ABD ile artık yeni bir sorunumuz daha var
- GİRİŞ05.02.2021 10:16
- GÜNCELLEME05.02.2021 21:49
PKK-PYD, FETÖ, S400, F35, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Kafkasya, Suriye, Irak derken ABD ile Türkiye arasında bir de LGBT adlı yeni bir kriz başlığı oluşturuldu.
Boğaziçi üniversitesinde rektör atamasıyla başlayan mesele birden LGBT kampanyasına dönüştürüldü.
Artık varsa yoksa LGBT.
LGBT meselesini, sokak hareketlerinin en tepesine oturttular.
ABD dışişleri bakanlığı sözcüsü bogaziçi eylemlerine reaksiyon gösterirken, “anti LGBT söylemini güçlü şekilde kınıyoruz” dedi. Arkasından BM’den de LGBT vurgulu tepki açıklaması geldi.
Hangi anti LGBT söyleminden bahsediyorsunuz. Böyle bir şey mümkün mü, kastettiğiniz twitter’da sarf edilen bir cümleyse zaten twitter anında gereken müdahaleyi yapıp, sansürü uyguluyor, bir daha yaparsan hesabı komple kapatabiliyor. O halde sorun ne, derdiniz ne?
Sanki Türkiye’de devlet, LGBT’ye saldırıyormuş gibi bir hava estiriyorlar.
Oysa konu rektör atamasıyla başladı.
Sonra işin içerisine Kabe’ye hakaret eden LGBT saldırısı iliştirildi.
Bu açık bir provokasyondu.
Ona rağmen devletin LGBT konusunda sert bir tavrı olmadı.
Fakat LGBT’ye yan bile bakmak yasak, hakkında şöyledir, böyledir, demek yasak.
LGBT’yi eleştirmek, LGBT’ye karşı çıkmak yasak.
LGBT, bizim değerlerimize, dinimize her türlü saldırıyı yapabilir. Bu bir düşünce özgürlüğüdür.
Ancak bizler LGBT hakkında olumsuz konuşamayız çünkü bunu yapmak özgürlüğe aykırıdır.
Konuyu buraya kadar getirdiler.
LGBT’ye limiti olmayan bir dokunulmazlık, sınırsız özgürlük veriyorlar, bunu dayatıyorlar, itiraz halinde hemen saldırıya geçiyorlar.
Oysa Türkiye’de cinsel tercih konusu özel bir durumdur.
Kimse kimseye karışmaz.
Bunu reddedenler, “ne yaparsan yap ama bana bulaşma” derler, ulu orta olmasın isterler.
“Ben seni tasvip etmiyorum ama senin için de asla tehdit değilim” noktasında bir yaklaşım vardır.
Oysa karşı taraf alenilik istiyor, “ulu orta yapayım” diyor, “sen de buna alış” diyor, “sen bana yan bakamazsın ama ben senin bütün değerlerine küfrederim” diyor.
Mesele bıçak sırtı bir mesele.
Yıllardır var olan, kabul edilmiş ve sorunsuz bir meseleyken, küresel bir sorun haline getirilip, dayatılıyor.
Papa buna cevaz veriyor, ABD Başkanı bunların nikahlarını kıyıyor, kabinesine bakan, bakan yardımcısı yapıyor. Kimseyi ilgilendirmez. Papa’nın dini kendine, ABD başkanının tercihleri kendine.
“Sen yapıyorsun diye niye benden de aynısını yapmamı istiyorsun, ben sana karışıyor muyum, o halde sen de bana karışma, ne halt edersen et”.
Ancak yakayı burada bırakmıyorlar. İlla dayatma yapıyorlar.
Aksi halde LGBT gibi dine saldırıdan çekinmeyen örgütsel yapı üzerinden toplum dinamiklerini sarsabilecek potansiyelde provokasyon tehdidi savuruyorlar. Yani LGBT’yi bir silah gibi kullanmaya kalkıyorlar.
Durum çok ciddi.
Bu LGBT konusunu özellikle 2015’ten sonra ilmik ilmik işlediler, her toplumsal meselede bunları gözümüze gözümüze sokar şekilde, en tepeye oturtup, her defasında da inşa ettikleri problemin üzerine yeni bir tuğla koydular.
Boğaziçi meselesinde de öğrenci adıyla teröristleri sokağa salıp, olayı birkaç gün içinde LGBT boyutuna dönüştürdüler. Belli ki bu işte, o problemli inşaata yeni tuğlalar dikecekler.
ABD’nin yeni yönetimi buna çanak tutuyor. Çünkü onları orada destekleyen küresel zihniyet, LGBT konusunda ısrarlı. Bunu bütün dünyaya dayatıyorlar.
Kabul etmezsen, bunlar üzerinden dini değerlere saldırtıp, “seni provoke edip, ortalığı karıştırırım” tehdidi savuruyorlar.
ABD ile bir sürü kriz başlığımız vardı.
2016’dan beri hepsiyle tek tek mücadele ettik, ediyoruz da.
Belli ki bundan böyle artık onların başımıza musallat etmekte kararlı olduğu LGBT konusu da yeni bir kriz başlığı olacak.
Yorumlar3