Hizbullah ile İsrail neden çatıştı?
- GİRİŞ03.09.2019 11:50
- GÜNCELLEME05.09.2019 07:51
İsrail geçen hafta Lübnan’a drone saldırısı gerçekleştirmişti, Hizbullah İsrail askeri üssünü vurarak karşılık verdi hemen ardından İsrail ordusu teyakkuza geçti ve Lübnan’daki Hizbullah mevzilerine yönelik 40 topçu atışı gerçekleştirdi.
Karşılıklı saldırıların olduğu sıralarda dünya “acaba İsrail ile Hizbullah arasında yeni bir savaş mı başlıyor” merakına kapılırken birkaç saat içerisinde gerginlik düştü, taraflar ateşe son verdi.
İsrail ile Hizbullah arasında en son 2006’da büyük bir çatışma ortamı olmuştu.
İsrail Beyrut havalimanını bombalayarak Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik geniş çaplı saldırı başlatmış, Hizbullah ise karşılık vererek, bir çok noktadaki İsrail saldırılarını püskürtmeyi başarmıştı.
Tabi 2006’daki İsrail’in Lübnan saldırılarında İsrail-Hizbullah çatışırken Beyrut şehri de bombalara hedef olmuş, Beyrut’un yanı sıra bir çok kasabada siviller öldürülmüş, Bint Cibeyl’de ise katliam yapılmıştı.
Hizbullah o dönem için İsrail’e kafa tutan, meydan okuyan tavrıyla Ortadoğu’da var olan popülaritesini ikiye katlamıştı.
Ortadoğu’daki varlığını İsrail düşmanlığı üzerine kuran Hizbullah için Filistin de önemli bir unsurdu.
2006’daki İsrail-Hizbullah savaşının gerekçelerinden biri de aynı günlerde İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı hava saldırılarıydı.
Ancak 2011 Mart ayında Suriye’de rejimin katliamları başladığında Hizbullah’ı, İran militanları ve Esed rejiminin şebbihacılarıyla Hama’da, Dera’da, Guta’ta, Halep’te Suriyeli sünni sivilleri katlederken gördük.
2012 Kasım ayında İsrail Gazze’yi bombaladığında Lübnan’daki Hizbullah Suriye’de sivilleri katlediyordu.
2014 Temmuz-Ağustos aylarında İsrail tam 52 gün boyunca yine Gazze’yi kan gölüne çevirirken, Hizbullah yine Suriye’de katliam görevindeydi, dönüp bir füze de İsrail’e göndermeyi düşünmemişlerdi bile.
İsrail 2011 Suriye sürecinde Şam ve çevresinde İran ile Hizbullah hedeflerine yönelik 300’e yakın saldırı gerçekleştirdi. Bunların çoğuna misilleme yapılmadı.
Bu kez drone saldırısının ardından Hizbullah, İsrail askeri araçlarına saldırdı. Ardından İsrail de Hizbullah’a saldırı gerçekleştirdi.
Hizbullah saldırısı ve İsrail’in anında karşılık vermesinin İsrail Başbakanı Netanyahu açısından stratejik bir önemi var.
Netanyahu 17 Eylül’de zorlu bir seçime giriyor.
Nisan ayında yapılan seçime Mescid-i Aksa ve Batı Şeria’nın ilhakını öngören eylem ve vaatlerle girmiş ancak umduğunu bulamamıştı.
Bu onun son şansı olabilir.
Çünkü başbakanlık koltuğunu kaybederse Trump’ın yüzyılın anlaşması projesi sarsılabilir.
Netanyahu aşırı sağcılarla ırkçılardan “Hizbullah saldırısı altındayız ve gereken cevabı ancak biz veririz” mesajıyla oy istiyor.
İsrail’le karşılıklı çatışmanın Hizbullah ve İran açısından da bölgedeki prestiji toparlama noktasında önem taşıdığı bir gerçek.
Gelelim sonuca.
İsrail ile Hizbullah veya İsrail ile İran gerginlikleri ya da bu ikililer arasındaki çatışmaların somut anlamda birbirlerine büyük zarar verdikleri söylenemez.
Aksine karşılıklı söz düelloları arada bir de tansiyonu iyice arttırıp roketleşmelerin iki kanat için de getirileri mevcut.
İsrail bunu seçim yatırımına dönüştürebilirken İran rejimi de kendi ülkesindeki çatlak sesleri bastırmak için kullanıyor.
Evet, İsrail Suriye’de İran’ın ve Hizbullah’ın çok fazla yayılmasını istemiyor ama bu gerçekten böyle mi?
Eğer bu konuda hakikaten istekli olsalar daha fazlasını yapamazlar mı?
Bilhassa Suriye ekseninde Beşar Esed rejiminin kalıcı olmasının İsrail açısından zarardan çok faydasının olduğu biliniyor.
2011’den bu yana İsrail için asıl tehlike olan çevredeki sünni nüfus bizzat Esed rejimi-Hizbullah ve İran eliyle yok edildi.
İsrail için en önemli unsur kendi güvenliği.
Rejimin bu anlamda İsrail için bir güvenlik sorunu teşkil etmediğini aksine Esed’in İsrail adına bir nevi güvenlik sibobu olduğunu dahi söyleyebiliriz.
Düşünün İsrail, Suriye’nin toprak parçası Golan’ı alıp kendisine şehir yaptığında ne Esed ne Hizbullah ne de İran ses çıkarmadı.
Yorumlar1