Dil aynı dil kurban Yılmaz Özdil!
- GİRİŞ21.06.2024 09:24
- GÜNCELLEME24.06.2024 08:42
Dünyaya “şoför çocuğu” olarak geldi.
Aslen Mardinli olduğu halde kendisini “İzmirli” diye pazarlayarak yıllarca “Beyaz Türk” taklidi yaptı.
Askerdeyken, gariban erlere nöbet tutturarak “kul hakkı” yemeye…
“Aç aç biletleri” satarak da tüccarlığa alıştı.
Henüz 17 yaşındayken babasının çalıştığı Yeni Asır'da gazeteciliğe başladı.
Ardından İstanbul’a gelerek, şimdilerde “dolandırıcılık”tan firari olan Cem Uzan’ın yanında “itibar suikastı” işine girdi.
Star Gazetesi’nin “haber müdürü” yapılan Yılmaz Özdil,
Metris Cezaevi’nde kaldığı dönemde ağır işkence gören mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun fotoğrafı ile dalga geçerek;
“Jandarmaya hasretle sıkı sıkı sarılınca boynuna kan oturdu; Mahkeme öncesi traş oldu, jilet keskindi yüzünü doğradı” şeklindeki sözlerle haysiyet cellatlığı yaptı.
Yine aynı dönemde, Kerkük Valisi'nin yemin törenini konu alan bir haberde “Eşek Kürt” anlamına gelen “Kerkürt” başlığını kullanarak, büyük bir rezalete imza attı.
Daha önce de Diyarbakırlı dolmuş şoförlerine kravat takma zorunluluğu getirilmesini alaya alarak “Kıro-vat” başlığını kullanmıştı.
“En koyu faşistlerden” bile beter olan Özdil, Uludere’deki “hava operasyonu”nda ölen 34 vatandaş için de “katır” benzetmesi yapmıştı.
2010 yılında, Samsun ziyareti sırasında Ahmet Türk’ün burnuna atılan yumruğu ise “adaletin tokmağı” yerine koyup, saldırgan için de “duygularımıza tercüman oldu” demişti.
Özdil’in nefretinden öğretmenler de payına düşeni aldı.
16 Temmuz 2005’teki yazısında;
“Kimler öğretmen oluyor? Kızmaca darılmaca yok. En az puan alanlar... İlkokulda başlaması gereken kalkınmayı nasıl sağlayacağız, en az puan alabilen kadrolarla?” diyen Özdil, öğretmenlerin tamamını zeki olmamakla itham etti.
*
Özellikle CHP’lilerin ve ulusalcı kesimin kendilerine bayrak edindikleri ve okumaya doyamadıkları Yılmaz Özdil, benzer bir tutumu AK Parti iktidarına ve seçmen kitlesine karşı sergiledi.
AK Parti seçmenine ‘Cahil’ ve ‘Bidon Kafa’ diye hakaret eden Özdil, Başkan Erdoğan’a yönelik skandal ifadeler kullanmakta sakınca görmedi.
Hatta bir adım daha ileri giderek;
“Sana gelince usta... Hatırlanmak bile istenmeyeceksin. Yatacak yerin yok, bilesin.
Tükürmesinler diye mezar taşına, toma bekleyecek başında.” şeklinde aşağılık sözler sarf etti.
Soma’da şehit olan madenciler için Başkan Erdoğan’ın Manisa ve İzmir’deki “miting”lerine katılıp “sevgi gösterileri”nde bulundukları gerekçesiyle, “O işçiler için bu kaza normaldir ve hatta onlar buna müstahaktır’ diyen de kendisiydi.
*
Her fırsatta AK Partilileri “hırsızlık”la itham eden ve “Beraber yürüttük biz bu yollarda” adlı bir de kitap yazarak bu iftiralarını ticarete döken Özdil, esasında bu işin kompetanıydı.
“Dipnotsuz” ve “kaynakçasız” yazdığı, tamamen aşırma bilgilerden oluşan kitapları
“fikir ve emek hırsızlığının” en rezil örneklerini teşkil ediyordu.
