Düne kadar “Yunanistan kayalıklarımızı işgal ediyor, adaları silahlandırıyor... Bizim hükûmet hiçbir şey yapmıyor” diyorlardı…
 
Şimdi “Erdoğan 2023 seçimini kaybedeceğini anladı, Yunanistan’la savaş çıkarmaya çalışıyor” diye Yunan’ı ve arkasındaki ABD’yi aklamaya çalışıyorlar.
 
Zannedersiniz Yunanistan’a, Kıbrıs Rum kesimine, Suriye ve Irak’ın kuzeyine Türkiye’yi çepeçevre saran 25’ten fazla ABD üssünü Erdoğan kurdurmuş, gemiler dolusu ağır silah yığdırtmış, durduk yere hayalî tehditler üretiyor!
 
6’lı İttihat Terakki masasının şefi (ki ben onlara ‘altılı maşa’ diyorum) CHP Genel Başkanı, daha geçenlerde yine Rusya’dan temin ettiğimiz, tamamen hava savunma amaçlı olan S-400’leri hedef aldı, o akılları durduran cümleyi tekrarladı;
“Gittiler S-400’leri aldılar. Kime karşı kullanacaksınız NATO ittifakı içinde? Bu sorunun cevabını alabilmiş değiliz.”
Bu cümleden iki gün sonra Yunanistan, S-300’lerini, üstelik NATO görevi kapsamında uçan F-16’larımıza kilitledi -ki bu, savaş sebebi sayılabilecek bir tacizdi.
 
Tıpkı üslere, çevremizi saran silah yığınağına olduğu gibi, buna da altılı maşadan çıt çıkmadı!
              ***
Unutanlara hatırlatayım;
ABD’nin Nevada eyaletinde, 24 Temmuz 2002’de yapılan “Millenium Challenge-2002” tatbikatında iki kıtada konuşlu bir ülke hedef olarak seçilmiş, Akdeniz’de bir ada ülkesiyle sorunları olan bu ülke, askerî bir darbenin ardından uluslararası güçler tarafından 96 saat içerisinde işgal edilmişti(!)
2002’den bahsediyoruz yahu! Yani 20 yıl önce, AK Parti’nin henüz ilk defa iktidara geldiği seneden.
Diğer tüm NATO ülkeleri katılmasına rağmen Türkiye’nin davet edilmediği o tatbikatın senaryosu, 15 Temmuz işgal girişimi sonrası çokça tartışılmıştı malum.
O kadarla kaldı mı? Hayır.
              ***
Sene 2018.
Norveç’te yapılan NATO tatbikatındaki simülasyonda, düşman ülke olarak uydurulan Skolken’in sembolünde Atatürk portresi vardı.
“Skolken” ülkesi, S-400 almak üzere olduğu ülke ile oldukça yakınlaşarak NATO için açık tehdit hâline geliyordu.
Senaryoya göre; savaş, Skolken liderinin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar üzerinden başlıyordu ve şu tesadüfe bakın ki “düşman unsur” olarak tanımlanan hesap “RTerdogan” kullanıcı adını taşıyordu!
Senaryolar falan her neyse de, etrafımızda olanlar hakikat.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir…
Yukarıda saydığım üslerin 9’u Yunanistan’da.
Yunan Başbakanı Miçotakis, mayıs ayında ABD kongresinde Türkiye’ye açık açık düşmanca bir konuşma yaptı, tam 37 kez ayakta alkışlandı.
Atina, şimdi de oradan aldığı cesaretle Türkiye’yi taciz ve tahrik ediyor.
Peki, Yunanistan neden tansiyonu yükseltiyor?
Daha önce de çok yazdık; bütün mesele Doğu Akdeniz…
Yani Mavi Vatan.
Bugün 2023 seçimlerinden ötürü Erdoğan’ın Yunanistan’la savaş çıkarmaya çalıştığını iddia eden sığ kafalı muhaliflere bundan dört yıl önce, Aralık 2018’de yazdığım “Dünya savaşı kapımıza dayandı, biz neleri konuşuyoruz" başlıklı yazımı hatırlatmak isterim.
 

Ben bile yıllar evvel bütün meselenin enerji kaynakları olduğunu, halkımızın içeride ve dışarıda yaşadığı bütün hadiselere bu pencereden bakması gerektiğini, bu mücadelenin neticesinde Türkiye’nin ya hak ettiği zenginlik ve refaha kavuşacağını yahut geçmişte olduğu gibi yine güce boyun eğerek sömürge ülkesi gibi yaşamaya devam edeceğini belirttiysem…
Türkiye’de milyonların oyunu alan partiler, siyasetçiler bunu bilmez mi?
Bilir elbet.
Zaten bildikleri için “S-400’ü kime karşı aldık kardeşim?” diyerek taraflarını apaçık gösteriyorlar!
Sonra da “Yunan’ı denize biz döktük” diye efelenmiyorlar mı?
Gülsek mi, ağlasak mı, insan bilemiyor!

********
EYT göçü başlayacak!
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) probleminin bu sene çözüleceğini “Size güzel haberlerim var” müjdesiyle tam bir yıl önce bu kardeşiniz yazmıştı hatırlarsanız.
Çok tartışıldı, şükürler olsun yüzümüz kara çıkmadı.
Artık en üst perdeden bu meselenin çözüm yoluna girdiği izah ediliyor.
Detayları henüz açıklanmasa da, düzenlemenin bu sene sonunda Meclis’e gelmesi, ocak ayında SGK’ya emeklilik başvurusu yapacak olan yaklaşık bir milyon çalışanın, şubat ayında ilk emekli maaşını alması bekleniyor.
Şimdi bu konunun hiç üzerinde durulmayan bir başka boyutuna değineyim.
              ***
EYT düzenlemesi ile emeklilik hakkına kavuşanlar büyük çoğunlukla iş hayatında kalmaya devam edecek.
Zaten bakanlığın yaptığı çalışmada bu da öngörülüyor ve prim ödemeyi sürdürmelerinin Hazine’ye yükü hafifleten bir unsur olacağı belirtiliyor.
Düzenlemenin piyasalarda, iş hayatında da önemli etkileri olacak.
Özellikle beyaz yakalılarda.
En az 25 yıllık tecrübeye sahip çalışanlar, emeklilik garantisi ve tazminatlarını aldıktan sonra yeni arayışlara girebilecek… Hem farklı firmalara hem de başka sektörlere...
Devlet emeklilere özel sektördeki pek çok firmadan daha yüksek zamlar yaptığı için, EYT’liler bu hakka kavuştuğunda hâlihazırda aldığı ücrete yakın, hatta daha fazla emekli maaşı alabilecek.
Bu durumdaki firmaların işi zor.
Çalışanlara gerekli değeri veren büyük ve güçlü firmalar elbette iş akışının bozulmasına yol açacak kayıpları önleyecektir -ki, onların bile çok zorlandıklarını duyuyorum.
Ancak günümüzde internet üzerinden her gün üç-beş firmaya hiç yerinden kalkmadan başvurulabilen bir teknoloji çağındayız.
Kritik önemdeki personelini korumak isteyen firmalar, esnek çalışma, evden çalışma gibi modellerle kaybın önüne geçmeye çalışıyor.
EYT ile birlikte işte bu geçişkenlik daha da artacak.
Deneyimli personel bulmakta zorlanan firmalara ve çalışanlara yeni fırsatlar doğacak.
Bunun hazırlıklarının şimdiden yapıldığını sıkça işitir olduk.
Beyin göçünün dışında, yeni gündemimiz ileriki aylarda belli ki EYT göçü olacak.

Türkiye gazetesi