Putin'in sinsi planı
- GİRİŞ11.08.2020 09:32
- GÜNCELLEME12.08.2020 09:21
Belarus’ta ne olup bitiyor, daha iyi anlayabilmek için Rus RT haber sitesini takip etmekte fayda var.
Russia Today adlı haber kanalı ve sitesinde yayınlanan her haber, verilen her mesaj, Putin’e aittir, diyebiliriz.
Belarus’ta bir seçim oldu, beklenildiği gibi Lukaşenko kazandı ve ortalık karıştı.
Peki Putin yanlısı RT, Belarus’taki olayları nasıl gördü?
Tutuklanan binlerce kişi, seçim sonucuna itiraz edenlere yönelik polis şiddeti, göstericilerin üzerine sürülen polis kamyonları ve daha bir sürü detay vardı.
RT hiç birini es geçmedi, en tepeden, en görünür yerlerden düzinelerce Belarus haberi yaptı.
Normalde Rus medyası, kendi kontrollerindeki bir ülkede yaşanan polis şiddetine asla değinmez, bu tarz ülkelerde protesto olursa, protestocuları terörist diye tanımlardı.
Belarus’ta öyle davranmadılar, aksine Batı medyası Lukaşenko’yu nasıl suçluyor, Lukaşenko karşıtlarına nasıl duyar kasıyorsa, aynı dili kullandılar.
Batı’nın Belarus’a ilgisini çok net anlayabiliriz. Rusya bağımlılığından koparıp, kendi yanlarına çekmek istiyorlar.
Tıpkı daha önce Ukrayna’da olduğu gibi.
Peki Putin ve Rusya’nın, Belarus’a bakışı nasıl?
Aslında bakıldığında Belarus demek Rusya demek, Lukaşenko demek Putin demekti.
Lukaşenko ile Putin, bir istatistiğe göre dünyanın birbirleriyle en çok görüşen liderleri olmuşlardı.
O halde Rusya, neden bu seçimde Lukaşenko’ya mesafeli davranıyor?
1 Şubat 2020’de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Minsk’i ziyaret etti ve Lukaşenko’yla bir araya geldi.
Belarus, Rusya’ya tabi olan bir ülke.
Rusya ise özellikle enerji konusunda kendisine muhtaç olan Belarus’u tabiri caizse sömürüyor, en yüksek fiyattan doğalgaz ve petrol satıyor.
Pompeo o ziyaretinde işte bu duruma dikkat çekti, Lukaşenko’ya daha ucuz enerji teklif etti. Hatta hediye olarak birkaç tanker yakıt verebileceklerini söyledi.
ABD’nin Belarus’a yönelik tavrı, Putin’in hiç hoşuna gitmedi.
Üstüne üstlük Putin’in, Lukaşenko’ya yönelik şüphelerini de arttırdı.
Belarus’taki seçimden günlerce önce Minsk’te yakalanan Rus Wagnerlerin sırrı da burada.
Putin, Lukaşenko’ya “artık sana güvenmiyorum” mesajı vererek, paralı militanlarını, Belarus’a göndermişti.
Putin’in niyeti iyice ortaya çıktı.
Belarus’a güvenmiyor, Belarus-Rusya ittifakıyla yetinmiyor, Belarus’u tamamen kendi sınırlarına katmak istiyordu.
Putin’i bu düşünceye iten sebepler hiç kuşkusuz Lukaşenko’nun Batı ile flörtü ve Rusya’ya karşı “seninle aram çok iyi ama başkalarıyla da görüşebilirim ne de olsa ben bağımsız bir ülkeyim” mesajıydı.
Putin bunun acısını 2014’te Ukrayna’da yaşadı.
Kiev’de Batı destekli yönetim değişikliğiyle Putin yanlısı Victor Yanukoviç devrildi.
Ukrayna’nın yönetimi AB ve NATO yanlısı oldu.
Rusya oradaki hamleyi, Kırım ve Donetsk’i ilhak ederek kendine çevirmek durumunda kaldı.
Tabi bunun için ekstra maliyet ve enerji harcadı, yeni ambargolara da hedef oldu.
Ukrayna’nın kuzeyindeki Belarus’ta da benzer bir ihtimali gören Putin, Belarus konusunda daha erken davranıyor.
Amacı Lukaşenko’nun gitmesi değil, giderse yerine AB-ABD ekseninde birileri gelecek.
Amacı Lukaşenko’yu zayıflatıp, kendisine iyice muhtaç hale getirmek.
Batı için Lukaşenko bir diktatör.
Şu an Batı ile aynı dili kullanıp, Lukaşenko’ya mesafeli davranan Putin, Belarus liderinin bu süreçte Batı karşısında hiçbir albenisi olmayan biri haline gelmesini sağlayıp, bir nevi terbiye ederek, yüzde yüz kendi kontrolüne almayı hedefliyor.
Biraz daha uzun vadede Putin’in aklından geçen Belarus’u, bir Dağıstan ya da Çeçenistan yapabilmek yani yarı özerklikle Rusya Federasyonuna bağlamak.
Putin’in siyasi zihin dünyası böyle.
Suriye’de Esed’i, Libya’da Hafter’i birer Rus valisi gibi gören Putin, Lukaşenko’yu da Rusya’nın Belarus valisi yapmaya niyetleniyor.
Yorumlar3