Fotoğraftaki kişinin adı Zahit Gül. Suudi sermayesi İngiliz markasıyla Türkiye’de kurulan ve Türkiye düşmanlığı yapan Independent Türkçe adlı tetikçi yayın organının başındaki kişi.
Sitenin genel yayın yönetmeni olan Nevzat Çiçek’in de üstündeki isim.
Geçtiğimiz günlerde bu şahıs, BAE-Suudi yayın organı olan El Arabiya televizyonuna bağlandı.
30 saniye içinde dünya kadar yalan söyledi.

“Türkiye’de hükümet tehditkar davranıyor” dedi.
“Korona vakaları, ölü sayısı, ekonomik veriler gibi rakamlarla ilgili konuşanların sonu hapis oluyor” dedi.
“300’den fazla kişi tutuklandı” dedi.

Evet Türkiye’deki bu şahıs, Suudi sermayesiyle İngiliz markasına uşaklık etmesi yetmiyormuş gibi daha da fazlasını yapıp, İstanbul’da oturduğu evinden, birinci sınıf Türkiye ve Müslüman düşmanı olan ağababalarının bir diğer televizyonu El Arabiya’ya bağlanıyor ve orada Türkiye’yi itibarsızlaştırmaya yönelik palavralarına devam ediyor.

Yani gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor.
“Türkiye’de koronadan daha fazla kişi ölmüş ama söylenmiyor çünkü yasak, ekonomi daha betermiş ama söyleyen olursa hapse atılıyor, 300 kişi bu yüzden hapsi boylamış” palavrasıyla, daha nice yalan haberlere referans oluyor.

Zahit Gül denen bu şahsa palavracı demek biraz hafif kalır.
Bu zat, resmen tetikçilik yapıyor.
Türkiye’nin salgınla mücadelesini kötülemek için uydurduğu bir yalanı, Türkiye düşmanlarının önüne atıyor.
Onun başında olduğu Independent neler yapmaz, gerisini siz hesap edin.

Şu an askerimiz Libya’da.
BAE’nin desteklediği darbecilerle mücadele ediyoruz.
Libya’da bize saldırmaya kalkan bu darbecilerin patronları, Türkiye’de internet sitesi açıp, televizyon ofisi kurup, “gazeteci” diye yutturdukları bu tipleri de başlarına getirip, kara propagandalarını burnumuzun dibinde sürdürüyor.

Independent Türkçe’nin internet sitesi geçen ay, mahkeme kararıyla kapatılmıştı. İsimlerindeki birkaç harfin yerini değiştirip, yayınlarına yani daha doğrusu algı operasyonlarına devam ediyorlar.

El Arabiya ise daha vahim. İstanbul’da ofisleri var, temsilcileri var.
Bir ara yasak gelir gibi olmuştu meğer olmamış.
Hala İstanbul’da ne kadar terörle iltisaklı tip varsa onların ayaklarına kadar gidip, Türkiye karşıtı demeçler almaya çalışıyorlar.

Bu palavracı tetikçilerin ülkelerinde demokrasi falan yok.
Basın özgürlüğü diye bir kavram hiç yok.
Eğer onların kurallarına uymazsan direk kellen gidiyor.
Cemal Kaşıkçı örneği ortada, maalesef.
Bunlar kendi memleketlerinde yapamadıklarını gelip benim memleketimde, benim ülkemi karalamak suretiyle yapıyorlar.
Bu ne cüret?

Kimse “hedef gösteriliyor” falan demeye kalkmasın.
Bu palavracı tetikçilerin, İstanbul merkezli algı operasyonlarına tepki göstermenin basın özgürlüğüyle, demokrasiyle falan zerre kadar ilgisi, alakası yoktur, olamazdır da.
Bunun net tanımı, ulusal güvenlik meselesidir.