Amerikalılar bu kez Amerika'ya mı demokrasi getiriyor?
- GİRİŞ26.08.2020 08:24
- GÜNCELLEME26.08.2020 08:43
20 Ağustos’ta ABD eski Başkanı Obama, Trump hakkında konuştu, Trump’ı Amerikan demokrasisini erozyona uğratmakla suçladı, Amerikan halkına seslenip, Trump’ı değil Joe Biden’ı seçmeleri gerektiğini söyledi ve “demokrasinizi elinizden almalarına izin vermeyin” dedi.
Obama Trump’a yönelik benzer suçlamaları daha önce de dile getirmiş, 2018’de “Trump demokrasi için bir tehdittir” demişti.
Son sözleri ise Amerikan medyasında çok daha geniş yankı uyandırdı.
Neredeyse tüm yayın organlarında Kasım ayındaki seçime gidilirken Obama’nın, demokrasi elden gidiyor, uyarısı yaptığı vurgulandı.
1 gün sonra, 21 Ağustos’ta Obama gibi eski demokrat başkanlardan olan Jimmy Carter’a ait olan Carter Enstitüsünden bir açıklama geldi.
Carter Enstitüsü, yıllardır Amerikalıların “burada demokrasi yok” dediği ülkelerin seçimlerine gözlemciler gönderir. O ülkelerdeki seçimler şeffaf mı değil mi, diye not verir.
İşte bu enstitü, bu defa, 3 Kasım’daki ABD başkanlık seçimini gözleyeceklerini açıkladı.
Yani Amerikalılar, ilk defa kendi seçimlerine gözlemci gönderecekler, bu duyuruldu.
Carter’ın gerekçesi ise basitti.
ABD seçimi şeffaf olmalıydı.
Obama’nın ikaz ettiği üzere ise 3 Kasım seçimi, başı boş bırakılırsa, şeffaflıktan uzak olacak, demokrasiyi tamamen bitirecek sonuçlara gebe olacaktı.
Bu nedenle böyle bir müdahale zaruriydi.
Carter enstitüsünün bu kararından bir gün sonra ise 22 Ağustos’ta Trump’ın 84 yaşındaki ablası Maryanne Trump Barry’ın ses kayıtları ortaya çıktı.
İlk kez Washington Post’ta yayınlanan kayıtta, abla Trump, ABD Başkanı hakkında geçen ay ağır eleştiriler içeren kitap yazan yeğeniyle telefonda konuşuyor ve erkek kardeşi Trump’ın yalancı olduğunu söylüyordu.
Bu kaydın yayınlanmasından bir gün sonra, 23 Ağustos’ta Wisconsin’de siyahi bir kişi, beyaz polisler tarafından sırtından vurularak, ağır yaralandı.
Geçen hafta Loussiana’da da beyaz polis silahla vurup siyahi bir şüpheliyi öldürmüştü.
O polis katliamının görüntüleri de, Wisconsin’deki polis şiddetiyle aynı gün, medyada yayınlandı.
Ortalık yeniden karıştı, ülkede ikinci George Flyod alarmı verildi.
Seçim tarihi yaklaştıkça Trump’a yönelik baskılar da artıyor.
Hem rakibi demokratlardan hem ailesinden hem de sokaktan gelen ağır tepkiler var.
Bir kısım Amerikalılar, Trump’tan kurtulmak için kendi ülkelerine demokrasi getirme vaadinde bile bulunur hale geldi.
Peki ya kurtulamazlarsa?
Bu sorunun yanıtı salgın teorileriyle de ün yapan, Bill Gates’ten geldi. Gates, “Trump seçimi kaybeder, Biden ABD başkanı olursa bile işler yoluna konulmayacak” dedi.
Biden kazanırsa ne olacak sorusunun yanıtına gelince.
Ulusalcı Trump’ın küreselci demokratlara karşı seçimi kaybetmesi halinde, bu kez uzunca bir süredir ortalarda görünmeyen Trump destekçisi olan sağ görüşlü, muhafazakar kesim, sokağa dökülecek.
Anlaşılan ABD’de seçim sonrasında da, tıpkı seçik öncesi olduğu gibi tansiyon hep zirvede olacak.
Yorumlar1