Meclis hukukuna sahip çıktı
- GİRİŞ29.06.2020 11:37
- GÜNCELLEME29.06.2020 11:58
Geçtiğimiz hafta Büyük Millet Meclisi çıkarttığı bir yasayla millet iradesine sahip çıkarak, milletin hukukuna saldıran alçaklığın, zorbalığın, vahşetin, katliamın mevzuatını tarihin çöplüğüne atmıştır; yok hükmünde saymıştır. Türkiye, bu demokrasi düşmanlarıyla daha erken hesaplaşabilseydi, eğer MBK cuntasının elemanlarına millet iradesine saldırmanın, müdahale etmenin, darbe yapmanın bedeli daha önce ödetebilseydi; benzerleri yaşanır mıydı!
Bu (!)ünlem sebepsiz değildir, çünkü Türkiye’nin sivil güçleri, demokratları politik bakımdan daha düne kadar devletin içinde örgütlenmiş, dışardan destek alan, ‘iktidar blokunun’ karşısında çok zayıftırlar; ancak uzun iktidarı süresince kapatma da dâhil birçok engelle karşılaşan AK Partinin kararlı bir şekilde gerçekleştirdiği reformlar sayesinde durum değişmiş, tam da ‘bundan sonra darbe ve müdahalelerin yolu kapandı’ denecekken, 15 Temmuz darbe girişiminin meydana gelmesi tesadüf müdür?
TARİH DEĞİŞİMDİR
Kimse, darbelerin bir ‘ihanet mekaniğine’ bağlı olmadığını söyleyemez. FETÖ darbe girişiminin yabancı bir servisin kontrolünde, onların elemanları haline gelmiş olan bir cunta tarafından yapılmaya kalkışıldığını, kendileri de dâhil, kimse inkâr edecek durumda değildir fakat 15 Temmuzdan sonra bu yapıyı tasfiye etmeye yönelmiş devlet siyasetini hala ‘sivil darbe’ diye nitelendirecek bir zihniyetin varlığı, nasıl açıklanacaktır!
Meclisin, 27 Mayısın göstermelik yargı sürecini geçersiz sayması, hukuk dışılığın mevzuatının hukuk evrakı metrukesi içinden çıkarıp atması, millet iradesini temsil edenlerin hukukunu koruması, altmış yıl sonra olsa da, çok önemlidir. Bunun mühim neticeleri vardır: Bunlardan ilki, o mahkeme görüntüsü içinde yer alan sözde yargıç/savcı sıfatıyla işkencelere, cinayete iştirak eden güruhun meclis kararıyla bütün sıfatlarının da iptal edilmiş, gerçek sıfatlarının tescil edilmiş bulunmasıdır. İkincisi, aynı işlemin diğer darbe ve müdahale girişimleri için yapılmasının önünün açılmasıdır. Üçüncüsü ise, bu karara iştirak eden bazı partilerin çelişkilerinin ortaya çıkmasıyla ilgilidir.
MESELE FARKLI
Kuşkusuz CHP’nin yıllar yılı 27 Mayıs ideolojisinin savunucu pozisyonundan uzaklaşması çok önemlidir fakat bu parti yönetiminin hala 27 Mayıs anayasasının kurduğu militarist rejimi ve onun kurumlarını savunmasının Türkiye’nin demokratikleşme sürecini önünde nasıl engel oluşturduğunu görerek, bu sorunları daha farklı bir düşünce platformuna taşıması gerekmektedir.
Türkiye’nin sistem değişiminin bu konuda bir fırsat yarattığı görmezden gelinerek, siyasi bir körlükle, bütünüyle Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden eski düzene dönme ‘projesiyle’ siyaset yapmanın nasıl bir çaresizlik olduğunu anlamak zor mudur? Bu karara oy veren etno/faşizan hareketin mensuplarının çelişkisi ise anlatılacak gibi değil; Analar Diyarbakır’da ‘cinayeti gördük adres belli diyorlar’. Karar verme iradeniz varsa, cinayet örgütüne karşı gidip o anaların elini öpüp, özür dileyin. İnanın önce oy verenler sizi alkışlayacaklardır.
AKŞAM
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol