Taliban'ı tehdit olarak algılamaya başladılar
- GİRİŞ11.09.2021 08:59
- GÜNCELLEME13.09.2021 09:46
Kabil ele geçirilmeden önce Taliban’ın eski düşmanları pozisyon almaya başlamışlardı. Onların başında Rusya ve İran geliyordu.
İki ülke de Taliban heyetini başkentlerinde ağırladı.
Rusya ve İran için zorunlu bir durum da sayılabilirdi, Taliban’la görüşmek.
Rusya görüşmekle kalmadı.
Tacikistan ve Özbekistan’ın Afganistan sınırlarına asker yığdı, geniş çaplı tatbikatlar yaptı.
Afganistan’la sınır komşusu olmamanın hesabını da yapan Rusya, önlemlerini alıp, Taliban’la da mümkün mertebe ilişkilerini açık tutarak, yarın ne olacağını bekliyor.
İran da aynı stratejiyle başladı.
Onlar da Taliban’la Tahran’da görüştüler.
Ancak gelinen noktada İran, Taliban’ı ve Taliban’la birlikte Pakistan’ı tehdit olarak algılamaya başladı bile.
İran ile Rusya’nın Taliban’a bakış açıları aynı.
Rusya’nın Afganistan’a sınırı yok, İran’ın ise var. Hem Afganistan’ı hem de Taliban’ın en önemli ortağı Pakistan’ın sınır komşusu, İran.
Bu nedenle Rusya için şu an açık olmayan tehdit algısı İran için mevcut.
Özellikle Pençsir’de yaşananlar İran’ın bir hayli canını sıktı.
Taliban’la direnişçiler arasındaki çatışmaya Pakistan’ın hava desteğiyle Taliban lehinde müdahil olmasına İran tepki gösterdi.
Pençsir’deki direnişin lideri Ahmet Mesut’un İran’la yakın ilişkileri var.
Bunu katıldığı bir televizyon yayınında dile getirdi.
Babası Şah Mesut’un, ABD tarafından öldürülen İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile olan gönül bağını anlattı. Süleymani’den şehit diye bahsetti.
İran için Taliban’la birlikte Taliban’a destek veren Pakistan’ın sahnede olması, tedirgin edici bir durum.
Kaldı ki Pençsir’deki İran yanlısı grupların direnişinin şu an için sonlanması, üzerine bir de Taliban’ın yeni hükümetinde Şiilerin temsil edilmemesi, İran’ın sesinin biraz daha yüksek çıkmasına yol açtı.
Afganistan içerisinde önemli ölçüde İran etki alanı mevcut.
Ama bu alanlar, Taliban’la eşit şartlarda değil, Taliban daha güçlü konumda.
Her ne kadar aşura anma törenlerinde Afgan şiilere izin verilse de o törenler, Taliban’ın çizdiği güvenlik çemberinde gerçekleştirildi.
Yani Taliban, “benim belirlediğim ölçüde anma töreni yapabilirsiniz” dedi.
İran’da yeni bir yönetim var. Yönetim kademesi resmi olarak Taliban’ı veya Pakistan’ı sert dille eleştirmiyor.
İran, şu an atacağı agresif bir adımın başına daha büyük dertler açabileceğinin farkında.
İran’ın elinde Afgan Şiiler kozu var, dedik.
Taliban’ın olmadığı yıllarda Kasım Süleymani ve İsmail Kani gibi aktörler, Afganistan’dan getirdikleri Şiilerden milis güçler kurup, onları Suriye’de savaşa soktu.
Fatimiye Tugayları onların başında geliyor.
Bu İran için bir koz.
Ancak şu an için böyle bir kozu kullanmak söz konusu olamaz.
Çünkü İran beklemeyi tercih edecek, görünüyor.
İRAM iç politikalar koordinatörü Mehmet Koç, Afganistan’ın İran için Suriye, Irak veya Yemen olmadığını vurguluyor. İranlıların bu gerçeğin farkında olduklarına dikkat çekiyor.
O nedenle Taliban’a karşı herhangi bir müdahale seçeneğinin aslı düşünülmediğini söylüyor.
Böyle saldırgan bir hamlenin, İran’a ağır faturalar çıkartacağını belirtiyor.
Taliban’la birlikte Katar önemli bir üs haline geldi.
Hem ABD hem İngiltere hem de diğer ülkeler için.
Bu ülkeler, Katar’ı Taliban’la diyalog noktasında elverişli bir merkez olarak görüyor.
Katar’ın Kabil havalimanındaki faaliyetleri de Taliban üzerindeki etkisinin artacağına işaret ediyor.
İran bunun farkında.
Taliban ve Pakistan’la muhtemel sorunlarını Katar’la görüşüyor.
Katar Dışişleri Bakanı Abdurrahman el Sani, peş peşe İran, Pakistan ve Afganistan’a gitti.
İran-Pakistan-Afganistan üçgenindeki denklem bir süre daha Katar üzerinden yapılan istişarelerle yönetileceğe benziyor.
Buradan ciddi bir kriz çıkar mı?
Çıkması muhtemel.
Ama bunu başlatan İran olmayacaktır.
Fakat İran’ın Afganistan’daki etki unsurlarını iyi takip etmekte fayda var.
Mesela dikkatlerden kaçtı ama Pençsir’deki direnişçilere yönelik Pakistan’ın hava saldırısı gerçekleştirmesinin ardından Taliban karşıtı olan ve Pençsir’deki direnişi destekleyen kitleler, iki gün boyunca Kabil sokaklarında “Pakistan’a ölüm” sloganları attı.
Belki çok büyük kalabalıklar değildi, onlar.
Ama küçük gruplar da olsa, o ses 2 gün boyunca yükseldi.
Kabil sokaklarında onlar gibi çok sayıda ses var.
O sesleri çok ama çok iyi duyup, analiz etmek gerek.
Yorumlar1