Erdoğan o çağrıyı ilk duyduğu an neden reddetmişti, bir hatırlayın
- GİRİŞ13.05.2020 09:08
- GÜNCELLEME14.05.2020 09:03
2013 Gezi olayları, HDP-CHP’lilerin sokak çağrısıyla başlamıştı.
Sokakta şiddetle darbeye girişilmişti.
Şiddet sürerken, oradaki vandallığa karşı duran halk ne diye slogan atmıştı, Erdoğan’a: “yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” demişti.
Bir kez dendi sadece, çünkü Erdoğan o sloganı daha ilk duyduğu an, reddetti, “hayır” dedi.
“Taksim’de Vandallar var, teröristler var, saldırganlar var, o halde biz de gidelim onlara karşılık verelim” diyen halkı, çok net şekilde, durdurmuştu, Erdoğan.
15 Temmuz gecesi halka “sokağa çıkın” çağrısı yapan Erdoğan, 7 Haziran 2013’de Atatürk havalimanında toplanan on binlerce kişinin Taksim’e gidip, Gezi olaylarını bastırmak için istedikleri izne “asla olmaz” diyordu.
Neden?
Çünkü 15 Temmuz’daki girişim, halk sokağa çıkmasaydı, engellenemez ve 16’sında bu ülkede iç savaş başlardı.
2013’deki Gezi’de ise tam tersi.
Erdoğan o kitleyi durdurmasa Taksim merkezli, iç savaş çıkardı, Türkiye’de.
Sokak ve şiddet çağrılarıyla devam edelim.
2014’te Ayn el Arap ya da Kobani bahanesiyle HDP’lilerin başlattığı kanlı olaylar. 53 kişi can verdi sonra terör saldırıları ardından da çukur saldırıları başladı.
26 Mayıs 2016’da bu kez CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu o çağrıyı yaptı.
Hedefi başkanlık sistemiydi.
“Bunu kurmaya kalkarsanız, kan dökmeniz lazım çünkü biz sokaklara çıkacağız, buna itiraz edeceğiz” dedi.
Kimse Kılıçdaroğlu’nun lafına uyup, sokağa falan dökülmedi.
Ama o açıklamadan tam 50 gün sonra 15 Temmuz’da Türkiye’de kanlı bir darbe girişimi oldu.
12 Aralık 2018’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sokağa çıkmayan işçi, işçi değildir" dedi.
Aynı gün FOX TV sunucusu Fatih Portakal, o günlerde devam etmekte olan sarı yelek eylemlerini hatırlatıp, “hadi bakalım barışçıl bir eylemle zamları, doğalgaz zamlarını protesto edelim” dedi.
20 Aralık 2018’de HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Fatih Portakal’ın provokasyonuna destek verdi, ‘sokak çağrısını’ Meclis kürsüsünden tekrarladı.
2019’a gelindiğinde bu kez terör örgütleriyle işbirliklerinden dolayı görevlerinden alınan HDP’li belediye başkanları için PKK’dan “sokak çağrısı” geldi. PKK elebaşlarından Karayılan, bölge halkının sokağa dökülüp, kaos çıkarmasını istedi.
Sokak diyorlar, kan diyorlar, şiddet diyorlar bir de ek olarak üstü kapalı şekilde “iç savaş” diyorlar.
Nereden çıktı, demeyin?
Koronavirüs salgının başladığı Aralık ayından itibaren aslında bir çok ülkede gizli ajandalarda bu var, iç savaş.
Salgın ABD’de görülmeden önce ne görmüştük, silah mağazalarının önünde kuyruğa giren Amerikalıları.
Çünkü gizli ajanda da şunlar yazıyordu: “Pandemi dünyayı saracak, ekonomiler yıkılacak, kıtlık baş gösterecek, yağma olayları başlayacak, iç savaşlar çıkacak”.
Türkiye için de bu senaryo geçerliydi.
O yüzden ekonomiye vurdular, hala da saldırmaya devam ediyorlar.
Türkiye sağlık sistemini korudu, diğer ülkelere göre virüsün belini kırdı, ekonomiyi de mümkün mertebe korumaya çalıştı.
Sokak ve şiddet çağrıları hala yapılıyor, hala seslendiriliyor.
Hem de sadece CHP’liler, HDP’liler, PKK’lılar falan değil.
Mesela en son kim yaptı biliyor musunuz?
Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Buchwalter Bertrand.
Evet yanlış duymadınız, Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu, 2 Mayıs günü tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “kimseye eyvallahımız yok” diye şiddet çağrısı yapanlara yönelik tepki gösterdikten sadece 20 dakika sonra sosyal medya hesabından bir twit attı.
Fransız ihtilalinin sembolü olan resmi, “halka yol gösteren özgürlük” notuyla paylaştı.
Ne Fransız ihtilalinin, ne o tabloyla ilgili her hangi bir tarihin; yıldönümü, anması, vs olmamasına rağmen durduk yere, sokaklara dökülen insanların tasvir edildiği görseli paylaşıp, “ihtilal” mesajı verdi.
Libya’da fazlasıyla ayaklarına bastığımız Fransızların başkonsolosu, Türkiye’de sokak ve şiddet üzerinden çağrıda bulunuyor, şaşırmamak lazım.
Çünkü sokak, şiddet, kaos gibi kavramlar Türkiye karşıtı kimse varsa herkesin ortak davası olmuş durumda.
Şunu unutmayalım.
Bir daha 15 Temmuz gibi bir şeyle karşılaşırsak, sokağa yine iner, çıplak elle direniriz.
Ama Gezi’deki gibi sokak tuzağına asla düşmeyiz.
Başımızda halkına ne zaman “çıkın” ne zaman “durun” diyeceğini bilen bir lider var.
Kaldı ki bu salgın günlerinde genelde evdeyiz ve Cumhurbaşkanının tavsiyelerine uyuyoruz.
O nedenle kimse, “sokak” diyenlere de “sokağa çıkanlara şunu yaparız” diyenlere de teşne olmasın.
Yorumlar2