Putin'le konuşacak çok kritik başlıklar var
- GİRİŞ22.09.2021 08:35
- GÜNCELLEME23.09.2021 09:10
Erdoğan-Putin zirvesi, ufukta göründü. Bu ay sonu ya da en geç Ekim başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’ya gitmesi bekleniyor. Masada çok ama çok kritik başlıklar var, öyle ki Kremlin bu zirve için “ikili ilişkilerin başlamasından bu yana en kapsamlı gündem” tarifini yaptı.
Suriye’de muhaliflerin iki kalesi vardı, biri Dera diğeri İdlib.
Rusya, rejim, İran Dera’yı aldı. Şimdi sıra İdlib’e geldi.
İdlib’e geniş çaplı bir saldırı başlatılırsa, katliamla birlikte göç akını da olur ve bu da Türkiye’yi zor durumda bırakır.
Rusya şu an için hem İdlib’i bombalıyor hem de Türkiye’yi suçluyor.
İdlib konulu en son mutabakat 5 Mart 2020’de yapılmıştı.
Sahadaki agresifliğe bakınca bunun güncellenmesi şart.
Rusya Devlet Başkanı Putin geçenlerde Beşar Esed’i ağırladı.
Suriye topraklarının yüzde 90’ı Esed’in kontrolünde, dedi.
Putin’in bu hesabına göre geri kalan yüzde 10’luk kısım İdlib.
PKK-PYD işgalindeki Fırat’ın doğusunda yer alan Suriye toprakları ise Putin’e göre Suriye toprağı değil.
Eğer Putin matematiksel bir hata yapmadıysa, Fırat’ın doğusunda terör örgütüne bir özerklik mesajı veriyor. Rusya anayasa çalışmalarında da PKK-PYD’ye bu jesti yapmıştı.
Putin’in o sözlerinin iki gün sonrasında PYD terör örgütünün elebaşı İlham Ahmed adlı kadın terörist, ki bu kadın bir dönem Kandil’de görev yapmış olan azılı bir PKK teröristidir, Moskova’da Rusya Dışişleri Bakan yardımcısı tarafından ağırlandı.
İşin bir de Kafkasya yanı var.
Geçen hafta Türkiye-Azerbaycan-Pakistan üç kardeş adı verilen bir tatbikat yaptı.
Türkiye ile Azerbaycan ordusu ikili olarak ayrı bir tatbikat daha gerçekleştirdi.
Rusya bundan da rahatsız oldu.
O rahatsızlıklarını da Bakü’ye ilettiklerini söyledi, Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova.
Yani 10 günde Türkiye karşıtı 3 hamle yaptı, Ruslar.
Erdoğan-Putin zirvesi öncesi daha masa kurulmadan, Türkiye’ye hem İdlib hem PYD hem de Güney Kafkasya üzerinden parmak sallamış, oldular.
Rusya’yı Türkiye’ye karşı agresif bir atmosfere sokan nedenlere bakalım.
Ukrayna-Türkiye ilişkileri.
Ukrayna’nın NATO konusunda Türkiye’den destek istemesi, Türkiye’nin de buna sözlü olarak olumlu yaklaşması.
Ukrayna’nın Kırım işgalindeki tavrı, Türkiye’nin en başından beri Kırım işgaline olan bakışı.
Türkiye’nin Gürcistan’la olan benzer ilişkileri.
Türkiye’nin Azerbaycan’la olan yakınlığı.
Libya’da Rusya’nın Hafter üzerinden kurduğu denklemin, Türkiye tarafından alt üst edilmesi.
Afganistan’da ABD’nin çekilmesiyle oluşan yeni denklemi Rusya’nın bir tehdit olarak okuması ve bu yeni denklemde Rusya’nın değil Türkiye’nin ağır basıyor, olması.
Tüm bunlar Rusları, Türkiye’ye karşı agresifleştiriyor.
Putin, Türkiye konusunda ne zaman kendisini kötü hissetse, ilk yaptığı iş, İdlib’i karıştırmak oluyor.
Bu süreçte de öyle yaptı.
Putin bunu en son denediğinde İdlib’te 34 askerimiz şehit edilmişti.
Rusya, İdlib’i Türkiye’nin yumuşak karnı olarak görüyor.
Evet öyle.
Ama sadece Türkiye için değil.
İdlib Türkiye için bir yumuşak karınsa, Rusya için de İran için de yumuşak karın.
2020’de İdlib’te 34 askerimizi şehit ettiklerinde, 2000’den fazla Esed rejimi ve İranlı militan ve hatta teröristin leşini serdik, İdlib’te.
Sahada Ruslar yoktu.
İran’ın teröristleriyle, Esed’in militanları vardı, onları öldürdük.
Ruslara ceza kesmeyi ise ihmal etmedik.
Bayraktar SİHA’larımız, Rusların pantsir adlı hava savunma sistemlerini paçavraya çevirdi.
Rusya’nın İdlib üzerinden Rus ruleti oynama ısrarı, Türkiye’ye ağır bedeller ödetebilir.
Ama böyle bir fatura asla tek taraflı olmayacaktır.
Rusya Suriye’de ABD ile bazı yakınlaşmalar içerisine girdi.
PYD ile irtibatlarının artması, bunun somut örneği.
El Kaide terör örgütü konusunda da Rusya ile ABD ortak paydada duruyor.
Ama şu bir gerçek ki, El Kaide’den kendisini sıyıran Heyet Tahrir Şam, ABD için değil Rusya için çok ciddi bir tehdit. Ve o tehdit, İdlib’te Rusların da Esed’in de, İran’ın da, karşısında duruyor.
HTŞ’den bağımsız olarak Suriyeli muhalif grupların tam da bu süreçte Suriye Kurtuluş Cephesi çatısında birleşmeleri ve Türkiye’nin buna destek verdiğini de hesaba katacak olursak, Ruslar zirve öncesi ne mesaj veriyorlarsa, Türkiye’nin de onlara benzer dili kullanarak, “hodri meydan” dediğini görebilmekteyiz.
Zira bu İdilb meselesi artık bir kez daha pansumanla ötelenecek bir yara olmaktan çıktı.
Öyle ya da böyle bir şekilde, tam anlamıyla, çözülmesi gerek.
Yorumlar13