Bu kitapları Kemalistlere fahiş fiyata satarak Bodrum Bitez’de satın aldığı 142 metrekarelik ticari alanı 310 metrekarelik kaçak villaya çevirerek, “parsel kaydırma” yöntemiyle villasını karadan yürüttü.
En iyi bildiği şey “satış” olan ve “Rumlar öyle bir meze yapar ki kardeşim, helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir!” diyerek, bir tabak mezeye Kıbrıs’ı gözden çıkaran Özdil, kendi yandaşlarını da sırtından hançerledi.
Bir zamanlar TV ekranlarında birlikte itibar suikastı yaptıkları Uğur Dündar’ın “kurucuları” arasında yer aldığı Artı1 TV’nin, SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz tarafından finanse edilerek kurdurulduğunu ima etti.
Bu iddia sonrası deliye dönen Dündar, “kardeşim” dediği Yılmaz Özdil’e, “Yazıklar olsun sana, yerin dibine gir. Karşıma çıkarsan çok fena yaparım. Benim cenazeme gelmeyeceksin” sözleriyle tepki gösterdi.
Muharrem İnce ise o dönem Hürriyet gazetesinde çalışan Ayşe Arman’a verdiği bir röportajda, “Beni üzen şeyler yazdı” dediği Özdil için “şerefsiz oğlu şerefsiz” şeklinde ağır ifadeler kullandı.
14-28 Mayıs seçimleri öncesi “Guguk Kuşu” benzetmesi yaptığı Kılıçdaroğlu’nun vizyon toplantısıyla dalga geçerek, “Heyecan verici bir toplantı oldu” dediği için hakaretlere maruz kaldı.
CHP tabanı ve paralı troller, Özdil hakkında “AKP köpeği”, “Kaseti var”, “Silivri’yle korkutmuşlar”, “İmamoğlu maaşa bağlamış bunu” şeklinde tepki gösterdi.
Sonrasında çalıştığı TV ve gazeteden kovularak, her “kiralık kalemşör” gibi âdeme mahkûm edildi.
*
Bir dönemin “kullanışlı aparatı” ve “haysiyet celladı” olan Yılmaz Özdil, şimdilerde; yıllarca tetikçiliğini yaptığı CHP’nin operasyonuyla karşı karşıya kalmış durumda.
Geçmişte AK Parti seçmenine “makarnacı” diye hakaret eden CHP’nin yeni lideri Özgür Özel, yerel seçimlerde elde edilen göstermelik başarıyı ‘bidon kafa' diyen zihniyetten yaşadıkları kopuşa bağlayarak…
Kullanılan zehirli dilin faturasını Özdil’e kesti.
Oysa “nefret dili” CHP’de hala dipdiri..
“Ümmetin aslanları” Hamas’a “terörist” diyen…
Bayram namazında bunun hesabını soran vatandaşı “Haddini bil” diye azarlayan Özgür Özel’in ta kendisi değil mi?
Ya da…
LGS’ye girecek öğrencilerin sabah namazına davet edilmesinden rahatsız olup, ÇEDES projesi için “ucube” diyen CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in açıklamalarına ne demeli..
Peki ya…
Peygamber Efendimize yönelik iğrenç iftiralar atan Diamond Tema adlı ateiste sahip çıkan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ve Kadıköy ile Ataşehir Gençlik Kolları’nın açıklamaları ne olacak…
Özetle…
CHP’nin yumuşadığı, dilini değiştirdiği yok.
Parti aynı parti ama maskeleri düşmesin diye fatura Yılmaz Özdil’e kesildi.
Bir dönem “Kemalistlerin Ruhani Lideri” konumunda iken şimdi “günah keçisi” ilan edildi.
O da şimdi yıllarca masum insanlara attığı alçak iftiraların bedelini ödüyor.
Yakında unutulup gidecek.
Öldüğünde mezar taşına tüküren çıkar mı bilmem ama muhtemelen bir bidon su bile dökeni bile olmayacak.
Yorumlar50