Nisan ayının ilk haftasında Libya’da darbeci Hafter güçleri meşru yönetimi devirmek için Trablus’a saldırı başlatmıştı.

Saldırılar sürerken ABD Başkanı Trump, Hafter’le görüştü ve Trablus’a yönelik girişimi desteklediklerini söyledi.

Batı dünyası doğu Akdeniz’deki haritayı Girit adası üzerinden Libya’nın deniz sınırlarına tecavüz ederek Yunanistan lehine yeniden dizayn etmişti.

Trablus’taki meşru yönetimin buna ses çıkarmaması gerekti.
O nedenle Hafter’in Trablus’u ele geçirmeye yönelik saldırısına tüm batı destek oldu.

Trablus düşmek üzereyken devreye Türkiye girdi.
BM’nin meşru yönetim olarak tanıdığı ulusal mutabakat yönetiminin yardımına gitti.
Türkiye’nin çabalarıyla Hafter’in saldırıları püskürtüldü, darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.

Nisan’daki bu sürecin ardından Libya ulusal mutabakat yönetimi Ekim ayında Washington’a gitti.
Beyaz Saray ulusal güvenlik ekibiyle bir toplantı tertip edildi.

Libyalılar, “BM’nin de AB’nin de ABD’nin de Libya’da meşru olarak tanıdığı yönetim biziz ama hepiniz hiçbir meşruluğu olmayan üstelik BM’nin tüm anlaşmalarını hiçe sayarak Libya’da sivillere saldıran darbeci Hafter’i destekliyor, onu muhatap alıyorsunuz” diye Amerikalılara dertlerini anlatmaya çalıştı.

Libya heyetindekilerden biri Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı Robert C. O'Brien’a Nisan ayındaki saldırı sürecinde ABD Başkanı Trump’ın Hafter’le yaptığı görüşmeyi hatırlatıp, “neden Hafter’i muhatap aldınız” diye bir soru yöneltti.

Robert C. O'Brien o soruya “o dönemde ben görevde değildim, ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’du ve tüm bu işler Bolton’un zamanında kaldı” diye yanıt verdi.

John Bolton Eylül ayında Trump tarafından görevden alınmıştı.
Trump’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı ise Libya’da Hafter’den yana değil meşru yönetimden yana olduklarını Trablus’tan gelen heyete izah etmeye çalıştı.

Gelinen noktada Türkiye, Libya ulusal mutabakat yönetimiyle anlaştı, Batılıların Libya’nın haklarını gasp edip Yunanistan’a devreden dizayn planı suya düştü.

O nedenle başta Yunanistan olmak üzere Avrupa’nın tamamı Türkiye’yi Libya ile yapılan anlaşmadan dolayı suçlu ilan ediyor.

Peki ABD ne yapacak?
Libya ulusal mutabakat yönetiminin dış ilişkiler sorumlusu Musaddık Hobrara, Trump’dan emin.
ABD Başkanının Akdeniz politikasında Türkiye’yi karşı adım atmayacağını söylüyor.

Buna gerekçe olarak da Trump’ın derdinin Libya petrolü olduğunu ve bunu da büyük ölçüde garanti altına aldığına dikkat çekiyor.

Ama ABD kongresi, Pentagon ve Dışişleri bu konuya Suriye politikasında olduğu Trump’tan farklı yaklaşıyor.

Şu an için ABD Kongresinde Türkiye’nin Akdeniz’deki faaliyetlerini eleştiren yeni bir rapor hazırlanıyor ve o raporda Türkiye net bir şekilde uluslararası hukuku çiğnemekle itham ediliyor.

HEPSİNİN GÖZÜ BİR YANDAN DA LİBYA’NIN 300 MİLYAR DOLARINDA
Libya’nın bu denli dünya gündemine oturmasında Doğu Akdeniz’deki stratejik konumunun payı büyük.

Ancak bir şey daha var.
O da Libya’nın 300 milyar doları.
Evet Libya’nın tam 300 milyar dolar nakit parası var.
Ama bu para Libya’da değil.

40 milyar doları ABD’de, geri kalanın büyük kısmı çeşitli Avrupa ülkelerinde tutuluyor.
BM kurallarına göre Libya ulusal mutabakat yönetimi yurt dışındaki 300 milyar dolarından tek centi bile Libya’ya getiremiyor.

Fakat başka ülkelere transfer etmesinin önü açık.
ABD Başkanı için bu para önemli.
BM kuralları gereği Libya’ya silah satılamıyor ama Trump Libyalılara uçak satabilir.

Bu durum paranın diğer kısmının bulunduğu Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri için de geçerli.
O nedenle Batı, Libya ulusal mutabakat yönetimine karşı tutum alırken, iki kere düşünüyor.

Bir kez darbe girişiminde bulunuldu, başarısız olundu.
Bunun sonucunda Libya, Türkiye ile anlaştı.

Bir kez daha benzer saldırı olur ve aynı başarısızlıkla neticelenirse bu kez o 300 milyar dolar da ellerinin altından kayabilir.

BM kuralları Libya ulusal mutabakat yönetiminin 300 milyar doları, Libya’ya sokmasına yasak getirmiş ama para bir başka ülkeden Türkiye’ye transfer edebilir, resmi yoldan bunun önü açık.