CHP kendini yenileyemez mi?

  • GİRİŞ03.08.2020 09:15
  • GÜNCELLEME03.08.2020 09:15

CHP bir kurultayı daha geride bıraktı. Yirmi yıllık AK Parti iktidarı süresince etkili bir muhalefet yapamayan bu partinin kurultayından beklenenin Parti Meclisine kimin gireceği veya kimin Genel Başkan Yardımcısı olacağı olmasa gerektir. CHP’nin 37. Olağan Kurultayından sonra sadece bunlar konuşuluyorsa önümüzdeki dönemde de bu partinin iktidar alternatifi olma iddiasında olduğunu söylemek anlamsızdır.

Seçime üç yıllık bir süre varken, bunca senelik Ana Muhalefet Partisinin kurultayından hiçbirşey çıkmıyorsa burada durup düşünmek gerekmez mi? Bu durumdan AK Partinin karlı çıktığını düşünenler olabilir ki bu görüşe katılmıyorum. Demokrasilerde iktidar partilerinin şansı, muhalefetin yetersizliği olamaz; tam tersine gerçek anlamıyla iktidarı murakabe eden, sadece eleştiren değil topluma inandırıcı alternatifler sunan etkin muhalefetin mevcudiyetidir.

MESELE NEDİR?

CHP’nin 37. Kurultayında Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ‘İkinci Yüzyıl Beyannamesi’ açıklayacağı haberi önce bir merak uyandırmıştı fakat açıklana açıklana daha önce de muhtelif vesilelerle benzerleri söylenmiş olan sözlerin bu defa maddeler halinde sıralanmış basmakalıp tekrarı ortaya çıkınca merek edilecek bir durumun olmadığı anlaşılmış oldu.

CHP’nin sorununun Genel Başkan değişikliği olduğunu düşünenlere katılmıyorum; Baykal’ın Genel Başkalığında mevcut olan sorunlar, ondan sonra Kılıçdaroğlu döneminde de devam ediyorsa onun yerine kim seçilirse seçilsin devam edecek demektir. Bu sorunların önemli bir kısmının Baykal öncesinden gelmekte olduğu bilindiğine göre, öncelikle meseleye doğru yaklaşmak, sorunu doğru tanımlamak mecburiyeti vardır. CHP’nin içinde bulunduğu problemi objektif olarak ortaya koymadan, sağlıklı bir tartışma yapmadan aşması mümkün görünmemektedir. Önce bu konunun ‘siyasi bir problem’ olduğunu, siyasi problemi anlamanın yöntemsel gerekliliklerine başvurmadan halledilemeyeceğini kabul etmek lazımdır.

SİYASİ SORUN

Nedir bunlar? Birincisi, siyasi mesele, bir partinin, bir siyaset anlayışının toplumsal yönelimlere, eğilimlere uzak kalmasıyla ortaya çıkabileceği gibi, belli bir tarihsel durum içinde şekillenen siyaset anlayışının dayandığı toplumsal zümrenin, toplumsal grupların sosyal değişmelerin etkisiyle fonksiyon kaybı yaşamasının sonucunda da ortaya çıkabilir. İkinci bir durum, partinin dayandığı dünya görüşü ya da partinin temsil ettiğini söylediği politik anlayış ile toplumsal talepler arasında ‘siyasal mesafenin’ oluştuğu durumlarda partiler açısından siyasal sorun yaşanabilir. Üçüncü mesele, partiler bir geleneğin bir tarihselliğin temsilcisi durumundaysalar o zaman ya söz konusu geleneği çağdaş toplumsal taleplere taşıyacak siyasal proje geliştirmede sorun yaşanmakta ya da o gelenekle aktüel siyasi tutumu arasında tezatlar oluştuğundan bahsedilebilir.

CHP’nin bu problemleri ayrıntılı bir şekilde analiz etmeden, işi reklamcıların diliyle hazırlanmış ‘ikinci yüzyıla çağrı’ yapmaya bırakması, sorunu anlamamakta ısrar etmesi demektir. Bu durumda CHP’nin önünde geriye kalan tek seçenek yine ittifak arayışları olacaktır! Kurban bayramınız mübarek olsun.

AKŞAM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat