CHP ilkelerinin anayasaya dâhil edilmesi
- GİRİŞ04.05.2022 09:27
- GÜNCELLEME04.05.2022 09:27
Cumhuriyet Halk Partisinin sembolü olan 6 ok ve ilkeler, 5 Şubat 1937 yılında Meclis yürütme esaslarına aykırı olarak anayasaya sokulmuştur. Tek partinin keyfi bir icraatı olan bu duruma nedense hiç kimse itiraz etmemiştir. Bunu hatırlattığımızda birçok siyasetçi hâlâ “öküzün trene baktığı” gibi aval aval bakmaktadırlar.
Faşist bir eğitim sisteminin üretimi olan ve baskıcı rejimlere hayranlıkla bakan bu çeşit insanlara sorulması gereken önemli bir husus vardır. “Bir partinin sembolü olan ilkeler neden bütün ülke için bağlayıcılığı olan anayasaya girer ki?”
İşte bazılarının ezberlerini bozmak ve faşistlerin hali pür melalini anlayabilmek için CHP ilkeleri adı verilen ve “6 ok” ile sembolize edilen bu değerlerin ne ifade ettiğini izah etmek gerekiyor. Zira bu ilkeler, 1982 Anayasasının “değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerinden sayılmaktadır.
Cumhuriyetçilik ilkesi, içi en fazla boşaltılmış ve anlamı değiştirilmiş maddedir. Zira CHP’nin tek partili iktidarında sırası ile İkinci Fırka, Türkiye Komünist Partisi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka; kapatılmıştır. Hürriyetin olmazsa olmazı olan çok partili sistem, çeşitli bahanelerle ortadan kaldırılmıştır. Osmanlı döneminde dahi İttihat ve Terakki Partisinden tutun Ahrarlar adı verilen onlarca parti bulunuyor iken; CHP’nin iktidar olduğu dönemde bunlardan hiçbir eser kalmamış çok partili dönem uzun süre yok edilmiştir. Muhalif parti yöneticilerinin birçoğu ya asılarak ya da suikastlarla öldürülmüştür. Kalanlar ise yurtdışına kaçarak hayatlarını kurtarmaya çalışmışlardır. Söz dinleyen çok az siyasetçinin ise hayatları bağışlanmış ve fikirlerini beyan etmeden kenarda oturması öğütlenmiştir.
Din ve devlet işlerinin ayrılması prensibi olan laiklik ise resmi tanımı yapılmadığı için halk üzerinde ağır dini baskıların yapılmasına yol açmıştır. Bu suretle bin yıldır gururla İslam’ın bayraktarlığını yapmış bu kahraman millet; aşağılanarak, ezilmiştir. Öncelikle “Halifelik kurumu” ortadan kaldırılarak İslam alemi başsız bırakılmış ve Batılı devletlerin özellikle de İngiltere’nin en büyük arzusu yerine getirilmiştir. Ezan orijinal şeklinden çıkarılmış, medrese ve tekkeler kapatılmış, harf devrimi yapılarak İslam eserleri okunamaz hale getirilmiştir. Din ve devlet işleri ayrılmamış bilakis dini bütün müesseseler ya kapatılmış ya da kontrol altına alınmıştır.
Bazı CHP’li siyasetçiler, devletçilik yerine karma ekonomik modeli savunsa bile bu konuda Sovyetler Birliğindeki Bolşeviklerden farklı bir durum söz konusu değildir. Komünist devrimlerinden ilham alınmış özel sektör neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. İstisna olarak ayakta kalan birkaç özel teşebbüs, genellikle azınlık sayılan gayrimüslimlere ve dönmelere bırakılmıştır. Milli uçak yapan fabrikalar dahi kapatılmış sahipleri bazen içinde yangın çıkarılarak veya çeşitli baskılarla ortadan kaldırılmıştır. İzmir İktisat Kongresinde özel sektöre müsaade edileceği söylenerek bir müddet karma ekonomi modeli uygulanmış olsa da daha sonra buna dahi müsaade edilmemiştir. Tek partili dönemde, özellikle ithal şapka ve içki getiren gayrimüslimlere kısmen bazı haklar tanınmış ise de bu besleme işadamları dışında özel sektör tamamen boğdurulmuştur.
CHP’nin tek partili iktidarında halk fakirleşmiş elde avuçta ne varsa elinden alınmıştır. Şehre gelen köylüler kovulmuş ve çeşitli şekilde aşağılanmaya yüz tutulmuştur. Halka tepeden bakan CHP yöneticileri icabında hem vali hem şehrin parti başkanı hatta belediye başkanı olabilmiştir. Böyle biri olan Nevzat Tandoğan’ın Osman Yüksel Serdengeçti’ye “Ulan öküz Anadolulu” diyerek hakaret etmesi unutulmamıştır. Bu arada Batı medeniyeti kutsanmış halkın başına zorla şapka giydirilerek 1000 yıllık gelenek ve görenekleri aşağılanmıştır. Halkçılık böyle uygulanmıştır.
Milliyetçilik ilkesi ile tam bir ırkçılık uygulanmış ve halkımıza dayatılmıştır. Zaten günümüzde yaşanan birçok sorunun temelinde bu ırkçı faşist tutum yer almaktadır. Öyle ki; kafatasçılık almış başını gitmiş “brakisefal kafa mı yoksa dolikosefal kafa mı Türktür?” denilerek dünyaya acı bir ibret dersi verilmiştir. Hatta Mimar Sinan’ın mezarı açılmış kafatası ölçülerek kafatasçı ırkçılığın gelmiş olduğu çirkin durum, cümle aleme ilan edilmiştir. İşin kötüsü hâlâ Mimar Sinan’ın kafatası kayıptır.
İnkılap; “ıslahat” manasında değil de “devrim” anlamında kullanılmıştır. İslam medeniyetinden Osmanlı’ya ve oradan da günümüze kadar ulaşmış birçok değerimiz yok edilmiştir. Tasavvuf musikisinden tutun sanat eserlerine kadar medeniyetimizin önemli eserleri yasaklanmıştır. Bu yasaklamalar çoğunlukla yok edilme sürecine kadar devam etmiştir. Medrese ve tekkeler kapatılmış halk cahil bırakılmıştır. Harf devrimi ile bütün kitaplıklar ve eserler anlaşılmaz hale getirilmiştir. Meclis kürsüsünde “İhtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” mesajı ile bütün yandaşlara devrimci bir kimlik verilmeye çalışılmıştır. Her 8-10 yılda bir yaşadığımız “Kesintisiz Darbe Süreci” işte bu ilkenin hayata geçirilmesi ile olmaktadır.
İşte anayasaya sokulmuş ilkelerin genel özellikleri bunlardır. CHP’nin 6 okunun sembolize edildiği bu ilkelerin ne anlam taşıdığı anlaşılırsa sivil bir anayasanın temeli de atılacaktır, vesselam…
YENİ AKİT
Yorumlar3