Yangın söndü Pilavcı Başkan döndü!
- GİRİŞ28.08.2023 08:53
- GÜNCELLEME30.08.2023 08:05
Ülgür Gökhan…
1950 yılında, sosyal demokrat çizgideki bir ailenin çocuğu olarak, Çanakkale’de dünyaya geldi.
Galatasaray Lisesi'nde okurken, arkadaşları ona “Baba Şiş” lakabını taktı.
Uzun yıllar Masonik bir oluşum olan ‘Rotary’ kulübünün Çanakkale Başkanlığını yaptı.
SHP/CHP teşkilatlarında görev aldı.
3 Kasım 2002 seçimlerinde milletvekili adaylığı için görevinden ayrılan İsmail Özay’ın yerine, meclis üyelerinin oyuyla Çanakkale Belediye Başkanı seçildi.
Hakkında, “Dersim sürgünü bir ailenin çocuğu” iddiası ortaya atıldı.
Gerçekte ise Osmanlı’nın Cezayir’de görevlendirdiği bir “uç beyi”nin soyundan geliyordu.
Ailesi, “Bizi Arap sanmasınlar, alay konusu olmayalım” düşüncesiyle, “Cezayirlioğlu” olan soyadlarını ‘Gökhan’ olarak değiştirdi. “Cezayirlioğlu” soyadından geriye bir tek oturduğu aileye ait apartmanın ismi kaldı.
Her ne kadar “Arap” sanılmaktan rahatsız olsa da, “Esad bizi teröre destek verdiğimiz için vuruyor” diyerek, Suriye Arap Cumhuriyeti devlet başkanı Beşşar Esad’ın “belediye başkanı” gibi konuşmakta sakınca görmedi.
Ayrıca,
“Bizler sığınmacıların çöpünü topluyor, sosyal marketlerde eğitim veriyor ve her desteği sağlıyoruz. Ama hükümet bunun karşılığında belediyelere ek bir para ödemiyor.” diyerek, Ak Parti hükümetinden başta Suriyeliler olmak üzere kentteki her bir mülteci başına belediyeye para ödenmesini istedi.
Arap isimlerine takıntısı olan CHP’li Ülgür Gökhan, Çanakkale’de yatmakta olan isimsiz şehitler için “Mehmet” ortak adının kullanılmasından da rahatsız oldu.
Yeniden düzenlenen Çanakkale Şehitler Anıtı'nda yapılan sembolik 130 mezar taşının üstüne “Mehmet” yazılmasından üzüntü duyduğunu belirterek, "Düzenleme, maneviyatı zedeleyen bir hareket.” dedi.
CHP’li başkan “Mehmet” adından rahatsız olurken, eşi Hale Gökhan da Çanakkale Savaş’ında kullanılan topların üzerini örtmek için kendi elleriyle dantel ördü.
CHP’li Başkan, eşinin ördüğü dantelleri yedi düvele karşı verdiğimiz o destansı mücadele kullandığımız bir topun üstüne koyarak, “Çanakkale’nin ayıbını örttük” ifadelerini kullandı.
Kentte ağırladığı İngiliz sanatçıları ise, “Sizler, savaşla geçemediğiniz Çanakkale'yi sanatla geçiyorsunuz” diyerek baş tacı etti.
***
Fondaş gazeteciler, ideolojik saiklerle kemikleşen oyları ve hizmetin yeterliliğini sorgulamayan CHP’li seçmenler yüzünden 21 yıldır başkanlık makamını işgal eden Ülgür Gökhan’a, “maaşının tamamını hayır kurumlarına dağıtıyor” şeklindeki sözlerle yıkama yağlama çekse de, CHP’li Başkan resmen Çanakkale’yi hizmete hasret bırakmış durumda.
“Kent çöplüğü” yapmak için orman talan etmesi…
Yandaş sanatçıları beslemek için geleneksel hale getirilen, “Uluslararası Troia Festivali”ni devam ettirmesi…
Ne zaman geleceği belli olmayan toplu taşıma araçları…
“Çanakkale’nin altyapı sorununu çözdük” dediği gün; kentin sel suları altında kalması…
Eski Müftü Cevat Altun’un “cami inşa edilmesini” önerdiği İskele Meydanı’na,
“Protestan kilisesi yaptıracağım” diye tutturması…
Bekir Coşkun’un ölen köpeği “Pako”nun adını yaşattığı bir çocuk kitaplığı açması...
