Dünya savaşına giderken CHP…

  • GİRİŞ24.11.2024 09:07
  • GÜNCELLEME24.11.2024 09:07

Dünya savaşı kapımıza dayandı, biz neleri konuşuyoruz” yazısını 22 Kasım 2018’de yazmıştım.

Bugün 24 Kasım 2024.

Aradan tam altı sene, iki gün geçmiş.

O gün dünyada çok az kişi dünya savaşından bahsediyordu.

Bugün herkes.

O gün Türkiye’de çok az kişi bu tehlikenin farkındaydı…

Bugün çok daha büyük bir kesim.

Değişmeyen tek şey var;

CHP o gün de asıl gündemimiz olması gereken bu tehdidi topluma konuşturmuyordu… Bugün de!

CHP o gün de “Dış minnaklar” alaycılığıyla asıl tehlikeyi kamufle etmeye, toplumun bilinçlenmesini önlemeye çalışıyordu… Bugün de!

Peki, bunu sadece muhalefet olma görevlerini yerine getirmek için mi yapıyorlardı… Asla.

Bunun en bariz göstergesi, İngiliz ve Yahudi kuklası terör örgütleriyle ağız birlikleri.

Ülkenin can düşmanlarıyla iş birliği yapmak, ne zamandır muhalefet görevi?

Aksine, normal ülkelerdeki gibi ‘bu terör örgütleriyle ben daha güçlü mücadele ederim’ duruşu göstermek değil midir olması gereken?

ABD’de El Kaide ile birlikte ülkenin yönetimini ele geçirmeye çalışan bir parti tahayyül edilebilir mi?

Bizde oldu ve hâlâ da geri adım atmış değiller.

İsmi dün HDP, bugün DEM olan Kandil’in partisiyle 10 senedir yürüttükleri sıkı ittifaka bakın mesela…

Bugüne kadar hiçbir CHP’linin ağzından DEM’le birlikte ‘terör örgütüne silah bıraktırma, terörü bitirme’ cümlesini işittiniz mi?

Duymazsınız…

Onlar sadece iktidarı birlikte iyi sallamaktan, birlikte seçim kazanmaktan, kent ittifakları kurmaktan bahsettiler.

PKK’ya silah bıraktırma şartını ağızlarına dahi almadan…

Şayet böyle bir şart koşsalar, Kandil’deki terör elebaşları CHP’ye ve ittifak üyelerine çağrıda bulunup, “AKP-MHP faşizmini birlikte yıkalım” çağrıları yapar mıydı?

Terörü bitirmek gibi bir derdi olsa, CHP bir kere olsun çıkıp da terör baronlarının bu aleni çağrılarına karşı tek cümle kurmaz mıydı?

***

3. Dünya Savaşı gibi büyük bir tehlike adım adım üzerimize yaklaşırken ve durumun farkında olan devletimiz var gücüyle bu kötü günlere hazırlık yaparken CHP ne yaptı?

Türkiye’nin savaşa sokulacağı gerilim hatlarında ne yaptıklarına bakalım.

Suriye sınırımız boyunca kurulmak istenen ‘teröristan’ projesini HDP (DEM) ile birlikte destekleyerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı âdeta içeride cephe açtı.

ABD, İngiliz ve Yahudi aklının sadece ismini değiştirerek kamufle etmeye çalıştığı PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD/YPG’ye yapmadıkları güzellemeler kalmadı.

Buna karşı, okyanus ötesi ile ağız birliği yaparak, kendi devletlerini DEAŞ’la iş birliği yapmakla suçladılar.

DEAŞ’a silah yardımı iftirasını attılar.

PKK, FETÖ, CHP, HDP bir olup, MİT tırından tutun da, Dışişleri ses kaydına kadar birçok ihanete imza attılar.

Oysa Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınırımızdan DEAŞ’ı ve PKK/PYD’yi temizlemek için başlattığı her harekâtın da tam karşısında durdular.

Kimin ne dediği, ne yaptığı ortada; yıllardır yazdık, hepsinin detaylarını tek tek yeniden yazmama gerek yok.

Sınır güvenliğimizi sağlayan bu operasyonlara ABD ile birlikte aynı cümlelerle karşı çıkan da bunlardı, Akdeniz’deki haklarımızı korumak için çıkardığımız Libya tezkerelerine ‘hayır’ diyen de…

CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı boyunca bir kere bile devletinin yanında yer almadı.

Onun yerine gelen Özgür Özel’den biraz umudumuz vardı ama, son dönemde DEM’lilerle birlikte çıktığı CHP otobüslerinden verdiği mesajlara bakarsak, o da eski tas, eski hamam devam etmekte.

Parti yönetiminde çoğunluğu ele geçiren, Özgür Özel’in geçici olarak Genel Başkanlık koltuğuna oturmasını sineye çeken ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda Türkiye’nin Guadio’su, Zelensky’si olmaya heveslenen Ekrem İmamoğlu’nun DEM’le iş birliğinde Kılıçdaroğlu’ndan da, Özgür Özel’den de geri kalır tarafı zaten yok.

Sadece DEM ve Kandil mi?

FETÖ’yü de, elebaşları ölmüş olmasına rağmen, atlamamalı.
 

***

Kafalarına kadar pisliğe battıkları hâlde, bunların bir de kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi pazarlama arsızlıklarına ne demeli?

Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün darbe girişimleri sırasında bu terör örgütü ile ağız birliği yaparak Erdoğan’a ettiği hakaretlerden dolayı çıktığı mahkemede, DEM’lilerle birlikte şov yapmaya kalktı.

Oysa Cumhurbaşkanı, geçmişteki bütün hakaret davalarını geri çekmişti ama hadisenin bir de kamu davası yönü vardı.

Kılıçdaroğlu bugüne kadar kasıtlı olarak ifade vermeye gitmediği için ucuz ‘mağdur’ pozlarıyla mahkemeye çıktı.

Şu komediye bakın ki, ifadesinde ‘Büyük Orta Doğu Projesinin ikinci fazına geçildiğini, Erdoğan’ın Kıbrıs ve Ege’de taviz vereceğini’ iddia etti.

Ege’yi, burnumuzun dibindeki adalara varana kadar, tek parti döneminde eski CHP Genel Başkanı İnönü’nün Yunan’a peşkeş çektiğini unutmuş olma ihtimali var mıdır?

Üstelik, suçladığı Erdoğan, Türkiye’nin ve KKTC’nin Akdeniz’deki haklarını korumak, Ege’de olduğu gibi kıyılarına hapsolmamak için dünyaya meydan okurken, kasetle getirildiği CHP Genel Başkanlığında 13 yıl boyunca bir kere bile Mavi Vatan’ı korumak için çıkarılan Libya tezkerelerine destek vermemiş…

“Efendim, Yunanistan bize mi saldıracak?” diye S-400 hava savunma sistemi almamıza karşı çıkmış…

Dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, “İktidara geldiğimizde Akdeniz’de de, Ege’de de, Kıbrıs’ta da NATO müttefiklerimizin dediğini yapacağız” sözleri ile gayrimillî çizgilerini itiraf etmiş…

Türkiye’yi, Libya’da ‘emperyalist emeller gütmekle’ suçlamış partinin başındaki kişi söylüyor bunu!

Anlaşılan o ki, bu BOP vurgusu da planlı.

***

Tutturacakları bir şey kalmadığı için Erdoğan’ı yirmi sene önceki bir cümlesinden karalamaya kalkışıyorlar.

Geçenlerde TGRT Haber’de bizimle yayına katılan eski bir CHP milletvekili de aynı iftiraya sarıldı.

“One Minute”, Gazze ziyareti girişimi, akabinde gelişen MİT operasyonu, Gezi olayları, 17/25 Aralık, 15 Temmuz, Suriye harekâtları, Akdeniz, Libya, Katar, örnekleriyle üslubunca cevabını verdik ama ne fayda!

CHP yalan ustasıdır ve yalanında ısrarlıdır.

Buna gelene kadar, tarihinde neler var daha!

O kanalda ev sahibi sayıldığımız ve yönetici pozisyonunda bulunduğumuz için kişisel polemiğe girmemiz doğru olmayacaktı, şimdi isim vermeden buradan yazabilirim…

Aynı kişi 2018’de Afrin’e yapılan Zeytin Dalı Harekâtı öncesi “Ben Türkiye’nin Suriye’de üstlendiği rolden Amerika’nın, Rusya’nın, İran’ın ve Suriye’nin, yani orada olan bütün yapıların, PYD’nin, diğer unsurların (!) hepsinin rahatsız olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’nin Astana’da kendine biçtiği rol İdlib’dir, Afrin değildir. Afrin’e yöneldiğimiz için büyük rahatsızlık var. Afrin’e yaklaşım yanlıştır. Afrin’in işgali, Afrin’in kuşatılması yanlıştır” diyordu.

Videosu hâlen internette.

Bakın, “Afrin’in işgali” diyor, dikkatinizi çekerim.

Türkiye olarak biz oradan neyi temizledik?

PKK/PYD terör örgütünü.

Dediğim gibi, evimize konuk olmuş bir kişiyle kişisel münakaşaya girmemek için bu cümlesini açıktan yüzüne vurmadım ama en azından geçmişte söylediklerini unutmadığımızı hatırlasın diye “Suçladığınız kişi Afrin operasyonunu yaptığında kimin lehine, kimin aleyhine bu harekâtı yapmış oluyordu?” diye sordum.

Bununla ne demek istediğimi anladığını düşünüyordum.

Ne cevap verdi biliyor musunuz?

“Afrin harekâtı başka bir şeydir. Orada bizim millî bir mücadelemiz vardır, terör sorununa karşı biz sınırlarımızı koruyoruz.”

İşte CHP’nin özeti.

Dün Amerika’nın, PKK/PYD’nin, -İsrail gibi- diğer unsurların rahatsızlığını dile getirip, Afrin operasyonunun talimatını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘işgalci’ olarak suçlayanlar da bunlar…

Bugün sütten çıkmış ak kaşık gibi davranıp, Erdoğan’ı ABD ile iş birliği yapmakla itham etme tutarsızlığına girişen de!

Biz ne anlatıyorduk?

3. Dünya Savaşı geliyordu değil mi!

Bu CHP varken Türkiye ne kadar güvende?

Türkiye gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat