CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Doğu Akdeniz konulu açıklamalarında çok çarpıcı detaylar var. Mesela “Doğu Akdeniz’de herkes orada, bir tek Türkiye yok” dedi.

Oysa Türkiye bugün dünyanın gözünü diktiği Doğu Akdeniz doğalgazıyla ilgili çalışmalara 2010 yılında başlamıştı.
Doğu Akdeniz’de ilk kez doğalgazın keşfedildiği 2010’da Türkiye oradaydı.
Kaldı ki bugün de orada.
Hem de araştırma, sondaj gemileri ve donanmasıyla.

TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ’DE OLMADIĞI TEK YER GASP ÇETELERİNİN MASASI

Peki Kılıçdaroğlu’nun kast ettiği yani Türkiye’nin olmadığı yer neresi?
Bugün Akdeniz’e kıyısı bile olmayanların da bulunduğu 12 ülke Kıbrıs açıklarında Türkiye’nin karşısında yer alıyor.
O ülkelerin tamamı Türkiye’nin KKTC’nin, Filistin’in, Lübnan’ın, Libya’nın ve Mısır halkının yasal haklarını gasp etmeye çalışıyor.
İşte Türkiye, o gasp çetelerinin kurduğu masalarda yok.
Yoksa Türkiye Doğu Akdeniz’de fiilen hem de hikayenin en başından itibaren en baş köşede yer alıyor.

Gelelim Kılıçdaroğlu’nun Doğu Akdeniz açıklamalarındaki Mısır çıkışına.
Diyor ki, “Doğu Akdeniz’de neden yokuz peki? Mısır’la kavga ettik çünkü. Neden ettik? Mısır’la hiçbir sorunumuz yoktu. Niçin kavga ettik?”

Burası çok önemli.
Evet doğru söylüyor Mısır’la kavgalıyız, “neden kavga ettik” diyor.
İzah edelim.

MURSİ İSRAİL VE RUMLARI BY-PASS EDİP TÜRKİYE İLE ANLAŞMIŞTI

2003 yılında Mısır’da Mübarek rejimi Kıbrıs’ta Rumlarla münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması imzaladı.
2010’da İsrail, Doğu Akdeniz’de doğalgaz buldu.
O gazı çıkardıktan sonra Türkiye üzerinden Avrupa’ya satmak için Ankara’nın kapısını çaldı.
Ancak Mavi Marmara katliamıyla Türkiye, İsrail’in teklifini reddetti.
İsrail için transfer uzun vadeye kalmıştı.
Gazı çıkardığında ise birilerine satması lazımdı.
En yakınına yani Mısır’a gitti.
Hüsnü Mübarek ile doğalgaz sevk anlaşması imzaladı.
Sonra 2011’de Mübarek devrildi.
2012’de Mursi Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.
Mursi göreve gelir gelmez ne yaptı biliyor musunuz?
Hem 2003’te Rumlarla imzalanan MEB anlaşmasını hem de İsrail ile yapılan doğalgaz sevk anlaşmasını feshetti.
Sonra ne yaptı Mursi?
Rumlar ve İsrail’den boşa çıkardığı o anlaşmaları Türkiye ile imzaladı.
Mursi’nin bu hamlesiyle İsrail’in Rumlarla doğalgaz konusundaki tüm anlaşmalarının bütünlüğü de bozulmuş oldu.
Yani Mursi, Doğu Akdeniz doğalgaz denkleminin Libya ile birlikte en kritik puzzle parçası olan Mısır’ı oyundan çekmiş, tüm haklarını Türkiye’den yana kullanmıştı.
Rahmetli Mursi’nin bu hamlelerin sonunda 3 Temmuz 2013’te darbe oldu.
Darbeci Sisi ise doğalgaz meselesinde Mübarek’ten kalan ne varsa fazlasıyla İsrail’e geri teslim etti.
Hatta öyle ki İsrail’in ilk etapta çıkarıp kimseye satamadığı gazı bile Sisi fahiş fiyata satın aldı.

Türkiye Mısır’la değil, Mısır’ı ele geçiren darbecilerle kavgalı.
Hem insani, hem hukuki, hem demokratik, hem stratejik hem de milli menfaatleri gereği Türkiye Mısır’da Mursi’yi destekledi ve aynı gerekçelerle de darbeye karşı çıktı.

Kılıçdaroğlu “doğu Akdeniz’de yokuz çünkü Mısır’la kava ettik” diyor.
Yani Mısır’daki darbecilerle barışmak gerekiyor!

Şayet Kılıçdaroğlu’nun istediği gibi Mısır’daki darbecilerle barışırsak o zaman Türkiye Doğu Akdeniz’deki gasp çetesinin masasına meze olur.
2010’dan bu yana ilmik ilmik dokuduğu doğalgaz projesi imha edilmiş olur.
Şu an o çetenin karşısındaki tek engel Türkiye.
Eğer Kılıçdaroğlu’nun lafına uyarsak Batı için o engel ortadan kalkmış olur.
Türk halkının doğalgaz geleceği de tıpkı Mısır halkının olduğu gibi o çeteye peşkeş çekilmiş olur.

DOĞA AKDENİZ DERKEN BU KONUDAN HİÇ BAHSETMEDİ

Kılıçdaroğlu’nun doğalgaz ajandasında ısrarlı bir Mısır vurgusu varken Libya’dan bahsetmemesi de dikkat çekici.
Libya’da CIA beslemesi ve tüm Batı ülkelerinin desteklediği darbeci Hafter 4 Nisan’da merkezi hükümeti ele geçirmek için Trablus’a saldırı başlatmıştı.
O saldırılar Türkiye’nin yardımlarıyla püskürtüldü.

TÜRKİYE’NİN LİBYA PLANI TÜM DENKLEMİ ALT ÜST EDEBİLİR

Libya Mısır’la beraber doğalgaz denkleminin en kritik puzzle parçası dedik.
Türkiye Mısır’da olduğu gibi Libya’da da seçilmişlerden yana ve darbecilerin karşısında.
Zira Türkiye-Libya arasındaki MEB anlaşması Yunanistan ve Rumlar üzerinden kurulan İsrail’in de başını çektiği doğalgaz çetesinin tüm planlarını alt üst edebilir.

2011’de Kaddafi’yi deviren Batı, Yunanistan’ın Girit adası üzerinden Akdeniz’de Libya’ya ait 39 bin kilometrekarelik alanı, boşluktan istifade ederek sahiplenmesinin önünü açtı.
Yunanistan Libya’dan gasp ettiği bu alanla Rumlar üzerinden kurulan denklemin en kullanışlı parçası haline getirildi.
Batı Hafter’in Libya’da darbe yapmasını da bu denklemin devam etmesini sağlamak için destekliyor.
Çünkü Libya’nın başı boş bırakılmasıyla Girit adası üzerinden tüm doğalgaz parselleri tek elde toplatılmış oluyor.
Oysa uluslararası hukuka göre Yunanistan kıta sahanlığında bir ada olan Girit değil ana kara geçerli.
Kaddafi’yi devirip Libya’da kaos başlatırken oluşan boşlukta Girit’i kullanıp Libya’yı yok saymaya kalkıyorlar.
İşte Türkiye bu nedenle Libya’da darbeye karşı durdu ve merkezi yönetime arka çıktı.
Günün sonunda Türkiye ile Libya MEB anlaşmasını sağlam bir temele oturtursa o zaman Girit üzerinden gasp edilen alanlar Libya’nın kontrolüne yeniden geçmiş olacak. Türkiye de anlaşmadan dolayı doğalgaz denkleminde bir çok ülkenin önüne geçecek.
Böyle yapmayıp Kılıçdaroğlu’na kulak asarsak Mısır’daki darbecilerle barışıp, Libya’da da darbeye ses çıkarmayarak, kendi kendimizi imha etmiş olacağız.

KILIÇDAROĞLU CEHALETTEN Mİ BÖYLE KONUŞTU?

Kılıçdaroğlu’nun Doğu Akdeniz ve Mısır çıkışının sebebi ne olabilir acaba?
1-Cehalet yüzünden olabilir.
2-Kesinlikle biliyordur ama gerçekleri görmezden gelip, algı değiştirmek amacıyla yalan söylemiş olabilir.
3- Ya da Mısır’da Mısır halkının, Libya’da Libyalıların haklarının gasp edilmesine göz yuman darbeciler gibi doğalgaz kuyularının üzerine çöken çete elebaşlarına “biz de buradayız” mesajı vermiş olabilir.