‘Bu bir provaydı, asıl oyun şimdi başlıyor’ dedi, başoyuncu sahneden... Yuhalanacağına ayakta alkışlandı çılgınca!
- GİRİŞ04.06.2021 11:11
- GÜNCELLEME04.06.2021 11:11
Koronavirüs “oyun”unun sonuna geldik galiba: The Daily Mail gazetesinde ilginç bir haber yayımlandı: Covid-19 olarak adlandırılan koronavirüsün Çin›de bir laboratuvarda üretildiğini yazdı İngiliz gazetesi.
İngilizlere güven olur mu! Hedef mi saptırıyor İngilizler, günah mı çıkarıyorlar; bunu anlayabilmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var galiba!
Tipik Batılı tavrı bu: İnanılmaz cinayetler işlerler, sonra da iş işten geçtikten sonra, timsah gözyaşları dökerler, günah çıkarmaktan çekinmezler!
ÜÇ PERDELİK SHAKESPEARE TRAGEDYASI: KORKU, MASKE, AŞI!
Peki, ne olmuştu acaba?
Üç perdelik Shakespeare trajedisi gibi bir oyundu yaşadıklarımız: Önce korku bölümü vardı ilk perdede. Korona korkusu değil, korkunun kendisi yayıldı bütün dünyaya...
İkinci perde, insanların hayattan ve birbirlerinden uzaklaşmalarıyla sahneye konuldu. İnsanlar maske takarak, birbirlerinden uzaklaşarak, hayattan kaçarak hayata tutunacaklardı. Böyle buyuruyordu Küresel Düzenin Kapılarını Tutan Bill Babaları!
Müzikli güldürü gibiydi bu. Zaman zaman Lisa Minelli filmi izler gibi oluyorduk sanki... Yaşadıklarımızı unutturuyordu sahnedeki performansı oyuncuların ve büyüleyici sahne ışıkları... Kimi zaman “New York, New York!” şarkısı, kimi zaman “Vuhan Vuhan” operası inletiyordu yeri göğü!
Birinci perdede yayılan korkunun ikinci perdede yok edilmesi, insanları maskelerle birbirlerinden uzaklaştırarak ve hayattan kaçırarak gerçekleştiriliyordu.
Üçüncü perde, aşı savaşlarıyla tragedyanın komedyaya dönüştüğü zirve noktaydı...
Katharsis zirveye ulaşmıştı: Karakterlerle ve anlatılan o kurmaca hikâyeyle öylesine özdeşleşmişti bütün dünya halkları, oyun bittiğinde, sahnede ışıklar yandığında yaşananın ya da sahnelenenin bir “oyun” olduğu anlaşılabildi, nihayet!
Bunun için çok iyi bir sahne kurulmuştu. Çok etkili oyuncular sahne almıştı bu süreçte: Kapıları tutan, servetini katbekat artıran, devlet adamlarına “şunu yapmazsanız, böyle olur; bunu yapmazsanız şöyle olur!” diyerek emirler yağdıran, tehditler savuran Bill Gates gibi; vakaların rakamlarını tutan veya yutan, aşı üstüne aşı dayatarak dünyaya “hastalık” yayan Dünya Sağlık Örgütü gibi...
Üç perdelik oyunun sonunda, ne olmuştu peki?
Pandemim bitmedi henüz: Parmaklarımızın ucuna basarak “sahnede” bir oraya bir buraya kanat çırpıp duruyoruz; oyunun final sahnesindeyiz; katharsizin (doyuma ulaşmanın) zirvesinde!
Ama şunu görebiliyoruz az çok, boz bulanık da olsa: Bildiğimiz dünya, tanınamayacak kadar değişti. Maskeli günler bitti ama büyük bir maskeli balo başlayacak şimdi...
ASIL MASKE KORONAYDI: KORONA NEYİ MASKELİYORDU PEKİ?
Dünyayı, bütün insanlığı, daha önce de adına korona hapishanesi dediğim demir parmaklıklar arkasına tıktılar! Bu hapishanede bile insanların birbirlerine dokunmamasını emir buyurdular! Yetmedi, maske takmayı zorunlu kıldılar! Herkesin bir maskesi olacaktı, maskesiz dolaşılmayacaktı!
Aslında hepimiz maskelerle dolaşıyorduk koronadan önce. Gizli maskelerle. Şimdi maskeler gerçek olmuştu!
Maske, koronayı maskeliyordu! Asıl maske koronaydı: İnsanlık bir ameliyata tâbi tutuluyordu. Dijital uygarlığın deneme tahtası yapıldı dünya “korona oyunu” sahnelenerek...
Yapay zeka nasıl işleyecekti? İnsan nasıl makineleşecekti ve insan nasıl devre dışı bırakılacaktı?
Ekonomi, parasız ekonomi nasıl yürütülecekti?
İnsanlar birbirlerine değmeden, birbirlerinden uzaklaşarak hayat nasıl sürdürülecekti?
İnsansız bir dünyanın, dünyasız bir insanın gelişinin provasıydı sahnelenen, asıl oyun bundan sonra başlayacak dedi, oyun bittiğinde ve sahne ışıkları yandığında başoyuncu, seyircilere!
Seyirciler, başlarına ne geldiğini düşünmeden çılgınca alkışladılar korona oyununun üç perdelik provasını bitirirken oyuncuları ve tabii başoyuncuyu! Ayakta alkışladılar seyirciler oyuncuları! Oyuncular da seyircileri elbette: Seyirciler de çok iyi oynamışlardı korona oyununu bu süreçte kukla gibi!
YENİŞAFAK
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol