih! Tarih'in ta kendisi!
Fraklı Adam: - Ben sizin canlı bir şey olduğunuzu sanmıyordum.
İhtiyar Timsal: - Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı.. Kendisine mahsus bir can sahibi..
Fraklı Adam: - Siz bizim eserimiz değil misiniz?
İhtiyar Timsal:- (Gülerek) Eğer her gördüğünüz yahut gördüğünüzü sandığınız, sizin eserinizse, ben de öyleyim. Gören gözle, manzaranın zâtı arasındaki fark!
Necip Fazıl; bu diyaloglarla tarih ilmi ve tarihçi arasındaki ilişkiye dikkat çeker. Ülkemizde de sıkça yaşadığımız bu sıkıntılı ilişki, toplumu yanlış yönlendirmektedir. Genel olarak modern tarihçilerin, tarihi kendilerinin yarattığını sanmaları, bizi, toplumun kendisini oluşturulmuş bir yapı olduğunu düşünmesine , bu düşünce sistemi de dolayısıyla tarihsizlik hükmüne götürmektedir. Osmanlı Devletindeki vak'a-ı nüvistlerden farklı olarak, tarihi kendi perspektiflerinden değerlendiren, istedikleri gibi ve sadece istedikleri kısmını ele alan modern tarihçiler, toplumu bir tür köksüzlük düşüncesine sürükleyecek, onların hiç “olamamışlık” hissine kapılmasına neden olacak ve her türlü dış etkiye maruz bırakacaklardır. Tarihine hâkim toplumlar ise, geçmişiyle bağını bilecek, kendi ruhunda vâr olan kuvveti görecek, bu bilinçle hareket edecek, geleceğine yön verecektir. Rüzgarın estiği her yönde kendilerini sürüklemesine müsaade etmeyecek güce, ruha sahip olmalarını sağlayacaktır. İşte bu yüzden tarih aktarımı çok önemli, ince bir çizgidir. Sınırı iyi çizmek gerekir.
Necip Fazıl, bu piyeste “Fraklı Adam” ve “İhtiyar Timsal”e yer verip, onları olay örgüsünün akışı sırasında aynı noktada bekleterek, tarihi olayların nasıl değerlendirilmesi gerektiğinin mesajını verir.
Amin Maalouf'un bu sözü de çok şey anlatır:
“ Geçmişin, geçmiş olması için; zamanın geçmesi yetmez!”
25 Nisan günü bu yazıyı ne maksatla yazdığımı anlamışsınızdır herhalde ..
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol