Sadece vergi değil, cezalar da gelire göre olmalı

  • GİRİŞ09.06.2024 08:26
  • GÜNCELLEME09.06.2024 08:26

Dünyada pandemiden sonra patlayan enflasyon, en çok sabit gelirliyi vurdu.

Özellikle orta direk hızla eridi.

Türkiye’de iktidar, bu kesimi rahatlatmak için çok mücadele verdi.

Başta gıda olmak üzere, bazı kalemlerde vergi indirimleri yapıldı ki, vatandaşın alım gücü artsın.

Aynı şekilde asgari ücretliden gelir ve damga vergisi alımına son verildi, yüksek ücret artışları ile düşük ve orta gelirli rahatlatılmaya çalışıldı.

Ne var ki aç gözlü fırsatçılar, ‘serbest piyasa’ bahanesine sığınıp, devletin vatandaşın cebine koymaya çalıştığı her kuruşu fazlasıyla kendi cebine indirdi.

Sonra da hiç utanmadan rekor kârlar açıkladılar; marifetmiş gibi!

     ***

Bunları söyleyince çok bilmişler hemen karşı çıkıyor, bahane çok nasılsa!

Döviz, enerji, akaryakıt ve asgari ücret artışıyla izah edilemeyecek, hepsinin katbekat üstünde fahiş zamlar yapanları aklamaya çalıştılar akıllarınca.

Hiçbiri de çıkıp, “Biz TL karşılığı 21 lirayken 35’e göre ayarladık, dolar 32 liraya çıktığında 45’miş gibi hesap yaptık” demiyor tabii.

2020’de stokladıkları ürünleri 2023’te akılalmaz kârlarla piyasaya sürmelerini saymıyorum bile!

Bakın, bugün bile dünyada gıda fiyatları düşerken bizde artmaya devam ediyor?

Sadece gıda değil, pek çok sektörde…

Oysa bu sene temmuzda asgari ücret artmayacak, diğer gider kalemleri de yerinde sayıyor.

Sadece emekli ve memur enflasyon farkı alacak, yani işverenin maliyetini artıracak bir durum yok…

Lakin onlar her gün ürünlerine ufak ufak artışlar yaparak, şimdiden emekli ve memurun cebine girecek parayı iç ediyor!

     ***

Ne hazin, ne utanç verici bir durum ki, pek çok kalemde marketten aldığımız ürün pound bazında İngiltere’den pahalı!

Yani bugün parası liraya göre 41 kat değerli olan İngiliz’in marketine cebimizde TL ile gidip alışveriş yapsak, Türkiye’deki zincir marketlere ödediğimizden daha az para harcıyoruz; böyle rezalet olur mu?

İşte bu, Türkiye’deki ticari ahlaksızlığın boyutunu gözler önüne sererken, bugüne kadar yaptığımız eleştirilerin de haklılığını ortaya koyuyor.

Bunları zamanında ‘gıda teröristleri’ diye Cumhurbaşkanımıza şikâyet ederken arkamızdan demediğini ve yapmadığını bırakmayanlar şimdi utanıyor mudur?

Hiç zannetmiyorum.

AK Parti’ye en büyük faturayı bunlar ödetti, az kalsın Türkiye’nin geleceğini karartacaklardı, ama yine başköşede oturmaya devam ederler.

     ***

Neyse, size anlatmak istediğim asıl konu bu değil...

Hazine ve Maliye Bakanlığı, doğru bir hamleyle vergide adaleti sağlamak; ‘az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını sağlayacak’ bir düzenleme hazırlayarak, AK Parti’ye sundu.

Zincir marketler dâhil, doymak bilmeyen fırsatçıların cebe indirdiği vergi indirimi gibi ekonomiye hiçbir fayda sağlamayan vergi muafiyetlerinin kaldırılmasını da içeren "torba kanun", tatile girmeden önce Meclis’e gelecek.

Aynı şekilde, çok kazandıkları hâlde neredeyse hiç vergi vermeyenler için alınacak tedbirler de "torba yasa"da olacak.

Tartışılan tedbirler arasında yer alan “Bunlar nasıl olsa çalacak, bari peşin vergi alayım” formülü tutar mı yahut "torba kanun"da Meclis’e gelir mi, göreceğiz.

Son zamanlarda başınıza gelmiştir illaki; kredi kartı ile ödemeyi zaten kabul etmeyen işletmeler, alınan tedbirlerden sonra artık IBAN’la ödemeye de yanaşmıyor, parayı nakit istiyor.

Hepsini tenzih ederim ama, bilin ki pek çoğu kazancını katlamak için bu yola başvuruyor.

Bunlar sabit gelirliden katbekat fazla kazandığı hâlde, devlete vergi ödemeye geldiğinde yan çiziyor.

Garibim ücretli kesimin ise böyle bir şansı yok.

Her ay zaten tıkır tıkır maaşından kesilip, devletin kasasına aktarılıyor.

     ***

Bütçe rakamlarında en büyük gelir kalemi, kazançlar üzerinden alınan vergiler.

Bunun da büyük kısmı sabit ücretlinin sırtında.

Ayrıca, Türkiye’de bir vatandaşın harcadığı her 100 liranın 25 ila 40 lirası tekrar devlete vergi olarak gidiyor.

Milyarderi de, asgari ücretlisi de aynı vergiyi veriyor.

İşte bu yüzden sendikalar, epeydir ücretli kesimin yaşadığı mağduriyeti giderecek adımların atılmasını istiyor.

Tasarruf imkânına sahip olmayan ve gelirinin tamamını geçimini sağlamak için harcayan kesimin millî gelirden hak ettiği payı alabilmesi ancak adil bir vergi ve ücret politikasıyla mümkün.

Bakalım Meclis’e sunulacak kanun bu kara deliği ne kadar kapatacak!

     ***

Adaletsizliğin olduğu tek mevzu bu değil elbet.

Daha önce de çağrıda bulunmuştum…

İngiltere gibi birçok ülke, para cezalarında da geliri baz alıyor.

Yani trafikte kuralsızlık yaparak suç işleyen zengin ile asgari ücretliye aynı ceza kesilmiyor, herkes gelirine göre bedel ödüyor.

Gelire orantılı ceza yöntemi, caydırıcılık noktasında da ayrıca fayda sağlıyor.

Bazıları bunu anayasanın ‘eşitlik’ ilkesine aykırı bularak karşı çıksa da, pek çok gelişmiş ülkede uygulanan, daha akılcı ve daha adil bir yöntem.

Sanki bizim her şeyden önce bu ‘eşitlik ve adalet’ meselesini enine boyuna masaya yatırıp, önce burada doğruyu bulmamız gerekiyor.

Yücel Koç / Türkiye Gazetesi

Yorumlar1

  • yusuf 5 ay önce Şikayet Et
    çok doğru bir yazı , iki kişi çalışıyor evde, evde kendilerinin hane girdisine bakılmıyor, tek kiş çalışan evi kira olanla vergi kesintileri hemen hemen aynı, çocuk destekleri çok az
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat