Olan yine halkın paracıklarına oluyor!
- GİRİŞ28.07.2023 08:54
- GÜNCELLEME29.07.2023 08:57
Her fırsatta “özgür basın” naraları attıkları ve ‘dürüst gazeteci’ cakası sattıkları halde…
Türkiye’nin milli ve manevi değerlerini baltalama karşılığına küresel şer odaklarından on binlerce dolar ‘hibe’ alan…
“Para karşılığı habercilik Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne ve tümüyle kurallara aykırı bir durum” dedikleri halde…
Çikolata kutularında gelen rüşvet paraları ile millet ve memleket aleyhinde sipariş haberler yazan mütareke medyasının, CHP eliyle semirtildiği sır değil…
Mesela “laikliğin teminatı” olduğunu öne süren ve şu sıralar ne sipariş edilirse ücreti mukabilinde onu yazan Cumhuriyet gazetesi,
Osmanlı'nın en önemli matbaalarından biri olan ve 1915 olaylarından sonra sahipsiz kalan Matosyan Matbaası’nın, sembolik bir bedelle CHP tek parti iktidarı tarafından kendi vekili Yunus Nadi’ye peşkeş çekilmesiyle kurulmuştu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında sözde “bağımsız” gazetesini kuran CHP yönetimi, 90’lı yılların başında ise içinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan parayla, hem de illegal sayılacak bir yolla kendi TV kanalını kurdu.
Yılların deneyimli gazetecisi Tayyar Şafak, 27 Ekim 1997’de, Akşam gazetesindeki köşesinde CHP’nin “Kanal 10” macerasını şöyle anlatmıştı:
“O zaman Anayasa’ya göre özel televizyon yasaktı. Bir tek Ahmet’in Star’ı vardı. Babası ‘Cumhurbaşkanı” diye kimse ses edemiyordu. CHP’deki birtakım sivri akıllılar, ‘Seçim için biz de korsan televizyon kuralım’ demişler. Büyükşehir belediyeleri CHP’nin elindeydi. Yanlış hatırlamıyorsam Ankara, İstanbul, İzmir, Gaziantep, Kocaeli, Kayseri ve Adana belediyelerinden 10 milyar lira para toplandı. 91’de en büyük banknot 50 bin liraydı; 10 milyar lira da müthiş paraydı. Kanal 10 o parayla kuruldu. Sonra İSKİ skandalı patlayınca ortaya çıktı: Meğer İstanbul’da belediye ile iş yapan müteahhitlerden de Kanal 10 için rüşvet toplanmış.”
*
İçinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamunun parasını savurmayı, yandaş gazetecilere peşkeş çekmeyi alışkanlık haline getiren CHP, maalesef günümüzde de bu alışkanlığını sürdürüyor.
Yandaş kalemşörlerden Can Ataklı, Gezi kalkışması sürecinde kurulan ARTI1 TV için CHP’den 40 milyon lira toplandığını, fakat bu paranın kaybolduğunu söylemişti.
Ayrıca KRT TV’nin de CHP’li belediyelerden toplanan 1,5 milyon dolarla satın alındığı iddia edilmişti.
“Yamyamları doyuramıyorum” sözleriyle tanınan CHP’li Muzaffer Eryılmaz da, Çankaya Belediye Başkanı olduğu dönemde fondaş gazetelere her ay düzenli ödeme yaptığını itiraf etmişti.
10 yıl boyunca Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatlığını yapan Mustafa Kemal Çiçek ise, CHP’nin yandaş medyasına 650 milyon TL’lik meblağ aktarmasını, “siyasi ahlaksızlığın ve vicdansızlığın tam da kendisidir” diyerek eleştirmiş ve istifasını vermişti.
Muharrem İnce de, “Haraca bağlamışlar bütün muhalefet belediyelerini. Her bir belediyeden haraç alıyorlar resmen. Aylık maaş alıyorlar” diyerek, “mangır medyası” olarak adlandırdığı muhalif medyanın CHP’den her ay düzenli olarak maaş aldığını söylemişti.
*
14-28 Mayıs seçimlerinden sonra başlayan koltuk kavgası ise CHP ve fondaş medya arasındaki kirli para ilişkisini bir kez daha gözler önüne serdi.
Tartışmanın fitilini ateşleyen CHP Muğla İl Başkanı Hüseyin Erol, Kılıçdaroğlu'na karşı değişim talebini dile getiren İmamoğlu'na yakın Sözcü ve Halk TV'nin CHP'den para aldıklarını resmen itiraf etti.
"Halk TV, Sözcü TV ihanet çetesi arkadaşlar" ifadelerini kullanan Erol, "Parayı CHP'den alıyorlar, CHP Genel Başkanı'nı milletvekillerimize, büyükşehir belediye başkanlarımıza kışkırtarak parti içinde sorgulama yaratmaya çalışıyorlar" dedi.
Erol’un açıklamasını inkar edemeyen Sözcü, “Kime, ne kadar ödenmiş açıklasınlar” diyerek hedef saptırmaya çalışırken, tartışmaya dahil olan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Sözcü TV’ye para aktardıkları iddiasını kabul etti.
CHP’nin Halk TV ile olan sözleşmesini tek taraflı feshetmesinin ardından ise iddialar ayyuka çıktı.
Daha fazla sessiz kalamayarak tartışmaya dahil olan Kemal Kılıçdaroğlu, “Kimlerin para aldığını biliyorum” diyerek, aslında CHP’nin “gazeteci kiralama ofisi” gibi çalıştıklarını itiraf etmiş oldu.
Hoş!
Sözlerinin ne anlama geldiğini sonradan idrak eden Kemal Bey, şimdi kırdığı yandaşlarının gönlünü almak için onları tek tek arayarak, “seni kastetmedim” minvalinden açıklamalar yapıyor…
*
Ezcümle:
CHP’nin, 1991 yılında, beledilerden topladığı parayla kurduğu “Kanal 10” televizyonu, “korsan” olduğu ve uydudan yayın yaptığı için doğru dürüst seyredilmemiş…
Vatandaş da CHP’nin çevirdiği dümenlerden yeterince haberdar olamamıştı.
Olan ise gariban vatandaşın parasına olmuştu..
Günümüzde ise her şey gözümüzün önünde yaşanıyor…
Tüm Türkiye aylardır..
Haber vermesi gereken TV kanalları ile tarafsız olması gereken yandaş gazetecilerin, CHP eliyle nasıl semirtildiğini ibretle izliyor…
Tabii hiç kimse paranın kaynağını konuşmuyor…
Olan yine halkın paracıklarına oluyor!..
Bence artık nasıl yediklerinden ziyade kimin parasını yediklerini konuşma zamanı geldi de geçiyor…
Yorumlar6