Salgınla gerçek yüzleri ortaya çıktı
- GİRİŞ20.03.2020 09:31
- GÜNCELLEME24.03.2020 03:29
Salgın Avrupa’da maskeleri düşürdü. Herkes kendi canının derdinde, hasta olana aç olana kimse dönüp bakmaz hale geldi. Dahası yağma olayları başladı, askerler bir çok ülkede sokağa indi.
Avrupa’nın demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ilkeleri daha önce bir çok kez yerle yeksan olmuştu. Özellikle hükümet karşıtı gösterilerde uygulanan polis şiddeti, demokrasi için sokağa çıkanların dövülmesi, hapsedilmesi gibi bir çok olay gördük, son yıllarda.
Bu kez salgın çıktı.
Ve Avrupa’nın bir maskesinin daha düştüğüne tanık oluyoruz.
Mesela, insanlar salgından korunmak için temizlik maddelerine hücum ediyor.
İlk akıllarına gelen temizlik ürünü ise tuvalet kağıdı. Tabi bu da üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir öncelik ama neyse.
Marketlerde tuvalet kağıdı için kavgalar ediliyor, tuvalet kağıdı satın alımına limit konuluyor, polisler tuvalet kağıdı stantlarının önünde nöbet tutuyor.
Kavganın bir adım ötesi yağmaydı.
O da oldu.
İngiltere’nin başkenti Londra’da süpermarketlerde izdiham çıktı.
Herkes gıda ve temizlik ürünlerine hücum ederken yağma olayları patlak verdi.
Marketlerin yanı sıra dükkan ve mağazaların camları kırıldı, içerileri talan edildi.
Avrupa’daki bir çok ülke, bunun olacağının farkındaydı.
O nedenle günler öncesinde asker devreye sokuldu.
Fransa’da 100 bin asker sokağa indi.
Halka sokağa çıkmak kısıtlanırken, insanlar evlerine kapanırken, askerler sokaklarda devriye gezmeye başladı.
Ve Avrupalı tarafından bu hiç mi hiç garipsenmedi.
Çünkü işin sonunu biliyorlardı.
Salgınla oluşan panik, sokaklarda yağmayı beraberinde getirecekti.
Bu onların tarihinde olan bir şeydi.
Evvelki salgın dönemlerinde bu hep böyle olmuştu, yağmacılar ortaya çıkmıştı.
Bunun için sokakta asker şarttı.
Fransa’yla birlikte İsviçre, İspanya ve İngiltere’de de askerler şehirlerde boy göstermeye başladı.
Salgın yağmacılarına karşı ordu, görev aldı.
Avrupalının düşen bir diğer maskesine gelince, o da insanlık.
Özellikle İtalya’da düşenin imdadına kimse gitmedi, feryadını kimse duymadı.
İtalya, koronavirüs nedeniyle kırım kırım kıvranırken, üyesi olduğu AB’nin diğer ülkelerinden yardım istedi, kimse oralı bile olmadı.
AB ülkeleri, İtalya’yı yalnız bıraktı, “ne halin varsa gör” dedi.
İtalyanlar, diğer Avrupa ülkelerinin kendine bunu yaptığını görünce, ne yaptı, biliyor musunuz?
“Ne halin varsa gör” yöntemini kendi içlerinde uygulamaya başladı.
Hastanelere kaldırılan yaşlılar ölüme terk edildi, “bu, ne de olsa ölecek” denilerek, kimse o yaşlı hastalara merhamet etmedi, ilgi göstermedi.
Çünkü onlara göre bu, boşuna vakit harcamak ve masraf demekti.
İşte bir salgın, kısa sürede kimin aslında ne mal olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
“Bir kez daha” diyorum çünkü biz zaten onların böyle olduğunu biliyorduk, daha önceleri bunları bir çok kez yapmışlardı ama her defasında bizlere bunu unutturmaya çalışıyorlar, insanlıktan çıkmış hallerinin üzerini makyajlayıp, bizdeki Batı sevdalılarına servis ediyorlardı.
Umarım bu kez son olur, umarım bu kez tüm bu yaşananlar, hafızalarımıza bir daha silinmemek üzere kazınır.
Bir daha da Avrupalının aslında ne olduğunu hatırlamak zorunda kalmayız.
Yorumlar4