“Kaçacak” iftirasının tadı kaçtı!
- GİRİŞ12.07.2024 09:14
- GÜNCELLEME15.07.2024 08:55
Osmanlı’nın yıkılış sürecinde tahta çıkarak ateşten gömleği giyen Sultan Vahdeddin Han dışarıdan Haçlıların saldırılarına maruz kalırken, içeride de İttihat ve Terakki’nin iftiralarıyla mücadele ediyordu.
Bugünkü CHP’nin temelini atan ittihatçılar, kardeş kanı dökülmesin diye ülkesini terk eden Vahdeddin’in “Hazineye ait altınları, mücevherleri gemiye doldurarak kaçtığını” ileri sürdü.
Bizzat dönemin CHP tek parti diktasının desteklediği bu iftira, vatandaşı Osmanlı’dan soğutmak için kullanıldı.
Fakat halka yutturulan bu söylemin “yalan” olduğu çok geçmeden ortaya çıktı.
Padişah olarak tüm hazineyi beraberinde götürme salahiyeti olan Vahdeddin Han’ın bunu yapmadığı ve şahsi birikiminin haricinde devletin tek kuruşuna dokunmadan vatanını terk ettiği belirlendi.
“Altınlarla, mücevherlerle kaçtı” denilen Vahdeddin Han, 16 Mayıs 1926’da İtalya’da, yokluklar içerisinde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Borçlarından dolayı tabutuna haciz konulan son Osmanlı padişahının cansız bedeni günlerce toprağa verilemedi.
Bu kirli iftiralar, 6 altı asırlık Osmanlı’nın yıkılmasının ardından da devam etti.
Aşağılık müfteri takımı, ülkeyi CHP diktatörlüğünden kurtaran Başbakan Adnan Menderes’i hedef alarak, aynı akçeli iftiraları ona da attı.
CHP’lilerin “Hoca” diye baş tacı ettiği ve şu sıralar “haksız mal edinme” davası yüzünden mahkemede hesap veren Yılmaz Büyükerşen’e ait matbaada, 27 Mayıs cuntacılarının talimatıyla basılan broşürlerde;
“Ankara’da bütün hükümet erkânı yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırırken yakalandılar” iftirasına yer verilerek, Menderes ve dava arkadaşlarının milletin gözünden düşmesi sağlandı.
Gerçekte ise ne Menderes ne de herhangi bir Demokrat Parti yöneticisi yurtdışına kaçma teşebbüsünde bulunmazken, devletin tek kuruş parasına da el sürmemişti.
Para çalmak şöyle dursun, Adnan Menderes’i idam eden darbeciler, infazda kullanılan yağlı urganın parasını bile merhumun ailesinden tahsil etti.
Benzer akıbeti, 1996’da iktidara gelen ve “Ordu darbe yaparsa kaçacak delik arar” diye tehdit edilen Necmettin Erbakan da yaşadı.
28 Şubat darbesiyle Hoca’yı koltuğundan indiren baronlar, “trilyonları iç etti” iftirasıyla yargıladıkları merhum Erbakan’ı, “Kayıp Trilyon” davasından mahkûm ettiler.
Hoca kaçmadı ama ilerleyen yaşına rağmen “ev hapsine” mahkûm olmaktan kurtulamadı.
*
Bir asırdan fazladır sahnelenen kirli senaryo, en çok da halkın oylarıyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan ve “yeniden büyük Türkiye” hedefiyle dünyaya meydan okuyan Recep Tayyip Erdoğan için tekrarlandı.
Küresel emperyalistlerin içimizdeki uşakları yıllardır “akçeli” iftiralar atarak, “Erdoğan’ın yurt dışına kaçacağı” yalanını dillendirdi.
İlk olarak Fetullahçı operasyon çocukları, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesi sürecinde “Erdoğan, Malezya'ya kaçacak” iftirasını attılar.
O günlerde…
FETÖ’cülerin kurgu tapelerini Meclis kürsüsünden dinletecek kadar şirazesi kayan
Kılıçdaroğlu ise 19 Mart 2014'te, örgüt televizyonu STV'ye katılarak;
"Emin olun yurtdışına kaçmaktan başka bunun bir çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz. Yargılanacaktır. Bunun kurtuluşu yok” dedi.
Çok değil, tam bir hafta sonra…
26 Mart 2014’te, yerel seçim çalışmaları için Denizli’ye giden Kılıçdaroğlu; bu kez CHP iktidarında Başkan Erdoğan’ın Sudan’a kaçacağını ileri sürerek;
“Ona uygun bir ülke buldum. Ömer El Beşir’in ülkesi Sudan... Ömer El Beşir’in yanına kaçacak..” ifadelerini kullandı.
Aynı günlerde, CHP’deki “Amerikancı” kanadı temsil eden Umut Oran ise “Başbakan ülkeyi terk edecek” sözleriyle, Erdoğan’ın 30 Mart’ı bile görmeden siyasetten çekileceğini öne sürdü.
Sürekli “Erdoğan kaçacak” söylemini dillendiren Kılıçdaroğlu, 24 Mayıs 2022’de düzenlenen CHP Grup toplantısında aynı rezil iftirayı bir kez daha tekrarlayarak,
“Toplu bir kaçış planı yürürlükte. Kaçmanın hazırlıklarını hızlandırdılar. Erdoğan vakıf süsü verdiği paralel yapılarla yurt dışına devasa paralar aktarıyor” sözleriyle, bu defa Başkan Erdoğan’ın beraberindeki kalabalık bir heyetle ülkeden kaçacağını iddia etti.
*
Tabii CHP’liler “kaçacak” iftirası atarken, FETÖ’cüler de boş durmadı.
İhanet şebekesinin karakutusu olan firari terörist Tuncay Opçin, 7 Haziran 2015’teki paylaşımında, “Saray’ını kuşatsınlar kaçamasın” ifadelerini kullandı.
Samsun Havza’da yaşayan Şükrü Uluışık adlı bir diğer FETÖ’cünün ise darbe girişiminden 2 yıl önce, 2014 yılında çekilen bir videoda, “Ordu ‘vatanım’ diye idareye el koyacak, Tayyip Erdoğan kaçacak ya da bir şey olacak” dediği ifşa oldu.
15 Temmuz ihanet gecesinde ise cuntacı hainler telsizlerden;
“Ankara garnizonunda bulunan tüm jandarma birlikleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu anda Almanya’ya kaçmış durumda. Bu bilgiyi bütün jandarma birliklerine yayalım lütfen” anonsu geçerek darbecilere moral vermeye çalıştı.
Fondaş kalemşörler ise bu ihanet sürecinde, Rus şair Puşkin’in şiirinden “Dünyanın dışına kaçamaz” dizesini alıntılayarak, akıllarınca Tayyip Erdoğan’ı eninde sonunda ele geçireceklerini ima ediyordu.
Fakat hepsinin hevesi kursaklarında kaldı.
“Erdoğan kaçacak” diyenlerin hepsi sırayla kaçtı.
“Erdoğan yargılanacak” diyenler yargılandı, yargılanmaya devam ediyor.
*
Tam da 15 Temmuz hain darbe girişiminin 8’inci yıldönümüne sayılı günler kala…
Yıllarca FETÖ’cülerin ve CHP’lilerin tekrar ettiği “Erdoğan kaçacak” yalanı, bu defa merhum Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın yol(!) arkadaşları tarafından dillendirildi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Doğan Aydal, CHP’nin kanalı Halk TV’de, iflah olmaz bir Erdoğan karşıtı olan İsmail Saymaz’ı bile şaşırtarak,
“Anayasa değişmezse Erdoğan’ın Amerika’ya gideceğini düşünüyorum” dedi.
YRP’li Doğan Aydal’ın kirvesinin…
27 Mayıs 1960 darbesinin ertesinde cuntacı Cemal Gürsel’in telefonla arayarak, “emriniz bizim için peygamber buyruğudur paşam” dediği İsmet İnönü’nün olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, buram buram “vesayet” kokan bu ihanet sözleri daha iyi anlaşılıyor.
Belli ki aileden CHP’li Doğan Aydal efendi sadece “İsmet Paşa imzalı fotoğrafı” özenle saklamıyormuş.
Paşasının ve partisi CHP’nin, “Milletin evlatlarına” yönelik kirli buyruklarını da bilinçaltında muhafaza ediyormuş.
Ne diyelim…
Aydal’ı, YRP’den “kaçmak” zorunda bırakmayanlar utansın!
Yorumlar126