Skandal plan sonrası ne olacak?
- GİRİŞ30.01.2020 08:48
- GÜNCELLEME31.01.2020 09:53
Sözde barış planının Filistin adına kabul edilebilecek hiçbir yanı yok. Peki reddedilmesi halinde ne olacak? ABD Başkanı Trump’ın 3 yıldır İsrail Başbakanı Netanyahu ile yürüttüğü süreç nereye evrilecek?
Planın uygulanması için Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas’ın onayı şart.
Abbas “Kudüs satılık değildir” dedi.
Tavrı çok net.
Planın vitrinindeki isimler ABD Başkanı Trump’la, İsrail Başbakanı Netanyahu’ydu.
Ama arkalarında BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman gibi ülkeler de var.
Cumartesi günü darbeci Sisi’nin kontrolündeki Arap Birliği bu konuyu görüşmek üzere toplanacak.
Bu toplantıda Abbas’a “kabul et” baskısı yapacaklardır.
Abbas ne kadar direnebilir, tartışılır.
Gerek yaşı gerek sağlık sorunları hesaba katıldığında hayatının en onurlu davranışı olarak “Kudüs’ü sattırmayan Filistin lideri” olarak kayıtlara geçebilir.
Diyelim ki baskıyla kabul ettirildi.
Ama şartlar bununla sınırlı değil.
Ramallah evet dese de Gazze dimdik duracaktır.
Kudüs ve Batı Şeria sokakları da öyle.
Plan 180 sayfa, onlarca madde var, hepsi Filistin’in aleyhinde.
Ama biri var ki, hepsini kapsıyor.
Filistinli grupların silah bırakması ve direnişin son bulması.
İsrail, Kudüs’ü işgal etmenin, ev yıkmanın, Filistinli öldürmenin, Batı Şeria’ya Yahudiler için binalar dikmenin yolunu her zaman bulabiliyor.
Çözemediği tek mesele var, o da Gazze’deki direniş.
2006’dan bu yana saldırıyorlar ama hiç birinde kesin çözüm bulamadılar.
Ne kadar Filistinli katlederlerse etsinler, Gazze’den atılan bir roketin havada imha edilirken çıkardığı sesle, İsrail sokaklarında yankılanan sirenler, hepsinin kimyasını bozuyor.
Gazze İsrail için hem maddi hem manevi kayıp.
Halkın psikolojisi bozulunca bu yönetime de yansıyor.
Bugün İsrail üçüncü kez seçime gidiyor, siyasi tıkanıklık var.
Bu kaosun başlangıcı 2018 Kasım ayındaki İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırılarına yapılan misillemeydi. Hamas bir gecede 300’den fazla roketi ateşleyince İsrail’de yer yerinden oynamış, “şu Gazze derdini bir türlü çözemedin” diye Netanyahu’ya yüklenilmiş, Liberman’ın istifasıyla koalisyon çatlamış ve erken seçim süreci başlamıştı.
İsrail, sözde barış planında direnişi bitirme hesabı yapıyor.
Bu sayede Kudüs davası, Filistin davası tarihe gömülmüş olacak.
Bugüne kadar hep İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalini konuşurken artık işgal falan kalmayacak, İsrail’in yasallığı resmen kabul edilmiş olacak.
Elbette bu şu an için olacak bir şey değil.
Filistinliler planı reddediyor, reddetmeye devam edecekler.
Peki o zaman ne olacak?
Trump’ın 3 yıldır hazırlık yaptığı, ilmik ilmik işlediği süreç çöpe mi atılacak?
Evet demeyi çok arzu ederdik ama maalesef hayır.
İsrail dünyanın gözü önünde öyle ya da böyle bir barış teklifini ortaya koydu.
Reddedilmesi halinde “ben barış istedim onlar kabul etmedi, benden günah gitti” diyerek, işgal politikalarını olduğu gibi devam ettirecek.
Tabi bunları, uluslararası kamuoyunu susturmak için sahte de olsa bir barış belgesini cebine koymuş olmanın rahatlığıyla yapacak.
Özetle öyle de işgal böyle de işgal.
Bunun tek çözümü var.
Bir kısmı Filistinlilerin ellerinde. Onlar direnecekler.
Ama yetmez.
Asıl olan Türkiye gibi cesaret ortaya koyan ülkelerin sayısının artması.
Ancak o şartla İsrail’e geri adım attırabilir.
Trump’la Netanyahu kafa kafaya verip böyle kararlar alabiliyorlarsa bu BAE, Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkelerin desteğiyle olabiliyor.
Onlar durması gereken yerlerde dursalar, İsrail bu kadar aymazlık yapamazdı.
Sonuçta İsrail geri atmayan bir rejim değil.
Hatırlayın 14 Temmuz 2017’de bir avuç Filistinlinin Aslanlı Kapı önündeki gece gündüz eylemleri, Mescid-i Aksa’nın girişlerine yerleştirilen X-ray cihazlarının kaldırılmasını sağlamıştı.
2018 Ocak ayında da Kudüs’teki Kıyamet Kilisesine yönelik vergilendirme, Hristiyanların kiliseyi turistlere kapatma eylemiyle rafa kaldırılmıştı.
Yani İsrail geri adım atabiliyor.
Yeter ki karşısında bir güç olsun.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol