AK Parti'nin siyasal hegemonyası!
- GİRİŞ22.06.2020 10:43
- GÜNCELLEME22.06.2020 10:43
AK Partinin Türk siyasetindeki hegemonyası sadece bu parti açısından değil, muhalefet partileri ve özellikle de o çevrede yar alan siyasetçiler ve aydınlar tarafından üzerinde durulması, düşünülmesi gereken bir konudur.
Bizde muhalefet etmenin kısır bir karalama diline dönüştüğünü, giderek düşmanlık/karşıtlık edebiyatını üreten bu üslubun doğrudan muhalefetin kendisini önemsizleştiren bir algı oluşturduğunu ve siyasi olarak muhalefetin etkisizleşmesine yol açtığını görmek gerekir. Şunu sıkça vurguluyorum: İktidarlar/iktidar partileri her toplumda vardır fakat demokratik toplumlar muhalefet partilerinin katkılarıyla, ortaya koydukları alternatiflerle, eleştirilerle diğerlerinden ayrılırlar; bir anlamda muhalefetin varlığı/etkinliği doğrudan doğruya demokrasinin göstergesidir.
KAPSAYICILIK VE RIZA
Burada asıl üzerinde durmak istediğim mesele demokratik bir toplumda siyasi hegemonyanın kurulması ve bu bağlamda AK Parti’nin kurduğu siyasal hegemonyadır. Demokrasi, aslında farklı siyasal partilerin devlet ve toplum ilişkilerinde hegemonik konum yaratma mücadelesi şeklinde cereyan eden bir siyasal rejimdir. Buradaki hegemonik konum, değişime açık bir ilişki biçimini ifade etmektedir.
Peki hegemonya nasıl inşa edilir? Bu sorunun cevabını kısaca şöyledir: Siyasal hegemonyanın ilk ekseni politik iradeyle ilgilidir. Politik irade derken, belirsiz bir şeyden değil somut olarak ortaya konan siyasi fikirlerden, partinin ideolojik tavrından, bunlara dayalı toplumsal projelerden ve bunların yansıması olan icraat ve pratiklerden bahsedildiğinin altını çizmek gerekir. Hegemonyanın diğer ekseni ise, rıza ile ilgilidir. Hegemonik ilişki bir baskı ya da otoriter ilişki değil, rızaya dayalı ilişki biçimidir; bu bakımdan siyasi partilerin rızaya dayalı bir ilişki kurması onların örgütlü bulundukları toplumsal grupların sınırlarını aşan bir ‘politik etki alanına sahip olmasını’, sivil toplumla daha geniş bir ‘politik duygudaşlık geliştirmesini’ zorunlu kılmaktadır. Bunun için de sivil toplumun farklılıklarını, onların taleplerini karşılayarak, onlarla rıza ilişkisi hegemonyanın mevcudiyetinin şartıdır.
SİYASİ DİL KURMAK
AK Parti’nin 18 Yıllık iktidarına rağmen bugün Türk siyasi hayatındaki hegemonik konumu, partinin ortaya koyduğu politik iradenin kapsayıcılığı ile sürekli yenilik yaratarak bunu sürdürmeyi başarmasıyla, toplumsal değişme süreçleriyle birlikte farklılaşan sivil toplumla, kendi toplumsal temellerini genişletecek bir rıza ilişkisini her düzeyde kurmasıyla açıklanabilir. Burada bu süreçlerin inşa edilmesinde liderin, siyasetçi olarak da devlet adamı olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rolünün tartışılmaz bir yeri olduğu açıktır.
Muhalefet partilerinin bu hegemonik konum karşısında öncelikle meseleyi analiz etmeye ihtiyaçları olduğunu, bunun için de her şeyden önce eleştirel dilin ‘karşı bir hegemonyanın’ kurulmasına katkı yapacak bir biçimde geliştirilmesine önem vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Mevcut karalama dilinin AK Parti hegemonyasının tahkim edilmesine ve rızanın devlet ve icraat üzerinden yenilenmesine yaradığını belirtmek lazımdır.
AKŞAM
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol