O teğmenler yedi defa reddedildi, yine de kılıcı çekti!
- GİRİŞ21.11.2024 08:10
- GÜNCELLEME21.11.2024 08:10
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde bir grup yeni teğmenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayrılmasından hemen sonra kılıçlarını havaya kaldırarak, 15 Temmuz kalleş darbe girişiminin ardından resmî yeminden kaldırılan metni okumaları ile ilgili Millî Savunma Bakanlığı’nca başlatılan incelemede; 5 teğmen, alay komutan vekili, tabur ve bölüm komutanı ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel her zamanki gibi “Mustafa Kemal’in askeriyiz demelerinde ne mahzur var?” tarzı yaklaşımla bu girişimi masumlaştırmaya çalıştı.
Peki gerçek öyle mi?
Millî Savunma Bakanlığı kaynakları, durumun hiç de öyle olmadığına dair çarpıcı bilgiler verdi.
***
Hadisede başı çeken bazı öğrenciler, bu törenin hemen öncesinde, 28 Şubat postmodern darbesinin ardından 29 Ocak 1999’da yönergeye eklenen, ancak 15 Temmuz ihaneti sonrası 29 Mart 2023’te yönergeden çıkarılan metni okumak istediklerini defalarca ve ısrarla amirlerine iletmiş.
Komutanları, bunun mümkün olmadığını defaatle kendilerine tebliğ etmiş.
Önce dört defa bu izni istedikleri söylenmişti ama son açıklamalara bakılırsa yedi defa bu teşebbüste bulunmuşlar ve her defasında ret cevabı almışlar.
Buna rağmen, resmî yemini ettikten ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tören alanından ayrıldıktan hemen sonra yine bildiklerini okumuşlar!
***
Bakanlık kaynakları, işte bu yüzden asıl mevzunun okunan metnin içeriğinden ziyade, yedi defa reddedilmesine rağmen, yönetmelikten çıkarılan subay andının okunmuş olmasına dikkat çekiyor.
Bu apaçık disiplinsizlik, emre itaatsizlik… Hatta talebi reddeden komutanlara karşı başkaldırı olarak bile görülebilir.
Bunun bal gibi planlı ve organize bir eylem olduğunu anlamak için bu kadarı bile yeterli.
Mide bulandıran başka detaylar da var.
***
Bakanlık kaynaklarının açıklamasında, ‘yönlendirilen kişilerin daha önce planlanmış bir eylemi’ ifadesi dikkat çekiyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayrılması sonrası, dönem birincisi, mezun oldukları taburun ismini zikrederek toplanma anonsu yapıyor, töreni takip etmek için gelen basın mensuplarını olay yerine davet ediyor.
Kılıç çatma esnasında okunacak metinden sadece eylemi organize eden teğmenlerin bilgisinin olduğu, diğerlerinin büyük çoğunluğunun sadece kılıç çatılacağı düşüncesi ile anonsa riayet ettikleri belirtiliyor.
Misafir askerî personelin de anonsa uyarak olay yerine gelmesi, bu durumu teyit ediyor.
Yapılan eylemin, mezun olmanın sevinciyle anlık gelişen bir durum olmadığı, bazı öğrencilerin yönlendirmesiyle daha önceden planlanarak organize edildiği sonradan anlaşılıyor.
Tabii bu esnada, bahse konu disiplinsizliğe karşı amirlerin tören öncesinde gerekli tedbirleri almadıkları ve eylem esnasında müdahalede bulunmadıkları tespit ediliyor.
Düşünün, yedi defa kendilerinden talepte bulunan öğrencileri reddeden kişiler, gözleri önünde emirleri çiğnenirken sadece izlemekle yetiniyor!
***
Bir başka çarpıcı detay…
Bu itaatsizliği yapan teğmenler, korsan yeminden önceki resmî törende, Başkomutan Erdoğan’ın da huzurunda şu yemini okumuş;
“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine ant içerim.”
Peki hemen sonrasında ne yaptılar?
Yeminlerinin tam aksini.
İşte şimdi bunun hesabı soruluyor.
CHP Genel Başkanı da işte bu disiplinsizliği savunuyor.
***
Meselenin bir başka yönü, korsan olarak okunan kılıçlı yeminin mazisi.
Daha önce kaynaklarıyla tafsilatlı yazmıştım, tekrar hatırlatayım.
Yönetmelikten kaldırılan metin şu;
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Bu metni, emekli bir orgeneral, ilk 1995 yılındaki Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde, -geçen yıl emekli olan ve her nedense ismi gizlenen- okul birincisinin okuduğunu aktarıyor.
Dönemin okul komutanı Yaşar Büyükanıt metni çok beğeniyor ve her dönem birincisinin okumasını, diğer teğmenlerin de bunu tekrar etmesini istiyor.
Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı, bunun müteakip törenlerde okunması için tamim yayınlıyor.
Ne zaman oluyor bunlar?
Refahyol hükûmetini tehditle iktidardan indiren, ülkeye tahminî 400 milyar dolarlık bedel ödeten, başını çekenlerin de “Biz bunu İsrail adına yaptık” itirafında bulunduğu 28 Şubat postmodern darbesi sürecinde.
Sonra ne oldu?
1996 Kara Harp Okulu birincisi olarak aynı yemini eden Eşref Mert, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yargılandığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı davasında, kurmay albay olarak aldığı müebbet hapisle cezaevinde.
1997’deki yemin töreninde bu metni okuyan dönem birincisi teğmen Adnan Uygun’u ise 19 sene sonra yarbay rütbesiyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde gördük.
‘FETÖ üyeliği ve darbe’den şimdi “müebbet” cezasıyla hapiste.
1998’in birincisi olarak bu yemini yapan teğmen Ali Çakan ise 15 Temmuz ihanetinin ardından Yunanistan’a kaçan hainler arasında.
İşte bunların ettikleri yemin değişti, “…doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime…” yazılı yemin geldi.
Bunu bırakıp, -darbecileri hatırlatan- o yemini teamüllere aykırı olarak ısrarla okuyanlara ve bunu savunanlara ne diyelim şimdi?
Türkiye gazetesi
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol