SSK Genel Müdürlüğü sırasında işe aldığı 10 bine yakın kişinin tamamına yakınının 'Alevi - Kürt' olduğu…

Kurumun yaptığı 25 trilyonluk ihaleleri, kendisine yakın Alevi - Kürt müteahhitlere pasladığı…

SSK’nın bankalardaki parasını gizleyerek, kurumun bina ve arsalarını Emlak Bank'a devrederek ve Libya'daki müteahhitlere yanlış prim oranı uygulayarak devleti trilyonlarca lira zarara uğrattığı, 28 Şubat cuntacılarınca oluşturulan Batı Çalışma Grubu'nun fişlemesine takılan…

Milletvekili seçilmeden önce yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Munzur Su A.Ş. sayesinde, Aleviler arasında “suyu kutsaldır, satılamaz” denilen Munzur suyunu şişeleyip yurtiçinde ve yurtdışında pazarlayan…

Munzur Su A.Ş.’nin başarılı olması için Munzur gözelerinde mum yakıp, dilek tutan Kemal Kılıçdaroğlu…

CHP Genel Başkanı olduktan sonra ilk iş olarak Horasan’dan Hicaz’a, Konya’dan Tunceli’ye bir geçmiş uydurup,  ailesinin köklerinin “Türkmen” olduğunu,  kendisin “Kürtlükle” alakasının olmadığını ispatlamaya çalıştı.

CHP yönetim kademesi ile parti teşkilatlarındaki Alevi kadrolaşmaya, hatta yakın korumalarını bile sadece Alevi görevlilerden seçmesine rağmen, mezhebini hiçbir zaman dillendirmedi.

Atilla Özdoğan isimli şahsın, “Ben Kürdüm, Aleviyim, Tuncelili’yim, hem de Kılıçdaroğlu’nun dayısının oğluyum... Kılıçdaroğlu inkâr etse de Alevidir, Kürttür…” itirafına rağmen, oralı olmadı.

Alevi Kültür Merkezi'nin davetlisi olarak katıldığı Almanya Münih'teki toplantıdan kovulma pahasına, “Onur Bey, sözleriyle Dersimlileri incitmek istemedi”  diyerek, Dersim olaylarının bastırılış şeklini örnek gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’i aklamaya çalıştı.

Göreve gelişinin ilk yıllarında, Alevilerin kanalı olarak bilinen Cem TV’ye katılmamakla eleştirildi.

Cem Vakfı Başkanı ve Alevi Vakıflar Federasyonu Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan bile 8 Şubat 2012’de yaptığı açıklamada,  “Bir kere Alevilerdeki o psikolojik korku duvarını kaldırdık. Artık insanlar 'Aleviyim' demeye başladılar. Bugün Türkiye'de bu bir noktaya kadar geldi. Bizim CHP Genel Başkanı hariç. O henüz oraya kadar pek gelemedi…” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun sessizliğini diline doladı.

Buna rağmen Kemal Bey, “Aleviyim” demekte direndi.

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, makamında ağırladığı Kılıçdaroğlu’na, Diyanet tarafından basımı yapılan ‘10 Ciltlik Alevi-Bektaşi Klasikleri’ kitaplarını hediye ederken, Kemal Bey bu konuya girmek yerine Zekeriya Beyaz’ın evinde yapılan arama üzerinden iktidarı hedef aldı.

*

HDP’nin terörden tutuklu eş kanı Selahattin Demirtaş bile 'Alevi' sözcüğünü ağzına almadan siyaset yapmaya çalışan Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi.

CHP liderinin 104 miting ve iki büyük kurultayda konuşma yapmasına rağmen neden bu sözcüğü anmadığını sorgulayan Demirtaş, “Merak ediyorum 'Alevi sorunu' derken veya bu sorunla ilgili çözüm üretirken hangi kavramı kullanacaksınız. Mesela şöyle mi diyeceksiniz? 'O şeylerin, şey sorununu, şey yapacağız' mı diyeceksiniz?” diyerek, eleştirisini sürdü.

Muharrem İnce de bir röportajında, “Kemal Bey’in Alevi oluşu bir mesele midir sizce?” sorusuna…

“Alevi olması mesele değil. Niye olsun. Mesele bunu gönül rahatlığıyla söylememesi.” diyerek, bu anlamsız suskunluğu eleştirdi.

*

Gelen eleştirilere memleketi Tunceli’de cevap veren Kılıçdaroğlu, “Duydum ki soyumu sopumu araştırıyorlarmış. Ben buralıyım. Tunceliliyim. Dersimliyim. Ve bundan gurur duyuyorum.” dese de, yine “Aleviyim” deme cesaretini göstermedi.

Artından katıldığı bir TV programında, “Hiçbir zaman ben Kürdüm, Ben Aleviyim demediniz, diyemediniz. Bunun altında yatan sebep ne öğrenmek istiyorum” diyen üniversiteli gence verdiği cevapta ise…

“Bir kişiyi etnik kimliği dolayısıyla yargılarsanız, etnik kimliği dolayısıyla sorgularsanız sizde çağdaş kafa değil ortaçağ kafası var demektir” ifadelerini kullanarak, mezhebini sorgulayanları çağdışı olmakla suçladı.

Başkan Erdoğan’ın “Alevi” vurgusu kendisine sorulduğunda, “Daha da çok söylesin istiyorum. Bu AKP’nin toplumu bölme stratejisi. Başbakan toplumu ayrıştırarak pay kapacağını düşünüyor ama mümkün değil” diyerek, güya kimlik siyasetinin toplumu ayrıştırdığını öne sürdü.

Derken…

CHP Genel Başkanlığına adaylığını koyduğu andan itibaren “Alevi” kimliğini siyasette bir “engel” olarak gören, “Alevi aday kazanamaz” diyen ittifak ortaklarının mezhepçi tutumu karşısındasessizliğe bürünen Kılıçdaroğlu, kimsenin beklemediği bir anda “aleviyim” dedi.

Başkan Erdoğan, dün Sakarya’da Akyazı Recep Tayyip Erdoğan Spor Kompleksi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada haklı olarak, yıllarca güya etnik siyaset yapmadığını öne süren, hatta bunu sorgulayanlara “ortaçağ kafası” nitelemesinde bulunan Kılıçdaroğlu’na, “Niçin yaşın 74’e geldikten sonra konuşma ihtiyacı duydun?” diye sordu.

Öyle ya, kadrolaşmaya ve ya Munzur Çayının suyunu satmaya gelince Alevi olmakla övünen ve suyun gözesine giderek mum yakan Kılıçdaroğlu, sıra siyasete gelince “Aleviyim” dememek için kırk takla atıyordu.

Seçime sayılı günler kala mezhebini hatırladığına göre belli ki bir şeylerin kokusunu aldı.

Bakalım altından ne çıkacak.

Bekleyip göreceğiz!