Hakkında “imar” usulsüzlüğü ile ilgili davalar açılması…
Belediye denetimli halk otobüslerinin bağlı olduğu Çanakkale S.S. 18 No’lu Şehir İçi Minibüsçüleri Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi ile ilgili açılan 39 sanıklı davada, “örgüt yöneticiliği”nden yargılanması…
Kendi petrol istasyonlarından yakıt almayan üyeleri tehdit ettiği yetmezmiş gibi, bir tane bile benzinli arabası olmayan kooperatife tam 8 bin 64 litrelik benzin faturası kesmesi…
HDP barajı aştığı için “şükür pilavı” dağıtması ve düzenli olarak “Newroz”u kutlaması.
“Kardeşlik Protokolü” imzaladığı HDP’li Sur Belediyesi’ne, PKK ile iltisakından dolayı “kayyım” atandığında içerlenip, “Kayyım muhatabımız değildir” demesi..
Belediye Meclisi toplantısında söz alan AK Parti Grubu Başkanvekili Tülay Ömercioğlu ile…
“Meczup” dediği Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden şair Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’na hakaret etmesi…
Başkan Erdoğan; “Alman Vakfı, BDP ile CHP’li belediyelere para veriyor. Bu para PKK’ya gidiyor” dediğinde, bu sözlere alınıp gocunması...
Belediye meclis toplantısında tartıştığı İYİ Partili Meclis üyesine, "İYİ Parti CHP sayesinde var oldu" diye laf sokması…
Yapımını her fırsatta eleştirdiği 1915 Çanakkale Köprüsü’nü ancak 4’üncü yılda ziyaret etmesi…
AK Partili Ümraniye Belediyesi'nin, Çanakkale Savaşı'nın manevi destekle kazanıldığını anlatan çizgi filmine karşı sözde “gerçekçi bir çizgi film” hazırlamaya kalkışması…
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Bize Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını verin, elektriği bütün çiftçilere bedava vereceğiz" sözleri üzerine, Çanakkaleli çiftçilerin elektrik ücretlerinin belediye tarafından karşılanmasını isteyen AK Partili Meclis Üyesi Esra Yüksel’in talebini, “Bu talebinizi Kılıçdaroğlu’na sorarsınız. Burası Kılıçdaroğlu’nun yönettiği bir meclis değil” sözleriyle geri çevirmesi...
Eğer bunlar hizmetse, CHP’li Başkanın 21 yıllık karnesi böyle…
*
Evet!
Hizmet yerine nefret üreten CHP’li Ülgür Gökhan, koltuğa oturduğu günden beri Çanakkale’ye bir çivi bile çakmadığı gibi kentin en zor zamanlarında ise sırra kadem bastı.
2017 yılın başlarında Çanakkale’de yaşanan ve 100’ü aşkın ailenin zarar gördüğü depremlerde AFAD ve Kızılay gece gündüz demeden yaraları sararken, ortadan kaybolan CHP’li başkan…
Bu defa da 22 Ağustos'ta, Çanakkale’nin Kayadere köyü yakınlarındaki ormanlık alanda başlayan ve tam 5 bin 712 futbol sahası büyüklüğünde alanı küle çeviren yangın felaketi sırasında ortalıkta gözükmedi.
Ardından, yangın başladığı sıralarda CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'ın yurt dışına tatile gittiği anlaşıldı.
İddialar sonrası Çanakkale Belediyesi’nden yapılan açıklamada, Başkan Gökhan’ın “Yangının başladığı gün sağlık sorunları nedeniyle hastaneye yatışının yapıldığı” duyuruldu.
Sonrasında ne olsa beğenirsiniz?!
Atatürk’ün kurduğu partiden Çanakkale Belediye Başkanı seçildiği halde, Çanakkale’nin ciğerleri yanarken kendisini “Türk hekimlerine emanet etmek” yerine tedavi için tey Amerika’ya giden ve “umarım söner” diyerek yangının sönmesini bekleyen CHP’nin “Pilavcı Başkanı…”
Hasta yatağından kalkıp apar topar ülkeye geldi ve cumartesi gecesi dünya evine giren Özel Kalem Müdürü Sevil Albay ile Niyazi Murat Eruçar çiftinin, rakının su gibi aktığı düğününe katılarak nikâhlarını kıydı.
CHP’liler ise bu ucuz mizansen karşısında resmen dut yemiş bülbüle döndü…
Oysa bu rezilliği yapan bir AK Partili Belediye Başkanı olsa, hem “hain” hem de “doğa düşmanı” ilan edilirdi.
Türk hekimleri dururken, neden Amerika’ya koştuğu sorgulanırdı.
Kellesi alınana kadar da hiçbir CHP’li susmazdı.
Fakat CHP’li olunca üç maymunu oynuyorlar…
Bunlar işte bu kadar yüzsüzler!
Zekeriya Say - Haber7
Yorumlar77