O bebekler İsrail’in sonu olacak!
- GİRİŞ11.12.2023 09:06
- GÜNCELLEME13.12.2023 09:40
Asırlar boyunca sığındıkları her ülkede hor görüldüler.
Türlü işkencelere maruz kaldılar.
Hıristiyanlar, “Tanrı istiyor” diyerek binlercesini kılıçtan geçirdi.
İspanyalılar “domuz” manasına gelen "Marrano" lakabını taktı.
“Marrano”lar Engizisyon kılıcı zoruyla “vaftiz” edilerek Katolik yapıldı.
İspanya'daki engizisyon mahkemesi, Katolik görünüp Yahudi kalmaya devam eden "Marrano"ları yakalamak için bazı kıstaslar belirlemişti.
Cumartesi günleri temiz gömlek giyenler veya evinin bacasından duman tütmeyenler tutuklanırdı.
1490'lı yıllarda İspanya’da resmen "Cadı Avı" yaşandı.
Tam 16 bin “Yahudi” diri diri yakıldı.
90 bin tanesi de ağır biçimde cezalandırıldı.
Nazi Almanya’sında ise 6 milyona yakın Yahudi sistematik şekilde öldürüldü.
Naziler onları “domuz” yerine bile koymuyordu.
Onlara göre Yahudiler sadece birer “çöp”tü.
O yüzden milyonlarcasını “çöp” niyetine fırınlarda yaktılar.
Kimsenin “insan” yerine koymadığı işte bu Yahudiler kendilerine bir yurt bulabilmek için birçok Avrupa ülkesinin kapısını çaldılar ama kapılar suratlarına kapandı.
Yaşanan kıyımlardan sonra Yahudi nüfusunun yüzde 95’i kaçarak Avrupa’yı terk etti ve büyük bir kısmı Filistin’e geldi.
Gelir gelmez de kan döküp Müslümanların başına bela oldular.
Avrupa’da ölerek öldürmeyi öğrenen Yahudiler, 75 yıldır Filistinlilerin kanını döküyorlar.
Çektikleri propaganda içerikli filmlerde, “İnsanların öldüğü hiç bir dava haklı değildir” diyerek göz boyasalar da…
Avrupa’da uğradıkları katliamın çok daha dehşetlisini tüm dünyanın gözlerinin önünde sistematik bir şekilde Filistin’de sergiliyorlar.
Sadece kundaktaki bebekleri, çocukları, kadınları ve yaşlıları katletmiyorlar.
Hamile kadınları hedef alarak henüz doğmamış bebekleri bile öldürüyorlar.
Bu vahşi cinayetlere de kendi elleriyle tahrif ettikleri Tevrat üzerinden kutsallık atfediyorlar.
“Onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme; erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür...”
“Rab’bin miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın. Rab’bin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.”
“İhtiyarı, genci ve ere varmamış kızı ve çocuklarla kadınları helâk için vurun, gözünüz esirgemesin ve acımayın.”
“Hem yiğidi, hem kızı, emzikteki çocukla ak saçlı adamı, dışarıdan kılıç ve içeriden dehşetle telef edeceksin.” şeklindeki sapkın emirlere göre hareket ediyorlar.
Tabii sadece muharref kitapları değil, Siyonist İsrail’in din adamları da liderleri de bebek öldürmeyi emrediyor.
Çocuklara merhamet edilmemesi gerektiğini belirten İsrailli Haham Yaron Reuven, "Tanrı çocukları öldürmemizi emrediyor" şeklinde skandal bir fetva verdi.
Filistinli küçük çocukların kemiklerinin kırılmasını önerdiği için İsrail’in 5. Başbakanı İzak Rabin’e ise “Kemik Kıran Rabin” lakabı verilmişti.
Nobel barış ödülüne layık görülen İsrail’in 6’ıncı Başbakanı Menahem Begin de “yapacakları zulmü şeytanın bile tasavvur edemeyeceğini” söylemişti.
İsrail bir kadın milletvekili de “Filistinli hamile kadınların karnına ateş edin, bir kurşunla iki kişi öldürmüş olursunuz...” diyebilecek kadar canavarlaşmıştı.
Maalesef bugün şeytanın bile tasavvur edemediği sapkın emirlerin pratiğe dökülmesine bir kez daha tanıklık ediyoruz.
Gazze’de 7 Ekim’de başlayan İsrail soykırımı sonucu yaklaşık 8 bin çocuk vahşice katledildi.
Enkaz altında kalanlar hariç ölü sayısı 18 bine dayandı.
Sokakları ceset kokan Gazze’de çocuklara babalarının şehit edildiğini bile söylemeye fırsat kalmıyor.
Çünkü çocuklar babalarından önce şehit oluyor.
Artık baba, anne, çoluk çocuk maaile cennette buluşmak üzere vedalaşıyor.
Dün İsrail’in tonlarca ağırlıktaki bombaları bir babayı daha yavrusundan kopardı.
Kızının cansız bedeniyle vedalaşan babanın, “Seni çok seviyorum kızım, selametle git, uğurlar olsun yavrum" sözleri resmen arş-ı alayı inletiyordu.
Fakat biz biliyor ve inanıyoruz ki; Hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmez.
İsrail’in sonunu da inşallah Siyonistlerin koktuğu ve hiç acımadan katlettiği Gazzeli çocuklar getirecek..
Çünkü zalim Firavun da “Benî İsrâîl’den bir çocuk çıkacak ve senin saltanatını yıkacak!” denilince, İsrailoğullarından doğan bütün erkek çocukların öldürülmesi emrini vermişti.
Fakat onun sarayında yetişen Hazret-i Mûsâ, günü geldiğinde Firavun’u da tahtını da yerle yeksân etmişti.
*
Gazze’de akan kanın durması ve çocukların ölmemesi duasıyla, yazıyı Ziya Osman Saba’nın şu dizesiyle bitirelim:
“Tabutçu, ölçünü büyük tut büyük!
Çocukların öldüğünü istemem...”
Yorumlar13